Merhaba fındıklarım. Tatil haftasında olduğum için tamamen zihnimi boşaltmaya odaklanmıştım. Bu yüzden yeni bölümü biraz geciktirdim. Kusuruma bakmayın. Bundan sonra zorlu, heyecanlı ve stresten düğüm düğüm olacağımız bir süreç bizi bekliyor. Tam gaz devam ediyoruz :)
Birkaç adım geriye giden genç kadın kendisine rahat bir alan oluşturduğunda karşısında duran ve ona sinirle bakan adama karşı kaşlarını çattı. Adamın hali hal değildi. Üzerindeki ceketi ve altındaki eşofmanıyla oldukça derbeder duruyordu. Hele ki alnına dökülen sarı saçları onu oldukça yorgun gösteriyordu.
"Bu halin ne?" Sormadan edemedi Ahu. Her zaman güçlü ve sempatik kişiliğiyle karşısına çıkan adamı bu şekilde görmek onu da şaşırtmıştı.
"Hastayım gördüğün gibi. Ne işin var burada? Onu söylesene," acele ederek istediği cevabı almaya çalışan Safa, genç kadına yorgun gözlerine rağmen sinirle bakıyordu.
"Yengem için geldik. O da rahatsız," demişti sadece. Yengesinin özel durumunu Safa'ya anlatmak istememişti. Zaten istese bile anlatmazdı!
Ahu'nun söylediklerinin ardından yorgun bedenini gülerek karton kutunun üzerine bırakıverdi. Önüne düşen saçlarını geriye iterken "Ah doğru! Anladım," dediğinde Ahu'nun kafası karışıyor gibiydi. Ondaki gerginliğin ve rahatlamanın sebebini anlayamadığını sanmıştı. Yanılgısı sadece üç saniye sürdü. Endişenin ve gerginliğin sebebini anlayan Ahu hayretle "Yok artık! Hamile miyim sandın?" sordu.
"Bir ayı aşkındır bu düşünceyle yaşıyorum," gülerek umarsızca söylemişti. Yaşadığı endişeyi bile rahatlıkla dile getirebiliyordu.
"Bunu sana düşündüren nedir? Çok merak ediyorum," kollarını göğsünde birleştiren Ahu merakla suratına bakmaya başladı.
Halen daha oturduğu koltuktan kalkmayan Safa "Geçen gün festivalde fenalaştığını gördüm. Bugün de hastanede görünce panikledim bir an için," derken gözleri kapanmak üzere gibiydi. Yorgun ve hasta olduğu bariz belli olan adam pes etmeden laf yetiştirmeye devam edebiliyordu ya pes!
"Kontrol ettim. Değilim," dedikten sonra kapıya doğru ilerledi genç kadın. Kapı kulpuna dokunamadan bileklerine geniş bir el yapıştı.
"Yani senin de şüphelerin vardı öyle mi?"
Gözlerindeki yorgunluğa rağmen ağzını arayan adama hayretle bakmıştı genç kadın. Halen daha emin olamamasına sinirlenmeye başlamıştı. Bileğini ondan kurtarıp "Ne olur ne olmaz diye test yaptım sadece!" diyerek sinirle ona baktı.
Gülümseyen Safa "Anlıyorum. Neden sinirleniyorsun ki? Soruyorum sadece," rahatlıkla konuşunca Ahu'nun sinir nöronları kopmuştu. Bu adamın rahat halleri kadını delirtecekti!
"Senin bu hallerin deli ediyor beni!"
Daha çok gülümsemeye başlayan Safa yorgun bedenini ayakta tutmaya çalışırken bıyık altından "Senden böyle bir cümle daha önce de duymuştum sanki," dediğinde Ahu'nun içinden gelen omuzlarından tutup yorgun bedenini yere itmekti. Adamın gülen suratını ve arsız imalarını sindiremeyince kararından vazgeçmeyip koluna sertçe vurdu.
Güçlü beden için hafif olabilecek bu darbe adamı neredeyse yere yıkmak üzereydi. Düşmenin gergin sularından ancak Ahu'nun koluna tutunarak kurtulabilmişti. Safa'nın koluna yapışması yüzünden bir anlığına ağırlığı kaldıramayıp genç adamın bedenine doğru çekilmişti. İyice yakınlaşan bedenler, birbirine bakan gözler ve inip kalkan göğüsler ikisinin de aklına aynı geceyi getirmişti. Aynı anılara sahip insanlar, yoğun duyguların pençesinden kurtulmakta güçlük çekince ortamın artan sıcaklığını Safa'nın gülen suratı bozmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Fındık
RomanceBedenine öpücükler konduran adam, inip kalkan göğüslerine geldiğinde aralarındaki sınırı, sutyenini indirerek yok etmişti. Göğüslerine bakmadan önce sırtına götürdüğü parmaklarıyla açılması gereken kopçayı da açmıştı. Yavaşça üstündeki parça kayıp a...