49.Bölüm 'Güçlü Cadı & Güçsüz Peri'

2.9K 195 40
                                    




Merhaba fındıklarım. Nasılsınız? Bu aralar bölüm sıklığımız değişkenlik gösteriyor. Artık hafta da bir kez bölüm gelebilir. Anlayış göstermenizi rica edeceğim :)

Yazabildiğim sürece sık sık bölüm atacağım merak etmeyin :)

"Ahu'nun karnı sivri duruyordu. Nasıl oldu da kız çıktı, aklım almıyor bir türlü!"

"Ama Ergül'cüm sana söylemiştim kız olacak diye. Eskide kaldı o yöntemler."

"Aman! Senin yaptığının adı ne? Sen demedin mi Ahu'nun canı ekşi çekiyor kesin kız olacak diye?"

"Benim söylediğimin doğruluğu daha çok. Bak! Kız olacak işte!"

Konuyu ilk açan kişi Neşe olduğu için asla pes etmeden komşusu Ergül ile didişip durmaktan kendini alamıyordu. Bildikleri eski yöntemlerin hepsini içilen çaylar eşliğinde tartışıp durdular. Erkeklerde onları daha çok gaza getirmek adına birkaç dakikada bir taraf değiştirip baskın olan iki kadını çıldırtıyorlardı.

"Şimdi, kızım olacağına sevinmediniz mi?"

Duygu sömürüsü yapmak isteyen Ahu, ellerini beline koyup karşısındaki iki kadına baktı. Sıcak olan ortamdan dolayı durmadan tülbendini düzelten Ergül teyze bakışlarını Ahu'dan kaçırdı. Elindeki çay bardağını sıkıca tutan Neşe ise camdan dışarıya doğru çevirdi başını.

"Hayır kızım! Onlar kim daha çok haklı diye didişip duruyorlar işte," gülerek ortamı yatıştırmaya çalışan Veysel amcanın hatırına iki kadının daha fazla üstüne gitmedi Ahu.

Büyükler atışıp dururken, gençler olarak sandalye tepelerinde kalan Yiğit ve Tuğba bakışlarını birbirlerinin yüzü hariç her yerde dolandırıyordu. Ortamda bulunan aileler yüzünden terbiyeyi elden bırakmayan iki genç mecburiyetten kavga eden kadınları izlediler.

Çaylarını içen büyükler çok geçmeden kalkmak için ayaklandığında en çok sevinen kişi Ahu olmuştu. Yiğit ve Tuğba'yla konuşmak istiyordu. Aralarındaki iletişimin nasıl olduğunu ve kimin ilk adımı attığını öğrenmek için can atıyordu.

Ailesiyle birlikte kalkan Yiğit'i görünce Ahu'nun eli ayağına dolandı. Gözleri fıldır fıldır dönen Ahu bahane bulmak için bir Yiğit'e bir Tuğba'ya bakıp duruyordu.

Veysel amcayı kapıdan geçiren Safa, gayet normal davranarak "Gençler biraz daha otursun. O kadar uğraştılar bizim için. Bir çayla borcumuzu kapatamayız," dediğinde Yiğit'e baktı genç adam.

Babasına bakan Yiğit "İşimiz var mı baba?" diyerek sorduğunda kibarlık olsun diye ağzını açmıştı. Yanında Tuğba olmamış olsaydı 'Gelirim birazdan,' deyip bedenini rahatlıkla koltuğa atardı. Sırf onun yanında daha oturaklı biri olmak için çabaladığını fark etmişti Ahu. Onun yeni özellikleri Ahu'nun yüzünü güldürüyor ve sürekli onunla dalga geçme isteğiyle yanıp tutuşuyordu.

"Olur olur. Hadi görüşürüz Tuğba kızım," kapının eşiğinden müstakbel gelinine el sallayıp gözden kayboldu Veysel amca. Kadınların evden çıkmadan önce Tuğba ile sarılarak vedalaştığını gören Ahu şaşkınlığını daha fazla gizleyemedi. Olanları garipseyen gözlerle izlerken kaç kez utangaç Tuğba'ya yakalanmıştı.

Herkesi bir bir gönderen Safa, merdivene doğru el sallarken Ahu çoktan az önce boşalan koltuklardan birine kurulmuştu. Ayakta kalan Tuğba'yı eliyle yanına çağırırken gülüyordu.

"Ne yapıyorsun orada dikilip? Gelsene yanıma," dediğinde yanakları al al olan Tuğba usulca adımlarını atmaya başladı.

Koltuğun bir ucuna oturan genç kızı izleyen Ahu, onun bu naif hareketlerine gülmeye başladı. Üstündeki uzun eteğiyle ve içine sokuşturduğu krem rengi kazağıyla sadeliğin ve güzelliğin en güzel göstergesi gibiydi. Kar yüzünden ıslanan saçları her şeye rağmen o iri dalgalarını korumuş ve sırtına doğru yayılmıştı.

Yasak FındıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin