40.Bölüm 'Kayıp Ruh'

3.6K 288 175
                                    

Merhaba fındıklarım :)

Şehir dışına çoktan çıktım ve otelime yerleştim. Her şey çok hızlı ilerliyor. İşler sandığımdan yoğun çıktı. Yine de son bölümdeki heyecanınızı gördükten sonra yeni bölüm yayınlamadan duramıyorum. Bu yüzdeeeeen;

Keyifli okumalar :)

Safa'dan - Bir Ay Önce

İçerisinde bulunduğu ev genç adamın yüreğine ağır geliyor, ailesinin gergin hallerini görmezden gelerek beyninin içindeki sorulara cevap bulmaya çalışıyordu. Herkesin bir arada durup çıkan yangını tartıştıkları gecede Safa'ya aldığı nefesi yetersiz geliyor gibiydi. Geniş oturma odasında koltuklarda oturan akrabaları sürekli yüksek ses tonuyla konuşup Zadeler hakkında atıp tutuyorlardı. Onları dinlemiyordu Safa. İstese bile dinleyemezdi. Aklı, ruhu ve kalp atışları tamamen Ahu'nun ardında bıraktığı boşlukla dolmuştu. Telefon yüzüne kapandıktan sonra bir daha Ahu'nun sesini duyamamıştı. Onun adının yazdığı numarayı her arayışında o iğrenç otomatik yanıtı duyuyor ve ardından telefon suratına kapanıyordu. Kaç kez elindeki telefonu duvara fırlatmak üzereyken kendisini zorla durdurmuştu.

Gideceğim diyen kadını ciddiye almamıştı. Alınmaması gerektiğini söyleyen Ahu'yu son zamanlarda dikkate almamış ve gözünü gerçeklere kapatmıştı Safa. Şimdi ise Ahu'nun yokluğuyla ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Ufak daireye girdiği gün, Ahu'nun kokusu henüz evden uzaklaşmamıştı ama yokluğunun yaydığı boşluk tüm evde hatta tüm ilçede hissediliyordu.

Bir süre boş evde oturup kalmıştı Safa. Eşyalarını tek tek toplayıp giden kadını bulamayacağını bildiği için yüreğindeki buruklukla meşhur üçlü koltuğa oturdu. Ahu ile kavga ettiği, yemek yediği ve seviştiği koltukta uzun süre oturup kaldı. Babası arayana kadar neredeyse ağladı ağlayacak ruh halindeydi. Ağlamaya hakkının olmadığını bilmesine rağmen Ahu'nun gidişine ses edemeyişine üzülüyordu. Kal demişti kadına ama elde tutulur bir sebep de sunmamıştı. İnsanlara sorsalar Safa için cesaretli ve aklına koyduğunu başarır derlerdi. Peki ya şimdi? O cesareti neredeydi? Ahu'nun yokluğuyla baş başa kalınca hiç de bahsedilen biri gibi olmadığını anlamıştı.

Ailesinin evine girdiğinde içeriden gelen karmaşa sesleri yüreğini boğmaya başlamıştı. Yaklaşık bir saattir devam eden tartışmaların asla sonu gelmiyor ama yine de herkes asıl suçlunun Zadeler olduğunu savunup duruyordu. Daha doğrusu herkes haykırıyordu bu gerçeği...

Karmaşayı kafası kaldırmayacak gibi olduğunda ihtiyatlı hareketlerle ayağa kalktı. Yanında oturan kuzeni Tufan'a "Dışarıya çıkıyorum. Hava alacağım," dedi.

Kuzeni anında ayaklanıp onunla gelmek isteyince omzundan tuttu ve yerine oturttu Safa. Kafasını iki yana salladığında Tufan'ın yalnız kalmak istediğini anlamasını umdu ve arkasını dönüp odadan çıktı. Koridordan geçip çıkış kapısına doğru ilerlerken mutfaktaki karmaşa gözüne ilişti. Erkeklerin oluşturduğu koalisyonun aynısı mutfakta da mevcuttu. Ailenin kadınları erkeklere nazaran daha ılımlı hareketlerle durum kritiği yapıyor bir yandan da içilecek olan çay için hazırlıklar yapıyorlardı. Gördüğü görüntüyle daha da boğulan Safa soğuk havaya rağmen bahçeye sürükledi yorgun bedenini.

Bahçenin arka tarafına doğru ilerlediğinde annesinin yaptığı ufak sebze bahçesini izlemeye başladı. Soğuk hava yüzünden hayata tutunmaya çalışan yarı ölü yarı canlı sebzeler tıpkı Safa'nın yaşamı gibiydi. Kökü toprağın altındaydı ama göğe doğru yükseldikçe canlılığını kaybediyor ve kökün sağlam oluşu önemini yitiriyordu.

İçindeki efkar o kadar büyüktü ki zihnini dumanla sarmalamak için sigaraya ihtiyaç duydu. Tiryakisi olmadığı sigaraya bile tutunmasına bakılırsa durumu epey vahimdi. O an Tufan'a ve cebinden ayırmadığı sigara paketine ihtiyaç duydu. Düşünmek istemediği için sıkkınlıkla elini saçına götürdü ve bedenini duvara yasladı.

Yasak FındıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin