12.Bölüm 'Azalan İhtimaller: %75'

4.9K 324 42
                                    

Halen daha yorumlarınızı dört gözle bekliyorum. Bu süreçte sizlerden gelecek olan dönüşleri merakla bekliyorum. Keyifli okumalar fındıklarım...

Rüyalarında birçok sahne görmüştü genç kadın. Her sahnede kurban rolünde olduğu için sürekli koşuyor ama bir türlü tehlikeden tam anlamıyla kurtulamıyordu. Kulağına ilişen zil sesiyle kendisine gelen kadın telefonunu el yordamıyla buldu ve parlak ekran yüzünden gözlerini geri kapadı.

Birkaç dakika sonra gözleri ışığa alıştığında telefona yeniden bakmıştı ve ekranda gördüğü numarayı sorgularcasına düşünmeye başladı. Uyku mahmurluğuyla telefonu kulağına götürdüğünde "Alo," dedi kısık sesiyle.

"Kaç saattir uyuyorsun sen?"

Karşıdaki adamın bağırış sesini duyduğunda gözlerini daha fazla açmış ve uyku mahmurluğunu üzerinden atmıştı. Yatakta doğrulup "Safa?" diye sormuştu belirsizce.

"Evet, benim."

Sesindeki gerginlik halen daha geçmeyince genç kadın da sinirlenmeye başlamıştı.

"Neden bağırıyorsun?" Bağırdığını sanıyorken uyku sersemliği yüzünden sesi cansız çıkmıştı. Safa'nın sesine göre masum bile çıkmıştı denilebilir...

"Saat, sabahın beşi Ahu. Gece on ikiden beri sana ulaşmaya çalışıyorum. Nasıl olur da sinirli olmam?"

Dağılan ve kabaran saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp dışarıya baktı genç kadın. Uyurken havanın aydınlık olduğuna emindi. İki gündür, zaman kavramını yitirmiş ve doğup batan güneşe yetişemez olmuştu.

Gözlerini ovuşturup "Bu saatte beni uyandırma sebebin nedir o zaman?" dediğinde artık genç kadın da gerilmeye başlamıştı.

"Azalan ihtimaller Ahu. Aşağıya in hemen! Evin arka sokağında yer alan toprak alandayım. Çabuk ol," dedikten sonra telefonu hemen kapatmıştı. Üstelik sesi de halen daha gergin çıkıyordu.

Üzerinde pek de durmak istemeyen bornozu yavaş hareketlerle çıkarıp çıplak vücuduyla dolaba ilerledi. İç çamaşırlarını giyerken bile yorulduğunu fark edince bir an gitmesem mi diye düşündü. O sırada eline aldığı kalın kazağıyla "Neden gidiyorum ki," sadece kendisinin bulunduğu boş odaya sorusunu sormuştu.

Sonra, içindeki merak baş göstermeye başladığında üstünü giyinmeye devam etti genç kadın. Evde kimsenin olmamasının verdiği rahatlıkla kolayca evden ayrılmıştı. Anahtarını almayı akıl ettiğine şükrederken bir yandan da mahalleyi göz ucuyla kontrol ediyordu.

Köşeden ilerlediği taş yolu, emin adımlarla arşınlarken toprak araziye ulaşmıştı. Arazinin ıssız ve ağaç altında kalan bölümünde gördüğü kahverengi arabayı karanlık havaya rağmen fark edebildi genç kadın. Sabah ayazı yüzünden titreyen bedenini ısıtmak için kollarını birbirine bağlayarak arabanın yanına ilerledi. Kapının dibine kadar geldiğinde ancak Safa'nın sinirli suratını görmüştü. Ona daha fazla bakmadan ön kapıyı açıp sıcak ortama hızlı bir giriş yaptı genç kadın.

İçeriye girdiğinde, yayılan sıcaklık yüzünden kasılan bedeni birkaç saniye içerisinde gevşemeye başlamıştı. Memnuniyetle, dudağında oluşan tebessümünü Safa'nın garip bakışları ve en sonunda dayanamayıp ortama yaydığı gergin sesi bozdu.

"Rahatlığın konusunda şaşkınlık içindeyim Ahu. Telefonun nerede?"

Eşofmanının ceplerine baktı genç kadın. Boş olan ellerine bile baktı ama almadığını fark edemedi. Beyni halen daha uyurken nasıl olur da telefonu hatırlayabilirdi ki?

"Unuttun tabi," sinirle gülen Safa'ya anlamsızca bakmıştı.

İyiden iyiye sinirlenen genç kadın sesini kontrol etmeden ve sinirden yay gibi olan kaşlarına aldırış etmeden "Ne oluyor sabah sabah? Kapıma, bağırmak için mi geldin?" diye söylendi.

Yasak FındıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin