9.bölüm

66 33 15
                                    

~~~~~~•~~~~~~
"Bir sorun mu var?"

"Hayır!"

"Yurtla mı ilgili?"

"Hayır!"

"Okul?"

"Hayır!"

S)"Ailenle mi ilgili?"

Bu sorunun cevabı da "Hayır"sa sorun kendisiydi ve asla bir "hayır" daha duymak istemiyordu.

Nurseli, başını önüne eğdi ve hayırı vücut diliyle başını sağa sola sallayarak söyledi.

Selim susmuştu. Artık karşıdan gelecek felaket haberini beklemeye başlamıştı.
~~~~~~•~~~~~~

Başımı kaldırdım ve yarım nefesle, "Bugün bir arkadaşım bana,
Mutluyken söz verme,
kızgınken cevap verme..."
yine tükürüğüm boğazımda kalmış ve sözümü bitirememiştim.

Selim, sözün devamını biliyordu.
"Üzgünken karar verme!"

"Evet!" dedim bir yandan da başımı sallayarak.

Devam ettim. "Ama ben, karar için mi üzülüyorum. Üzüldüğüm için karar verdim, verdiğim karardan dolayı da tekrar mı üzülüyorum bilmiyorum!"

Selim, bu sözümden, söyleyeceğim şeyin  beni de üzdüğünü anlardı herhalde.

Her ne söylersem saygı duyacak ve üstüme gitmeyecek gibi bakıyordu.

Sessizliği yine ben bozdum.
"Bir şey demeyecek misin?"

"Seni de üzen kararını merakla bekliyorum."

"Ben kendimi derslere veremiyorum! Sınıfa boş girip boş çıkıyorum!
Hocanın hiçbir dediğini duymuyorum!"

23 Nisan'da kürsüde şiir okuyan çocuklar gibi, bir nefeste söylemiştim bunları.

Aslında bu sözleri kararımı açıkladıktan sonra, sebebi bu diye söyleyecektim ama yine planım tutmamıştı, oysaki aynada birçok kez prova yapmıştım.

"Neden dersleri anlamıyorsun ki, zor mu geliyor?"

İçten içe kendime kızarak,
"Olayı tersten söylersen olacağı bu!" diye düşünüyordum. Sonra Selim'e cevabını verdim.

"Hayır! Konular zora benzemiyor. Hem ben anlamıyorum demedim ki, dinlesem anlarım."

"Neden dinlemiyorsun peki?"

Sorunun kendinde olduğunu bilmiyor muydu. Yoksa numara mı yapıyordu.

Sinirlendim ve ani bir yükselişle, "Senin yüzünden!" dedim.

Kısa bir düşüncenin ardından, bu sözler yerine sanki hıçkırmış yada geğirmişim gibi elimle ağzımı kapatmıştım.

"Allah'ım geri tuşu yok mu bu sözleri geri alamaz mıyım?" diye düşündüm.

Selim, şaşırmış gibi kaşlarını kaldırıp indirdi, nefesini ağzında biriktirip, balon gibi şişen yanaklarını, "Puuuuuffffff!" sesiyle birden boşalttı.

"Anlıyorum!"

O kadar sevinmiştim ki, buradan sonra lafı toparlayamam diye düşünmüş ve kötü olmuştum.

"Peki kararın ne üzgün bayan!"

İki haftadır, günde en az iki kere telefonla görüştüğüm, halimi, hastalığımı, ilaçlarımı içip içmediğimi soran kişiye, "artık görüşmek istemiyorum. Beni bir daha arama"yı nasıl söyleyebilirdim ki. Ama yapmalıydım, en kötü karar kararsızlıktan iyiydi.

Maziden Gelen Sır (Dreame Ve Çizgi Stüdyo da Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin