Doğan, o sabah uykusuz gözlerle duşa girdi. Sabaha kadar uyuyamamıştı. Erkenden gidip evinden Zeynep'i aldı. Kuaföre götürdü. "İşin bitince ararsın." deyip kuaföre yakın yerde Selim'i bekledi.Selim gelince birlikte erkek kuaförüne gittiler. Selim tıraşını olduktan sonra arabayı süslemeye götürdü. Selim'in araba gelin arabası olacaktı.
Doğan tıraşını olup Selim'in yanına geldi.
Selim, süslemesi bitmek üzere olan arabayı göstererek, "Bundan sonra sıra bizim arabada, istersen karşı cafeye geçelim." dedi.Doğan, nöbetçi eczane bakındı. Selim'e telefonu gösterip, "Başım çok ağrıyor, araba bitene kadar ilaç alayım, araşırız." deyip yaya olarak oradan ayrıldı.
Navigasyona bakarak eczaneyi buldu. İçeri girip direk karşı masada oturan adama yöneldi. Eczacı adam, "Buyurun hoş geldiniz." dedi.
Bir yandan başını tutup bir yandan konuştu. "Hoş bulduk. Başım çok şiddetli ağrıyor. En keskin hangi ilacı tavsiye edersiniz?"
Kahverengi saçları arasında parmaklarını gezdirirken, sarı gölgeler dışarıdan gelen ışık hüzmesinde güneş gibi parlıyordu. Saçlarını arkaya taradıktan sonra yumruk yapıp çekti. Eczacı, "Migreniniz mi var?" diye sordu.
"Hayır! Ama bugünden sonra olacak gibi."
Kasadaki adam tezgahın arkasında kendilerine bakan kıza seslendi, "Hilde hanım, oradan bir apranax verebilir misin?"
Doğan, Hilde adını duyar duymaz o tarafa döndü. Hilde, ilaçların olduğu rafların tarafında ayakta Doğan'a bakıyordu...
Eczacı, Hilde'nin duymadığını zannedip, sesini yükselterek, "Hilde apranax verir misin?"
Hilde duymuyor gibiydi. Kasadaki adam, daha yüksek sesle "HİLDE!" dedi.
Hilde kendine gelmeye çalışarak, " Hıııı neee?" diyebildi.
"Apranax!"
"Kaçlık?"
"500'lük olsun."
Hilde, arkasını döndü. Raflarda ilacı arıyordu. Adam, Hilde'ye şaşırmış bir ifadeyle, "Hilde! iyi misin? ilacı geçtin. Sol iki altta." Hilde ilacı buldu... Cihaza okuttu...
Poşete koyup, tezgahın önüne geldi. Doğan'la arasında bir adım mesafede durdu. İlacı uzatıp, yutkunduktan sonra, "Özel günlerde böyle ağrılar olabiliyor. Çok normal. Geçmiş olsun." dedi.
Filiz, "Ay! gelin arabası çok güzel ya." diyerek içeri girdi. Doğan'ı görünce,
"Aaa! Z - D SEN MİSİN?" dedi.Selim, arabada Doğan'ı beklerken, içeriye Filiz'in girdiğini görünce, oda arabadan inip eczaneye girdi. Doğan'ın telefon ısrarla çalıyordu.
Uzun uzun çaldıktan sonra kapandı. Sonrasında Selim'in telefonuna mesaj geldi. Selim okuduktan sonra, kas katı kesilmiş halde dikilen Doğan'a, "Zeynep hazırmış!" dedi.
Doğan, Hilde'nin elindeki ilacı tuttu.
"Bir şey söyle! ya kal ya git.""Mutlu ol inşallah."
Doğan, dişleriyle birlikte ilacı sıkarak dışarı çıktı. Arabaya binip kuaföre doğru gitti.
Selim, Hilde'ye, "Ölünce kıymetlenir ama iş işten geçer. Pişman olursun. Demedi deme!" dedikten sonra Nurseli'ye konum attı. Sonra da mesajla, "Arkadaşın çok kötü! Sana ihtiyacı olabilir." dedi.
Doğan, kuaförün önüne gelince, Zeynep'e telefon edip dışarıya çağırdı. Zeynep, Doğan'ı içeriye çağırdı ama o kabul etmedi...
Zeynep'te, Suratı asık bir şekilde dışarı çıktı. Tavırlı bir şekilde arabaya bindi. Doğan, arabayı çok sert sürüyordu, Zeynep sağa sola savruluyor bu sinirini merak ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maziden Gelen Sır (Dreame Ve Çizgi Stüdyo da Devam Ediyor)
General Fiction♥️'ler bir atınca harfler önemini yitirir!.. Yolların değil, yılların ayırdığı bir aşk hikayesi !.. Hayatta hiç bir karşılaşma tesadüf değildir. Karşılaşıp hayatına aldığın her insan, Ya imtihanındır. Ya bir cezadır. Yada Allah'ın bir lütfudur. "ben...