71.Bölüm 'Yüz kırk desibelden daha fazlası'

2.9K 238 93
                                    


Herkese merhaba. İki hafta önce bazılarınızın gördüğü gibi bir bölüm yayınladım ve daha sonra sildim. Birçoğunuz haklı olarak gidişata isyan etti. Bölümü silme sebebim o an için gidişat konusunda kendimi yetersiz hissetmemdi. Sizin yorumlarınızla birlikte düzeltmem gereken bazı yanlış anlaşılmalar olduğunun farkına vardım. Sizleri habersiz bıraktığım bu süreçte her şeyden uzaklaştım. Birçok açıdan kendimi ve hikayemi sorgular hale geldim. Şansımıza iş için şehir dışına çıkmak zorunda kalınca verdiğimiz arada uzadı.

Sözün kısası kafamda belirlediğim gidişatla birlikte içime en çok sinen versiyonuyla yetmiş birinci bölümü sizlere sunmaktayım. Her zaman söylediğim gibi sizler benim için çok kıymetlisiniz. Umarım keyifle okursunuz.

Bayramınız mübarek olsun fındıklarım :)

Konuşmak isteyen insanı engellemek istemiyordu Ahu fakat içindeki kırgınlığı aşamadığı için günlerdir Safa'dan uzak duruyordu. Başını alıp gidecek kadar öfkeli, anlaşılmadığı için hırslanacak kadar gözü dönmüş haldeydi. Kucağındaki bebeği olmasaydı evi terk edecek kadar hırslanmıştı. Aralarındaki sorunu büyütmek istemiyordu ama içindeki anlaşılamayan tarafını dindiremediği için kendisiyle savaş veriyordu. Kurşunlar bir bir yüreğine saplanırken ayakta durmak oldukça güç hale gelmeye başlamıştı.

"Konuşalım mı Ahu?"

Aradan geçen iki günden sonra Safa'dan gelmişti bu talep. Ahu bildiğini yapıp kafasını çevirmiş ve Göksu'yla ilgilenerek Safa'yı reddetmişti sessizce.

"Ahu, konuşmamız lazım."

Gittikçe sakinleşen sesiyle dördüncü günde aynı cümleyi kurdu Safa. Tam o an Göksu'nun kustuğu yatağı temizlemekle meşgul olduğu için ve hala ona öfkeli olduğu için "Şimdi sırası değil!" deyip reddetti kocasını.

"Ahu yapma böyle! İletişimsiz daha nereye kadar gideceğiz?"

Ses tonundaki sakinliği aradan geçen yedinci günde de kaybetmemişti Safa. Ahu bulaşıkları makineye dizerken yanına usul usul yaklaşıp elini tezgaha dayamış ve pür dikkat karısına bakmıştı Safa. Aklındaki düşünceleri tam olarak toparlayamamış olan Ahu ise işini bitirip ellerini kurularken Safa'nın yüzüne baktı sonunda.

"İletişim kurduğumuzda da anlaşabildiğimizi düşünmüyorum. Müsaadenle işlerim var."

Diyeceğini diyen Ahu Safa'nın yanından geçip giderken tüy kadar hafif bir rüzgar bıraktı mutfağa ve ne olursa olsun düşüncelerini kocasına açmadı. Bir hafta boyunca konuşmuş olsa bir şeyleri değiştirip değiştiremeyeceğini düşünüyordu genç kadın. Kafasında kurduğu senaryolar içindeki öfkeyi yansıtmakta yetersiz kaldığı için tamamen içine kapanmıştı. Aslında iç dünyasından da kaçmak istediği bir dönemde sıkışıp kalmıştı ve kurtarıcı da yoktu.

Ahu konuşmadıkça Safa'nın ilgisi ve boynu büküklüğü arttı. Ev işlerinde karısına yardım eden adam daha da ilgili olmuştu. Geceleri Göksu uyandığında birlikte kalkıp neredeyse hiç konuşmadan kızlarıyla ilgileniyorlardı. Ahu'nun istemediği her anda dibinde bitiyordu ama karısından ufacık bir söz hatta kaçamak bakış bile alamamıştı.

Sessizlik savaşı veren karısının gönül kırgınlığını odadan çıktığı gün anlamıştı Safa. Kendi iç dünyasına, beş para etmez hislerine daha çok önem verip karısının ne kadar kırılmış olduğunu hesap etmedi. Edemedi değil etmedi! Oysa kendisine anlayışlı ve Ahu'yu çok iyi tanıyan bir adam olarak tanımlardı o güne kadar...

Aynı yatağa girdiği karısının sadece ruhen soğukluğunu hissetmekle kalmamıştı. Aynı zamanda bedenide Safa'ya karşı buz kesmişti. Ona dokunduğu ufacık bir anda mesafenin en uzağıyla karşı karşıya kalıyordu Safa.

Yasak FındıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin