~~~~~~•~~2 yıl sonra ~~•~~~~~~
Gülbahar teyze, "Çocuklar ben yatıyorum. Siz de çok beklemeyin yatın. Nurseli kızım, üşürsen hırka alırsın. Yasemin'in dolabında bir iki tane olacaktı!" deyip başının gözüktüğü camı kapatırken, "Tamam Gülbahar annem, alırım sen merak etme. Allah rahatlık versin." demiştim.
Oturduğum iskemlede yine uzaklara daldığımda, Furkan koluyla dürtüp, "Dünyadan Nurseli'ye!
"Dünyadan Nurseli'ye!" deyince gülüp, "Nurseli dinlemede!" dedimF: "Daldın yine?"
"Kendimi dinliyorum, sessizliği dinliyorum. Yaprak hışırtılarını dinliyorum." dedim bir böceğin yükünü sırtlayıp yuvasına gidişini izlerken.
Furkan, "Dinlediğin şeylerden kendin ne diyor?" dedi, yine beni ürkütmeden ifademi almaya çalışır gibi.
"Ne bileyim, boş boş konuşuyor yine!" dedikten sonra Furkan'a döndüm, sessizdim ama içimin volkanı gözlerimden okunabilirdi.
Furkan fark etti. Elimi tutup avucumu öptü. "Lütfen artık unut, lütfen bak sana hiç iyi gelmiyor!" dediğinde acınacak halime burnumla gülerek, "Sen unutabiliyo musun?" dedim.
"Kurban olduğum, o gözlerine bakınca unutuyorum tabi. Sen bana bütün dertleri mi unutturuyorsun, çünkü sen benim uğurumsun!.."
"Sen de benim kahramanımsın." deyip başımı omuzuna koydum. Gerçekten kahramanımdı, övgü yada birini kıskandırmak için değildi.
F: "Ama sen böyle olunca korkuyorum. Sana dokunursam, o günleri hatırlatırım. Canını acıtırırım diye korkuyorum, bak şimdi bile yüzün ne oldu!" dediğinde yaşadığım onca şeyi kasdederek, "Furkan! Ben çok yoruldum, hiç bir şeyden tat almıyorum artık. Sende olmasan hepten yitip yok olacakmışım gibi hissediyorum." dedim.
F: "Nurseli, Sana söz veriyorum seni hiç bırakmayacağım." deyince Üzgün bir gülümseme ile yine burnumdan nefes vererek, "Söz verme Furkan, insan o kadar aciz bir yaratık ki, verdiği sözü tutamayınca kendini işe yaramaz hissediyor." derken yanaklarımdan aşağıya doğru iki damla yaş süzülüverdi.
Yaşlarım Furkan'ın koluna düşünce konuyu değiştirmek istedi. "Eee, söylemedin kendin ne diyor yine?"
"Bu sefer bayağı boş konuştu galiba ya,
öyle böyle değil!"F: "O derece diyorsun?"
"Hem de ne!" dedim ama bu sefer ki başkaydı, ifade vermeyecektim, altı ay önce yarım yamalak hatırladığım o geceden bahsetmeyecektim.
F: "İyi, söyle bakalım şu boş şeyi, ilk onda kaçıncı bakayım!" dedi yine ifadem zannederek
"Bak şimdi bizim bir komşumuz vardı, camimizin hocası, o bize geçmiş olsuna geldi. Babamla anneme dedi ki Allah bir kulunu ya canıyla ya malıyla ya da evlatlarıyla imtihan edermiş!"
F: "Bunun neresi boş doğru düşünmüşsün?"
Aynı tebessümle, "Düşüncem bu değil ki, oraya daha gelmedim!" dedim
F: "Haa pardon, devam et o zaman!" dedi
"Şimdi düşündüm dee, benim malım var mı?"
F: "Yok mu?"
Ciddileşerek başımı kaldırıp gözlerine baktım, "Var mı Furkan?" dedim sert bir sesle
F: "Yok herhalde, ne bileyim, mali durumuna mı baktım?" deyince tekrar başımı omuzuna koyup, "Evet yok! Üzerimde bu elbiseler var, bunlar bile benim paramla alınmadı!" dedim.
F: "Tamam ya anladık!" dedi elbiselerin mali kaynağı...
"Sonraa çocuğum var mı?"
F: "Yok!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maziden Gelen Sır (Dreame Ve Çizgi Stüdyo da Devam Ediyor)
Ficción General♥️'ler bir atınca harfler önemini yitirir!.. Yolların değil, yılların ayırdığı bir aşk hikayesi !.. Hayatta hiç bir karşılaşma tesadüf değildir. Karşılaşıp hayatına aldığın her insan, Ya imtihanındır. Ya bir cezadır. Yada Allah'ın bir lütfudur. "ben...