Merhaba fındıklarım :)
Genellikle hafta sonu bölüm yayınlıyordum fakat bu hafta sonum yoğun geçeceğinden şimdiden bölüm atmak istedim. Bir sonraki bölümü yayınlamadan önce sizlerin ilgisini görmek çok istiyorum. Lütfen görüşlerinizi belirtmeden es geçmeyin.
Keyifli okumalar :)
"Delirmişsin sen!"
Evden çıkmadan önce Safa'nın söylediği son sözler bunlar olmuştu. Ahu'nun dile getirdiği kelimelerden sonra bozguna uğrayan genç adam ne diyeceğini bilemeyerek pes etmiş gibi evden çıkıp gitmişti. Safa'nın fevri hareketlerle açtığı kapıyı geri kapatmadığı için evin içerisi soğumaya başlayınca harabeye dönmüş bedenini cam kapıya doğru sürüdü Ahu. Cama elini değdirdiğinde dışarıdaki manzaraya odaklanmıştı. Yapayalnız kaldığı ormanlık alana ve ormanlık alanın içindeki korunaksız gibi gözüken tahta çitlere uzun uzun baktı. Sürgülü kapıyı çekerken güvende olup olmadığını düşünmekle meşguldü.
Safa varken de pek güvende olduğu söylenemeyeceği için yalnız olmak en iyi seçenek gibi duruyordu. Bir süre bulunduğu yapının içinde saklanabileceğini düşünmek istedi ve bu yönde araştırmalar yaptı fakat çok geçmeden evin yaşamsal faaliyetler için yetersiz olduğunu fark etti.
Yiyeceğin olmadığı bu evde ne kadar daha saklanabilirdi, emin değildi genç kadın. Üstelik, kendisini yalnız bırakan adamın peşinde ailesiyle birlikte evi basmayacağı da şaibeli olduğu için bir an önce kendisini yollara atma fikri doluştu zihnine. Dağılan eşyaların arasından ilerleyip koltuğa oturdu ve karşısındaki şömineye dikti gözlerini. Odunların yanarken nasıl yok olduğunu ve odaya yayılan ısının nasıl da güzel hissettirdiğini düşünüyordu. İki tezat düşünce ama bir arada olunca ortaya çıkan uyumlu ambiyans...
Safa ile yaşadığı durumda tam olarak böyleydi. Belki, ikisi de yanıyordu ama ortaya güzel bir şey, içlerini sıcacık yapacak bir şey çıkacaktı. En azından sabah saatlerinde kulağına ilişen yaşam belirtilerini duyduktan sonra bebek fikrinin çok da kötü olmadığını düşünüyordu. Ne yazık ki, çabucak benimsediği bu düşünceyi Safa'ya kabul ettirmesi oldukça zor gözükmekteydi. Safa'nın sinirli hallerini hatırlayınca bir anlığına duraksadı genç kadın.
"Sanki ondan babalık yapmasını istedik. Nasıl da bağırdı bana? Hadsiz!"
Durum değerlendirmesi yapabileceği sınırlı sayıda kişi olduğu için karşısında yok olmak üzere olan odunlara ve henüz ne boyutta olduğunu bilmediği bebeğe içindeki tüm dertleri döktü. Uzun uzadıya anlattı ve en sonunda zar zor aldığı nefesin peşine "Haksız mıyım?" diye de sorunca düştüğü hale dönüp baktı genç kadın. Odunlar köz olup fiziki görünümünü kaybetmiş olmasına rağmen kafayı yemek üzere olan Ahu, ne yaptığının farkında bile değildi. Derdini suya anlatmak gibiydi yaptığı.
Fikri beğendiği için kafasını keyifli bir şekilde salladı ve "Su bana yetmez zaten. En iyisi ateş. Harlı harlı, böyle içimdeki nefreti içine çekiyor gibi. Çok iyi," karşısındaki alevlere bakarak güldü bir süre. Gülümsemesi solup da dudakları hareketsiz kalınca bulunduğu ruh haliyle baş başa kaldı.
Ardından silkelenerek delirme seansına ara verip ortalığı topladı ilk önce. Biraz daha ateşin başında kalsaydı yasaklı tarikatlar gibi ayinler yapmak üzereydi. Etrafı düzeltirken sanki orada yaşayacakmış gibi ilgiyle derleyip topladı her yeri. İşi bitince de sönmek üzere olan değerli ateşini yeni odunlarla buluşturdu ki dönüp konuşacağı birisi olsun.
Dışarıya çıkıp etrafı kolaçan ettiğinde saatin kaç olduğunu bile bilmediğini düşündü. Ormanlık alanda bulunduğu için her yer gölgelikti ve saati tahmin etmek imkansız gibiydi. Buradan gitmeli mi yoksa kalmalı mıydı? Ardına bakmadan giden Safa'dan medet ummuyordu ama geri dönerse ve yanında birileri olursa korkusu yüzünden burada durmak da mantıklı gelmiyordu. İçindeki çelişkiler yüzünden en azından acıkana kadar bungalovun içinde ve dışında zaman geçirdi. Üşüyene kadar dışarıda avare gibi dolaşıyor, kafasında planlar yapıyor üşüyünce de içeriye girip ısınıyordu. Isınırken fazla gevşeyen bedenini koltukta uzanıp güzel bir pozisyona soktuktan sonra birkaç saat uyumak istedi genç kadın. Uyanınca ne yapacağına karar verecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Fındık
RomanceBedenine öpücükler konduran adam, inip kalkan göğüslerine geldiğinde aralarındaki sınırı, sutyenini indirerek yok etmişti. Göğüslerine bakmadan önce sırtına götürdüğü parmaklarıyla açılması gereken kopçayı da açmıştı. Yavaşça üstündeki parça kayıp a...