Benim taptaze, güzel mi güzel fındıklarım. Sizleri mutlu etmek adına yeni bölümle geldim. Umarım beğenirsiniz. Desteğinizi ve sesinizi benden esirgemeyin.
Keyifli okumalar :)
"Bana neden haber vermedin? Aramamış olsaydım hastaneye gittiğini bilemeyecektim bile! Başına ne geldiğini bilmeme izin vermezsen sana nasıl yardımcı olabileceğim?"
Koltuğun karşısında dikilip bağırmaktan vazgeçen Safa, kadına doğru yaklaşıp hafif bir şekilde vücudunu ona doğru eğdi ve gözlerini, endişeyle kendisine bakan gözlere dikti.
"Neden böylesin Ahu?"
Gözlerini kaçıran Ahu bedenini geriye çekerken "Bu kadar tepki vermeni gerektirecek bir yanlış yapmadım! Kanamam oldu ve hastaneye gittim. Ayrıca yanlış yapmış olsam bile bana hesap soracak konumda mısın Safa?" diyerek kendini haklı çıkardı genç kadın. Safa'nın gergin olmasını anlayabilecekken sesini yükseltmeye başladığı anda tüm haklılığını yitirmişti Ahu'nun gözünde.
Kadına birkaç saniye baktı ve bir şeyleri anlamaya çalıştı. Ahu kafasını çevirip ondan ve bakışlarından uzaklaşmış olsa bile Safa geri çekilmedi. Onun umursamaz tavırlarından yaptığı çıkarımlarla pes edip koltuğun boş kısmına geçti Safa.
"Ahu, üstte olup olmamı değerlendirmeyi bırakıp yanında yer aldığımı görmeni istiyorum. Her şey konum değildir!"
Ahu, bir süre durup düşünmek zorunda kaldı. Çok uzakta değil hemen yanında yer alan adamı neden kendinden üstünmüş gibi görüyordu? Safa'nın sesini yükseltmesi dışında yapmış olduğu herhangi bir yanlış hareketi de yoktu. Buna rağmen acımasızca adamı eleştirmişti. Pişman olur gibi olduğunda Safa ılımlı sesiyle yeniden söze girdi.
"Bebek iyi mi?"
Aralarındaki gerilimi azalmak istemesine sevinen Ahu başını sallayarak "İyiymiş. Bu aylarda olabilecek bir durummuş," diye açıklama yaptığında kendisini özenle dinleyen Safa'ya bakakaldı. Bu adamı anlaması çok zorken hakkında çıkarımlar yapmak daha da zordu. İstemediği bebeğin durumunu ilgiyle dinliyor hatta hastaneye giderken kendisine haber vermediği için Ahu'ya kızabiliyorken nasıl olur da adam için acımasız diyebilirdi?
"Kanaman aniden mi başladı? Yoksa başka bir şey mi oldu?"
Birkaç saat öncesine kadar okuduğu mesajı yeniden anımsayan Ahu'nun içi sıkılmaya başlamış ve kendisine ilgiyle bakan adama bakamaz olmuştu. Gerçekleri söylemek isteyen yanını susturmak güçleşince ayağa kalkarken umursamaz davranmaya çalışarak "Birden başladı. Ben biraz dinlenmek istiyorum. Sorun olur mu senin için?" diyerek olayı geçiştirmeyi denedi.
"Dinlen tabi. Bir süre daha buradayım. Hatta bu gece de burada kalacağım," deyip üçlü koltuğa uzandı. Sığamasa bile ayaklarını uzatıp televizyon kumandasını aradı gözleriyle.
"Endişelendiğin için kalıyorsan böyle bir şeye gerek yok! Daha fazla kimseye yalan söyleme ve evine git!"
Ahu'yu dinlemeyen Safa aradığı kumandayı gözünün önündeki masada bulunca uzanıp aldı. Çok da umursamayarak "Nasıl istersem öyle yaparım. Senin gibi," diyerek kadını yeniden bozguna uğrattı. Hem de kendi kişiliğini kullanarak saldırmıştı.
Safa'ya arkasını dönüp odasına ilerlerken "Ne yaparsan yap!" dedi bilmiş bilmiş tavırlarıyla.
Odaya girer girmez üstünü değiştirdi ve hastane kokusundan bir nebze kurtulmak istedi. Yatağa uzanıp tavanla bakışmaya başladığında aklında dolanıp duran düşünce belliydi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Fındık
RomanceBedenine öpücükler konduran adam, inip kalkan göğüslerine geldiğinde aralarındaki sınırı, sutyenini indirerek yok etmişti. Göğüslerine bakmadan önce sırtına götürdüğü parmaklarıyla açılması gereken kopçayı da açmıştı. Yavaşça üstündeki parça kayıp a...