Merhaba fındıklarım. Evdeki yoğunluğuma rağmen gecikmeden yeni bölümü sizlere ulaştırmanın mutlu gururunu yaşıyorum. Umarım, umarım ve umuyorum ki beğenirsiniz... Sizi seviyorum :)
"Parmaklarını sıkma ve karşındaki hedefe odaklan!"
Poyraz Bey, beyazlamamış saçları ve daha dinç duran heybetli vücuduyla kızının hemen arkasında durmaktaydı. Kızının tedirgin hallerini fark edince nadiren yaptığı yardım etme olayını yapmadan geri duramadı. Hemen yan taraflarında duran ve sinirle kız kardeşlerinin atışını yapmasını bekleyen oğullarına baktı bir anlığına. Onların sabırsız halleri de kızını cesaretlendirmesi için Poyraz Bey'i tetiklemişti.
Kızının hareketsiz kalıp hedefine odaklandığını görünce sabırsız oğulları da bu duruma daha fazla dayanamadı ve yakınarak söylenmeye başladılar.
Büyük oğlu Ümit "Baba, ne kadar daha bekleyeceğiz?" sızlanarak babasına baktı.
Küçük oğlu Mehmet ise kollarını göğsünde birleştirmiş huzursuzca kardeşini izliyordu ama sesini çıkarmadan eylemini sürdürmekteydi. Huzursuz büyük oğlu Ümit'in istekleri ve arzuları yerine gelmeyince söylenmekten asla geri durmazdı. Diline kepenk vuramadığı oğluna sakince baktı Poyraz Bey. Onun bakışı bile ikaz vermek için yeterli bir hareket olunca Ümit, sessizce köşesine çekilip el mecbur kardeşini beklemeye koyuldu.
Tüm bunlar olurken, titrek bedenini ayakta tutmakta zorlanan Ahu'nun beyninden geçen tek şey; başarmaktı. Söylenenlerin aksine bir kızın da onlar gibi atış yapabileceğini ve daha başaralı olacağını göstermek istiyordu. Tahmin etmediği şeylerden biri silahın ağırlığı, diğeri ise içindeki hırsın çok çok büyük oluşuydu. Yanında duran ve susmayı ancak başarmış abisine duyduğu hırs mı yoksa içindeki başarma arzusu mu daha ağır basıyordu? Kararsız kalan Ahu, gözlerini hedeften ayırmadan sabırsızca tetiğe basmaya karar verdi.
Ergenliğinin pürüzlü zamanlarında bir de abileriyle yarış halinde olunca hayatı karmakarışık bir hal almıştı. Atış denemelerinde korkudan ağacın arkasında saklanan Ahu, nasıl oldu da silahı eline alacak kadar gözünü kararttı, o da pek bilmiyordu. İçindeki hırsı, genç kızın en büyük düşmanıydı!
Kararlı bir şekilde nefes alırken, ciğerine giden son hava kabarcığı titrek bir şekilde vücuduna dolunca şevki kırılmak üzereydi. Vazgeçme duygusuna kapılmadan önce hızlı alınmış bir kararla tetiğe bastı genç kız. Sandığından sert olan tetik, parmağının baskısıyla içeri doğru kayınca kurşun yolunu bulmak üzere çoktan ilerlemişti.
İzleyen gözlerin eşliğinde havada süzülen kurşun, karşılarında duran mısırlardan birine denk gelmek yerine aralarından geçip arkasında duran ağaca isabet edince genç kızın dudakları sinirle büzüldü. Kendisine kızmakla meşgulken Ümit abisinin ağzından hafif duyulan bir kıkırtı sesi çıktı. Silah merakı yüzünden eğlencesini uzun uzadıya yaşamayıp kardeşinin elinden silahı hızla aldı.
"Çekil ve atış gör," diyerek genç kızın içindeki hırsı adeta dev bir topa dönüştürmüştü. Herkese yenilebilirdi ama Ümit abisi... Ona yenilmek Ahu için oldukça gurur kırıcıydı. Egosunu beslemekle uzun süre vakit harcayan abisi atışını yaparken de kendinden emindi. Hesap etmediği şeyler olmuş olacaktı ki onun atışı da mısırlardan birine denk gelmemişti. Dudakları kıvrılan Ahu, keyifle ellerini göğsünde birleştirip sinirli duran abisine odakladı alaylı bakışlarını.
Aralarındaki çekişme uzun yıllar devam ederken, günün birinde Ahu'nun canını çok yakan bir cümle babasının ağzından çıkmıştı. Evlerinin arka bahçesinde yankılanan sesi genç kızı derinden yaralamıştı ama kimse üzüldüğünü fark edemedi. Abileri, bir sonraki atış için sıra bekledikleri için söylenen şeylere odaklanmada oldukça yetersizlerdi. Peki ya babası? Onun aklı başında değil miydi? Mutlu olmanın basit bir kelimeye ya da içten gelen bir gülümseye bağlı olduğu arka bahçelerinde, Ahu'nun yüreğine taş gibi saplanan cümleler şunlardı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Fındık
RomanceBedenine öpücükler konduran adam, inip kalkan göğüslerine geldiğinde aralarındaki sınırı, sutyenini indirerek yok etmişti. Göğüslerine bakmadan önce sırtına götürdüğü parmaklarıyla açılması gereken kopçayı da açmıştı. Yavaşça üstündeki parça kayıp a...