59.Bölüm 'Kötülerin Kurduğu Mahkeme'

2.3K 222 86
                                    


Fındıklarım, sinir kat sayınızın artacağı bir bölüm daha getirdim. Mücadelemiz şimdi başlıyor. Hepimize kolay gelsin...

Arabanın içinde geçirdiği dakikaları pek hatırlamıyordu Ahu. Babası durmadan bağırıp bir şeyler soruyor ve eninde sonunda kızına lanetler okuyordu. Ahu'nun tek yaptığı dışarıdaki yaşama bakıp Safa'yı köşe başında, kaldırımda ya da yürüyen insanların arasında görebilmekti. Kendisine bağırıp duran bu adamdan gideli çok olmuşken söylediklerinin hiçbir önemi yoktu.

"Sana diyorum! Ne işin var burada?"

Eve gidene kadar babası dikiz aynasından bakıp Ahu'dan gelecek olan cevapları bekledi durdu. Dışarıya odaklanmış olan kızı asla kendisiyle göz göze gelmeyince arabayı daha hızlı sürmeye başladı Poyraz Bey. Gaza asıldığı an kızının karnına sarılı duran ellerinin hareketlendiğini gördükçe sinirleri tepesine çıkınca arka tarafa bakmamaya başladı öfkeli baba.

Evin önünde durduklarında Ahu babasının göreceği şekilde derin bir nefes aldı. Neler olacağını tahmin edebiliyordu ama bu yüzleşmeden kaçamayacağının da farkındaydı. Ne olacaksa olsun diyerek kendi isteğiyle arabadan indi. Yanında biten babası yine koluna yapışınca ses çıkarmadı. Doğup büyüdüğü eve babasının kolunda suçlu misali girmek üzereyken aklından geçenler koca bir boşluktu.

Kapıyı çalmak yerine cebindeki anahtarla kapıyı açtı babası. Önden içeriye itekleyerek soktuğu kızının ardından evin hol kısmına adım attı. Hol kısmında durup evin içine baktı Ahu. Annesinin sesi uzaklardan geliyordu.

"Kim geldi?"

Gecenin bu saatinde kim gelmiş olabilir diyerek mutfaktan çıkan annesi elindeki bezle olduğu yerde kalakaldı. Aylardır görmediği kızını karşısında görünce dili lal oldu Rabiye Hanımın. Kocasının bakışını görünce aklına gelen ilk şey kızını oradan uzaklaştırmak olunca anne oluşuna hayret etti. Yine evladını korumak istiyordu. Her şeye rağmen evladı zarar görmesin istiyordu.

Poyraz Bey, Ahu'yu kolundan tutup oturma odasına doğru ilerletirken Rabiye Hanım şoktan çıkmıştı. Peşlerinden gidiyordu ama ne yapacağını şaşırmış haldeydi.

Babası tarafından oturma odasının ortasına itildiğinde ayakta güçlükle durdu Ahu. Dengesini sağlayıp ayağa dikildiğinde bakışlarını kaçırmayıp babasına baktı. Ne ağlıyor ne de boynunu büküp kurbanlık koyun gibi duruyordu.

"Ne işin var burada? Hem de bu halinle!"

"Planım burada olmak değildi. Beni sen getirdin buraya!"

Dik duruşuyla birlikte asi cevaplar vermesi üzerine beklenilen oldu. Poyraz Bey, yılların birikimiyle üstüne yapışan sükuneti bir kenara bırakarak hırsla Ahu'ya doğru hamle yaptı. Elini çoktan kaldırmış olan heybetli adamı yine eşi tuttu. Her an evlatları için çırpınmaya hazır duran Rabiye Hanım, kocasının önüne geçip "Hamile kızı mı döveceksin?" diyerek kocasına bağırdı.

Eliyle Ahu'yu gösterdi Poyraz Bey ama bakışları karısındaydı.

"Karnındakini çocuktan mı sayıyorsun sen? Ne boklar yediğini bilmez gibi konuşma Rabiye!"

Gözlerini evin içinde gezdirmeye başladı Ahu. O an yok saydığı bel ağrısı, kalp sızısı ve yürek sıkışması aynı anda kendisini hissettirdi. Kendisine hakaret edilmesini dert etmiyordu ama doğmamış çocuğuna şimdiden etiket yapıştırılması ve onu candan saymamaları o kadar çok ağrına gitmişti ki babasının canını yakacak bir cümle olsaydı o an hiç çekinmeden haykırırdı.

"Tövbe aşa! Doğru konuş Poyraz!"

Neyse ki annesinin Allah korkusu vardı da bir nebze olsun bebeğini savunmuştu.

Yasak FındıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin