2.bölüm ilk tanışma

217 71 121
                                    

Beni iyice çileden çıkartan bu tavrı ile komiser hiç de sempatik durmuyordu.
Yine de sûkunetimi koruyarak, ılımlı bir şekilde, "Çantamı kaybettim. Yani aslında yerini biliyorum, otogarda unuttum. Yarın alacaktım. İstanbul'a bugün geldim." diyerek başıma gelenlerin kısa bir özetini geçmeme rağmen: komiser, bir kahkaha daha atmış ve alaycılığından bir şey kaybetmeyerek, "Gelir gelmez de ayağının tozuyla polisliğe mi soyundun?" demişti.

Yüzümden bakışlarını bir anlık kaçırıp yine Doğan komisere bakarak, "Gördün mü ya! Küçük hanım İstanbul asayişini beğenmemiş kendi müdahale etmek istemiş!" dedi.

Komiserin rencide edici tavırlarından bir an önce kurtulmak için, "Telefon etmek istiyorum!" dedim

Komiser, sinir bozucu bir bakış ve yandan sırıtmayla, burnundan nefes vererek, "Hadi yaa! öyle mi?! Avukatta ister misiniz hanımefendi?" deyince gözlerim gibi sözlerimi de kaçırmıştım.

"Ne olduu? Şimdi de susma hakkını mı kullanıyorsun. Burada oyun oynamıyoruz küçük hanım, film de çekmiyoruz. Madem çantan yok, TC kimlik numaranı söyle! Ailene ulaşabileceğimiz bir numara ver çabuk!"

Komiser artık daha ciddi ve sabırsız bir hâl almıştı. Komiser, ailemin numarasını isteyince: Ritmini elimde tutamadığım kalp atışlarım ciğerlerimi de ele geçirmeye başlamıştı. Ailemin öğrenmesinden korktuğum için, hızlı hızlı nefes alıp vererek tekrar ağlamaya başladım.

Bir süredir yerden kaldırmadığım bakışlarımı komisere dikip, göz yuvamda biriken yaşlardan görebildiğim kadarıyla yalvarır gibi baktım.

Bakışlarımın ne manaya geldiğini anlaması için, titreyen elimin işaret parmağının boğumunu dudaklarıma dokun çek yaparak, "Lütfen ailemi aramayın, bilmesinler yalvarırım!" dedikten sonra elimi yüzüme kapatıp tekrar ağlamaya başladım.

Avuç içlerimde gizlemeye çalıştığım hıçkırıklarımın sıcaklığı tekrar yüzüme çarpıyordu. Burnum artık tahliye musluğu görevine geçmiş, yerini de yemek borusuna bırakmıştı. Ellerimin ne derece küçük olduğunu: Avuçlarımın içinde zor nefes alınca anlamıştım. Bir yıldır benim yüzümden üzüntüler içinde olan ailemin, bir de bu şekilde aranmasını istemiyordum.

~~~~~~•~~~~~~
Karşısındaki kim olursa olsun ağlamasına dayanamayan komiser, Nurseli'nin bu haline de üzülmüştü. Alaycı tavrını bir kenara bırakıp, üzüldüğünü belli etmeyen bir sesle, "Tamam, tamam! Başlama yine ama sen de bize yardımcı ol. Kimsin? Nesin? Adın ne?" dedi.
~~~~~~•~~~~~~

Yanıma geldiğinden beri ses tonu moralimi bozan komisere her ne olduysa: Birden oktav atlayan müzisyenler gibi ton değiştirerek, "Tamam, tamam! Başlama yine ama sen de bize yardımcı ol. Kimsin? Nesin? Adın ne?" deyince gücümün yettiği kadarıyla, "Adım Nurseli." dedikten sonra daha çok ağlamaya başladım. Artık o güven verdiğini düşündüğüm komiser bile beni susturamıyordu.

~~~~~~•~~~~~~
Komiser, başını Nurseli'nin başının hizasına eğdi, aralarında bir karış mesafede durup, yutkunarak kısık sesle, "Tamam sus! Valizini aç bir kontrol edelim! Sadece TC versen de olur, arkadaşlar da gideceğin yere bırakırlar.
Sen de dosya kapanana kadar şehir dışına çıkmazsın olur biter, tamam mı?"
~~~~~~•~~~~~~

Parmaklarımın arasından belli belirsiz gördüğüm komiser, biraz daha yaklaşmıştı, nefesini tenimde hissedecek kadar eğilip sadece benim duyabileğim bir tonla konuşuyordu. Hıçkırıklarımın sesinden ne söylediğini anlamıyordum. Ağlamamın kısa süreliğine mola verdiği anda "Valizini aç" dediğini duyabilmiştim. Yanıma kimin getirdiğini seçemediğim valizimi açıp tekrar kenara çekildim. O an, valizime bakan kişinin altlarda kalan bana özel eşyalarımı da ortaya çıkartacağını düşünerek tekrar ellerimi yüzüme kapatmıştım. Ama bu sefer ağladığım için değil utandığım içindi.

Maziden Gelen Sır (Dreame Ve Çizgi Stüdyo da Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin