💚
Son kez merhaba fındıklarım 🥹
Son kez çayımı elime alıp sizinle buluştuğum için bir nebze kalbim buruk...
'Yasak Fındık' adlı hikayemizin sonuna geldik. Sizinle birlikte dolu dolu koca bir yıl geçirdim ve bundan inanılmaz zevk aldım. Hikayemizin birinci yıl dönümünde final bölümünü yayınladık. Bizimle gurur duyuyorum fındıklarım. Lafı fazla uzatmadan upuzun final bölümümüze başlayın bakalım. Bir bölüm daha paylaşıp size veda etmeyi düşünüyorum.
Finale yakışır şekilde oy ve yorumlarınızı görelim bakalım.
💚
Hayatın acımasız gibi gözüktüğü birçok noktalar mevcut. Durmadan akıp giden zaman bile yaşamın ne denli zor olduğunu kanıtlar cinsten. Geride kalan onca güzel anıyı unutmak istememek insanoğlunun doğasında mecburi bir şekilde yer alıyor. Geçmişe duyulan özlemi bu denli çok özleyeceğini tahmin etmemişti Ahu.
Babasıyla birlikte parkta oynayan kızına baktığında gülümsüyordu. Birkaç sene önce tek başına kayamadığı kaydıraktan tek başına kayabilen Göksu'nun saçları artık sapsarıydı. Uzun bir süre seyrek saçlarla gezen kızının kel olduğuna ikna olmak üzereyken Safa'nın önerisiyle kızının saçını sıfıra vurdurmuştu. O zamanlar kocasına çok öfkelenmişti fakat aradan geçen birkaç ayda Göksu'nun saç köklerinin arttığını ve saçlarının sıklaştığını görmüş olması yüreğine su serpiştirdi. İki yandan topladığı sarı saçları darmadağın duruyordu. Tokalar cansız şekilde saç yığının ucuna kadar gelmişti ama her şeye rağmen kızı mutluydu.
Göksu'yu birkaç kez daha kaydırağın üstüne bırakan Safa en sonunda pes edip karısının yanına geri döndü. Yorgunlukla banka oturduğunda Göksu'nun mızmızlanma sesleri kulağa geldi.
"Pert etti beni! Yürümeye üşenen çocuk mu olur?"
Omuzlarını silkip kocasının serzenişlerini zerre umursamayan Ahu "Her yere kucağında götürürsen böyle olur," dedi bilmiş bilmiş.
"Ayakları yorulmasın istemiştim," diyen Safa başını Ahu'nun omzuna yerleştirip birkaç saniye orada soluklandı.
"Çocuklar yorulmaz hayatım. Bak seni bile ne hale getirmiş."
Olduğu yerde kafasını sallayan Safa'nın konuşacak hali kalmamıştı. Göksu, babasının gidişinin ardından ağlamaya devam etti. Fakat yanına gelen yeni bir arkadaşı gördüğü gibi ağlama sebebini unutup patır patır koşmaya başladı. Yarım saat daha parkta kaldıktan sonra yorgun savaşçı Safa'yı ve Göksu'yu eve götürdü Ahu. Yorulmayan bir o vardı. Parkta oldukları üç saat boyunca oturduğu yerden kalkmamıştı.
Akşam olduğunda hafta sonunun keyfini sürmek için güzel bir yemek hazırladı. O sırada Safa'nın üstüne çıkıp orada uyuya kalan Göksu'yu fark etti. Kocaman kız olmuştu. Neredeyse dört yaşına basmak üzereydi ve durmadan boy atıp duruyordu. Kreşe başladığı için günden güne huyları değişmeye başlamıştı. Safa ve Ahu'nun en zorlandığı dönemi atlatmak üzereydiler.
Sofrayı kurduğunda oturma odasında uyuya kalanlara seslendi yüksek sesle.
"Hadi uyanın! Size fırında tavuk yaptım," dedi neşeyle.
İlk uyanan kişi Göksu oldu. Babasının üzerinde gerinmeye başladığında ellerini Safa'nın yüzüne geçirdi istemeden.
Huysuzlanan Safa "Bari uykumda rahat ver be kızım," dedi tatlı bir imayla.
"Rahat vermedim mi baba?"
Gözleri dolu dolu olmuş halde babasına nazlanınca Safa'nın tüm yaylar gevşedi. Kollarını kızına sarıp "Şaka yapıyorum kızım. Çok güzel uyuduk değil mi?" diye sordu yüksek neşeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Fındık
RomanceBedenine öpücükler konduran adam, inip kalkan göğüslerine geldiğinde aralarındaki sınırı, sutyenini indirerek yok etmişti. Göğüslerine bakmadan önce sırtına götürdüğü parmaklarıyla açılması gereken kopçayı da açmıştı. Yavaşça üstündeki parça kayıp a...