22.bölüm

48 21 9
                                    

Hilde'nin kızgınlığı geçmek yerine daha da artıyordu.

"İşim yok, bu halde komisere iftira atacağım! Öyle mii?"

Bense meraktan çatlamak üzereydim yatağımda öne doğru eğilerek, "Hildee ne oldu yaa! Çatlatma insanı!" dedim

Hilde, eliyle Doğan'ı göstererek, bana olayı anlatmaya çalıştı.

"Ne olacak! James Bond komiserimiz bize inanmayıp güvenlik kameralarını inceletmiş."

Doğan, yanlış anlaşıldığını göstermek için kendini savunmaya geçti, "Güvenmemek değil."

Hilde, anladığının doğru olduğundan emin bir ifadeyle, "Ne o zaman nee?" diye bağırdı.

Doğan, bizi daha fazla kızdıracak bir savunmayla, "Belki başka arabalardan biridir!" deyince Hilde'nin sinir kat sayısının daha çok yükselmesine sebep olmuştu

"Aal işte, özrü kabahatinden büyük! Sen yaptın diyoruz! Eminiz ki dedik değil mi? Biz başka arabaya o kadar yaklaşmadık! Yazık yaa! Kız da aptal gibi sana güvendi, canından oluyordu!"

Gerçekten, Hilde çekmese, daha ciddi şeyler olabilirdi.

Filiz kalktı, "Ben de izleyeceğim!" deyip telefona uzandığında, Hilde, sinirine alaycı bir ifade takınarak, " İzle izle! Nasıl yalan söylememişiz sen de gör!" dedi. Acınacak hâlde duran Doğan'a acır gibi bakarak.

Doğan, ise bana dönüp, "Nurseli, gerçekten inanmadığımdan değil. Beeen, ben böyle bir hatayı nasıl yapabildim onu görmek içindi. Kafayı yemek üzereyim. Hatırlamıyorum o beni daha çok sinir ediyor. Bende nasıl yaptığımı görmek istedim. Biliyorum bunun özrü de bahanesi de olamaz. Ama size inanmadığımdan değil gerçekten!.."

Doğan'ın bu içten konuşmasına tebessüm ederek inandığımı gösterip, Hilde ve Filiz'e konunun kapatılması için ricada bulunup tekrar uzandım.

Çünkü benim şuan daha başka dertlerim vardı.
~~~~~~•~~~~~~•~~~~~~•

İki saat sonra ameliyat olacaktım. Kızlar, eşya, yemek, izin olayını halletmek için yurda gitmişlerdi.

Onlar gelmeden işimi halletmeliydim. Doğan'a bakıyordum, Yalvarma bakışlarına geçtikten sonra, "Abiiii!" dedim ama o ne isteyeceğimi biliyor gibi başını telefondan kaldırmadan, sadece, "Hıııı!" diyerek ses tonuyla cevap verdi

İstediğimi almak için şansımı bir kere daha denemek istedim, bu sefer soru tarzında, "Abiiii?" dedim.

Doğan, bakmamakta ısrar ediyordu.
"Efendim!"

"Bir şey sorabilir miyim?"

Yine başı eğik cevapladı. "Sooor!"

İstediğimi bu şekilde alamayacağımı düşünüp plan b'ye geçtim. Dikkati başka tarafa çekecektim.

"Nasıl tanıştınız?" diye sordum.

Doğan, kendini oyuna kaptırmış boş dinlediğini belli eder gibi, "Kiminle?" dedi

Doğan'ın bu umursuzluğuna sinir olmuştum,

"Ebee..."

Doğan, sözümün devamını merakla bekler gibi, başı eğik ama gözlerini kaldırarak baktı.

O bakışına önce mahçup olmuştum.
Sonra içimden, "Oh bee, Nihayet!" dedim ve devam ettim, "Selim'lee, nasıl tanıştınız?"

Doğan, tekrar gözünü telefona indirip. "Haa o muu? Okuldan arkadaşız!"

Selim ile ilgili bir şeyler öğrenmek istiyordum. "Anlatsana biraz!" dedim.

"Kızım, yedi sekiz yılı iki saate nasıl sığdırayım. Selim iyileşince sana uzun uzun anlatır." dedi.

Maziden Gelen Sır (Dreame Ve Çizgi Stüdyo da Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin