Hayırlı kandiller fındıklarım. Dualarımızda buluştuğumuz güzel bir gece olmasını diliyor ve sizleri öpüyorum.
Keyifli okumalar :)
Kalbine yaklaştırdığı elinin altında kalan kalbin güçlü sesi kulaklarına kadar geliyordu. Gözlerini ise Safa'nın dudaklarından alamıyordu. Ne diyeceğini, nasıl tepki vereceğini bilemediği için nefes almayı unutmuş şekilde ayakta dikiliyordu Ahu. Tam o anda bir şeyler söyleme isteği ile yanıp tutuşmaya başladığında ağzından acıyla karışık şu sesler çıktı:
"Ah, karnım!"
Zor durumda olduğunu anlayan bebeği ani tekmesiyle birlikte dalmış giden annesini derin uykusundan uyandırınca Ahu iki büklüm oldu. Biraz da bilerek abartmıyor değildi. Safa'nın üzerindeki elini geri çekmiş ve yere eğilerek kendisine birkaç saniye kazandırmaya çalıştı.
Onun iki büklüm olmasına dayanamayan Safa ise anında olaya müdahale etti. Belinden destekleyerek Ahu'yu kaldırmak için yeltenirken "Ne oldu? Sancı mı girdi?" diyerek endişeyle soruyordu. Ahu, adamın yüzüne baktığında az önceki şuh havanın dağıldığını anlayınca abartmamaya özen göstererek "İyiyim. Tekme attı," dedi ve vücudunu dikleştirdi.
Endişesini unutan Safa gülümseyerek Ahu'nun karnına uzattı elini. Belli noktalarda koca avucunu gezdirip "Nerede şu an?" diyerek sordu. Az önce tekme attığı karnının sol tarafına Safa'nın elini götürdü Ahu.
"Burada," dedi ve ikisi de nefes almayarak bebeğin hareketlerini beklemeye başladı. Çok geçmeden bebek yeniden hareket ettiğinde Safa endişe ya da heyecanın etkisiyle elini geri çekmişti hızla.
"Karnımda hissetmekten de farklıymış," dediğinde yüzündeki gülümsemesi o kadar içtendi ki... Ahu, karşısındaki adamın gerçekliği konusunda şüphe duymaya başlayacak gibi hissediyordu.
Bebeğin hareket etmeyi bırakması üzerine Safa, genç kadını koltuğa oturttu ve tek başına mutfağa girerek yemekleri servis etmeye başladı. Ahu'nun tamamlayamadığı salatayı da bir güzel tamamlamış ve soslayarak masaya getirmişti. Yemek yerken, televizyon izlerken, çay içerken az önce olanlar hakkında hiç konuşmadılar.
İkisi de birbirinin sessizliğinden yararlanarak olayı unutmaya çalışıyor gibiydi. Birinin tekrar söylemeye cesareti yetmiyor diğerinin ise kendini kaptırma korkusu baş gösteriyordu. Dumanı tüten çay bardaklarına sarılıp koltukta yan yana oturduklarında Safa, aklındaki planları Ahu'ya anlatmak için kolları sıvadı.
"Bundan sonra ne olacak diye hiç sormadın Ahu?"
Az önce aldığı ilk yudumu yüzünden damağını yakan Ahu, buruşturduğu yüzüyle Safa'ya baktı.
"Ne?"
Tepkisine gülen Safa "Buraya kadar geldim ama bundan sonrası için neler planladığımı hiç sormuyorsun? Parasız pulsuz kaldığımızda ne yapacağız diye hiç sormuyorsun diyorum?" dediğinde yüzünde ciddiyet arasında hafif keyifli bir hal vardı.
Yanan etini merhem olması adına yeniden sıcak çayla bulayan Ahu "Aklında bir şeyler varsa dinlemek isterim. En nihayetinde akıllı, başarılı ve yetenekli iki genciz. Yani elbet buluruz ekmek parasını," dediğinde söylediklerinde oldukça ciddiydi ama Ahu'nun yüzü sözlerine rağmen gülüyordu.
Olduğu yerde gerinmeye başladı Safa. Kollarını iki yana genişçe açtığında elinde tuttuğu çay bardağını nasıl oluyor da düşürmüyor diye hayretle izliyordu Ahu.
"Bize olan güvenin beni mutlu ediyor. Ama bize gerçekçi, sağlam ve uzun vadeli bir plan lazım fındık."
"Hamile olduğumu bir anda öğrendiğim için planlarım geçici sürelik hayatta kalmamıza yardım edecek seviyede. Biraz daha zamanım olsaydı," diyen Ahu'nun gözleri uzaklara dalmış ve hırsı gözlerinden okunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak Fındık
RomanceBedenine öpücükler konduran adam, inip kalkan göğüslerine geldiğinde aralarındaki sınırı, sutyenini indirerek yok etmişti. Göğüslerine bakmadan önce sırtına götürdüğü parmaklarıyla açılması gereken kopçayı da açmıştı. Yavaşça üstündeki parça kayıp a...