Doğan, Piraye'nin amcasını sorguya almış konuşturmaya çalışıyordu. Amca ısrarla suçu itiraf etmiyor, Doğan'ın sabrını zorluyordu. Sonunda dayanamayıp bir yumrukla yere düşürdüğü adamın yanına gelerek sandalyesini kaldırdı.
Çaresizce camın arkasına bakıp yardım ister gibi bakan adamın kulağına eğilip, "Bana bak aslanım, bir yıldır yolunu gözlediğim, uğruna öldüğüm kadın iki haftadır karşı odamda bacım gibi yatıyor, anlıyor musun? Sence bende nasıl bir enerji birikimi vardır bi tahmin et. Ona yapmayı hayâl ettiğimi sende uygularım," Adam camın arkasından yardım isteyince de, "Ne yardımı lan, orada ben şahit bırakır mıyım haa zırtooo. Gerçi orada biri olsa da tınlamam p.s sapık, ya şimdi adam akıllı konuşursun, yada abini buraya getiririm, piraye'ye yaptıklarını bir bir anlatırım silahımı da eline verir arkamı dönüp kulağımı karıştırırım ne dersin?" dedi
Adam, son tehdit ile köşeye sıkıştığını anlayıp, "Tamam tamam konuşacağım" deyince, Doğan; dişlerini sıkıp, yumruğunu kafasına geçirmemek için kendini zor tutmuştu.
Diğer taraftan Selim, babayı sorguluyordu. Bir süre tiksinme ve acıma karışık baktıktan sonra, "Benim adım ne biliyor musun?" dedi.
Aylardır kızının katilinin peşindeki polisin Selim olduğunu bildiği için, "E.Evet k.komiserim, s.siz S.Selim komisersiniz!" deyince Selim yaslandığı sandalyeden öne doğru gelip sert bir şekilde bakarak, "Hayır, ben şuan Selim değilim. O gece, "Kızımın katilini bulun, diye yalvardığında karşında duran Selim'di ama bu; kendini kandırılmış hisseden Fatih. Benim iki tarafım var. Birini o gece, masum rolü oynayarak kızını öldürdüğün gibi öldürdün. Merak ediyorum o gece neredeyse kriz geçirecek gibi ağlayan sen miydin yoksa başka tarafın mıydı."
Adam, Selim'in öfkeli bakışlarından kendisini rahat bırakmayacağını anlayarak, salağa yatmaya çalıştı.
"N.Ne diyorsunuz Selim komiserim ne öldürmesi. Bi yanlışınız var."
Selim, sabrının da sınırlarının olduğunu belli ederek ellerini masaya vurdu. "Keeeğğss laaaann, hâlâ yalan söylüyorsun. Bitti artık bittiii, kardeşin öttü, anlamıyor musun?"
"Ne ötmesi komiserim, benim bi suçum yok. İftira atıyor."
"İftira öyle mi? Sen bana, o gece hanımla kardeşimin evindeydik demedin mi?"
"E.Evet komiserim, oradaydım. Hâlâ söylüyorum, oradaydık."
"Ulaaann hâlâ yalan söylüyorsun. Pekii, cevap ver bakalım, siz oradayken; kardeşininin arabası, nasıl evinizin yakınında, yasak yerde durduğu için ceza alıyor."
"Komiserimmm yeğen bir ara ablasına bakmak için çıkmıştı..."derken Doğan odaya girdi, kardeşine geçirdiği yumruğun iki katını bu sefer köşeye sıkıştığını anlayan abiye vurdu. Ağzı burnu kan içinde yere yığılan adam ne olduğunu anlamaya çalışırken, Selim Doğan'ı sakinleştirmeye çalışıyordu.
Doğan, Selim'in ellerinden kurtulup, "Abi boşuna uğraşma, kardeşinin ifadesini verelim okusun, sonrada bunun eline bir silah kaptır, gönder yan odaya, madem o kadar namus derdinde; kardeşinin öz yeğenini nasıl para karşılığı ilişkiye zorladığının hesabını da sorsun. İçeride iki pislik bakana kadar birini atarız."
Adam, kırılan iki diş ve burnunun acısını unutup, duyduklarının gerçek olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Yüzündeki kanı elinin tersiyle silip doğruldu. Selim, yanına gidip oturduğu yerden kaldırdıktan sonra sandalyeye oturttu.
Doğan karşı sandalyeye oturdu, "Yaaa Nazım efendiii, ne olduu, namus namuuss, öz kardeşin kızını 15 yaşından beri zengin bebelere pazarlıyormuş, piraye'de, hamile kaldığından zaar artık dayanamamış ve sana söylemekle tehdit etmiş, hadi bakalım bundan sonrası da sende. Doğru dürüst anlat, parmaklarım da kırılmayan yer kalmicak yoksa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maziden Gelen Sır (Dreame Ve Çizgi Stüdyo da Devam Ediyor)
General Fiction♥️'ler bir atınca harfler önemini yitirir!.. Yolların değil, yılların ayırdığı bir aşk hikayesi !.. Hayatta hiç bir karşılaşma tesadüf değildir. Karşılaşıp hayatına aldığın her insan, Ya imtihanındır. Ya bir cezadır. Yada Allah'ın bir lütfudur. "ben...