16.bölüm

51 27 10
                                    

~~~~~~•~~~~~~•~~~~~~•~~~~~~•~~~~~~
Selma Hanım namazını kılmış. Tesbihini alıp seccadenin başında tesbih çekiyordu. Elif abdest aldı. Namaz kıldıktan sonra Yasin cüzünü aldı. Annesinin yanına oturup kumaya başladı.

Yavuz bey eli boş gelmişti. Bugün Selim'den haber gelene kadar bu sofraya oturulmayacaktı. O'da Kur'an Kerim'i aldı kıbleye döndü ve okumaya başladı.

Gözleri ağrıyan Yavuz bey kuran-ı Kerim'i kapatıp Elif'e, "Sesli oku!" dedi.
Cebinden tesbihini çıkartıp çekmeye başladı. Elif, fetih suresini okuyordu. Selma hanımın elini göğsüne vurması ile durdu.

Selma hanım bir elini yumruk yapmış tesbihi sıkıyordu. Diğer eliyle kalbine vurarak, derin derin nefes almaya çalışıyordu. Yavuz bey kalkıp Selma Hanım'ın yanına oturdu.

Elif, koştu mutfaktan tansiyon hapını ve su getirdi. Zorla içirdiler. Kolonya ile bileklerini ovalamaya başladılar.

Yavuz bey, kolonyayı aldı, "Sen oku!" dedi

Elif, ağlayarak okumaya devam etti. Arada bir durup derin nefes alıp ayete tekrar başlıyordu. Ezberinde olduğu için yüzüne bakıyordu, ama gözleri yaş dolu olduğu için görmüyordu.

Selma hanım'ı koltuğa yatırdılar. Telefonun çalmasını bekliyorlardı.
Elif, arada su getiriyor, Yavuz bey zorla da olsa Selma hanımın başını kaldırıp ağzına birer yurdum döküyordu.

Selma Hanım, Yavuz bey'e dönüp,
"Doğan'ı ara!" dedi

"Onlar arayacak hanım! Şimdi koşuşturma içindedir meşgul etmeyelim." Selim'e bir şey olduğuna o kadar eminlerdi ki, Doğan'ın, ona yardım etmesi gerektiğini düşünüyorlardı.

Elif mutfağa gitti. Selim'in ekip arkadaşı Zeynep'i aradı. O da operasyona katılacaktı. Zeynep telefonu açmayınca Elif'te mesaj attı. "Acil arar mısın? abimden haber alamıyoruz."

Ardından Doğan'a da mesaj attı,
"Abi annem çok kötü! Lütfen bir haber verin!" deyip İçeri geçti, telefonu yanına koydu. Tekrar okumaya başladı. Bir sayfa okumuş diğer sayfayı çevirirken mesaj geldi.

Emniyetten Zeynep, "Elif eve ambulans yönlendirdim, Selma teyzeyi alacaklar!"

Elif, ağlamamak için dişlerini sıkıyordu.
Gelen mesajın kötü haber olduğunu anlayan Yavuz bey, yumruklarını sıktı.

15 dakika sonra ambulans geldi. Kapıda Doğan komiseri bekliyorlardı. Doğan yukarı çıktığında Elif ağlayarak kapıyı açtı. Doğan, selam verip içeri girdi. "Selma annem içeride mi?"

Elif, kapıdan destek alarak geri çekildi.
Sesi çıkmıyordu.

Doğan sanki, her şey yolundaymış gibi Yavuz beyin elini öptü. Selma Hanım kapı sesini duyunca oturmuştu.

Doğan, Selma hanımın yanına oturdu.
"Annemm! Ne yapıyorsun yaa uyuyor muydun? Senin oğlanın işi biraz uzadı. Annem merak eder. Sen git haber ver dedi." deyip elini tutup ovuşturdu.

Selma hanım, "Nerede?" diye sordu.

"Biraz yoğun bir operasyon oldu. O'nu ve bir arkadaşımızı ne olur ne olmaz diye hastaneye gönderdik. Ben de şimdi oraya gidiyorum. İsterseniz siz de gelin, dönüşte kahvaltı yaparız!.."

Sözü bitmeden Selma hanım bayılıverdi. Doğan, hemen sağlık ekibini çağırdı. Selma hanımın tansiyonunu ölçtüler. Sakinleştirici iğne yaptılar.

Elif, bir yandan abisine bir yandan annesinin haline ağlıyordu. Yavuz bey, "Ben istemiyorum!" dedi iğne ile kendisine bakan hemşireye.

Selma Hanım ambulansla, Yavuz bey ve Elif de Doğan'ın arabasıyla hastaneye geldi. Doğan, yolda Yavuz beye, detaylara girmeden yaralı olduklarını ameliyata alındıklarını söylemişti. yalan söyler gibi yutkunup, "Durumları kötü değil!" dedi

Elif, "Abii kaç kişi yaralandı kii?" diye sordu.

"Selim'le, Furkan başkomiser! Dua edelim. Bunu da atlatacağız İnşallah.
Yavuz amcam, Sen sabırlı ol lütfen! Selma annemin size ihtiyacı var.

Y.b:"Elif, abini ara hastaneye gelsin!"

E:"Tamam baba!"

D:"Sen dur Elif! Ben ararım. Telaşlanırsa Allah korusun bir şey olur!"

Hastaneye geldiler. Selma hanım'ı bir odaya aldılar. Doktorlar Selim'in ameliyatta olduğunu o çıkana kadar bu odada istirahat edebileceğini söylediler.

Yan koridordan da ağlama sesleri geliyordu. Selma hanım, "Kaç kişi?" diye sordu.

Zeynep, "İki komiserimiz! ama ikisi de iyi olacak Allah'ın izniyle." dedi.

Elif'in kolundan tutmuştu.
Elif merak dolu gözlerle Zeynep'e baktı.
"Merak etme! Gerçekten bak yaraları ağır değil. Sadece yerimiz çok uzaktı.
Ambulans geç geldiği için kan kaybettiler."

Doğan ve Yavuz bey doktorlardan bilgi almaya gitmişlerdi. Ameliyata alınmışlar ve durumları ağırdı. Doktor, çok fazla kan kaybettiklerini söylemişti...

~~~~~~~. ~~~~~~. ~~~~~~. ~~~~~~. ~~~~~~
                    ((Olay yeri))

Pınar komiserin mevzisinden çıkması üzerine Selim önüne atlamış ve sağ göğüs altından vurulmuştu. Furkan komiser de Selim'in üzerine atlamıştı.

Kurşun sırtından girmişti. Selim'le Furkan öylece kalmış, çatışma devam etmişti.

Selim, Pınar'a "Sakın kalkma!" deyip bileğini tutmuştu. Destek ekipte gelmiş çatışma bitmişti. Ambulans çağırıldıktan sonra Furkan'ın ekip yaralıların yanına gelmiş, yaralarına tampon yapıyordu. Selim'in ekip suçluları merkeze götürüyordu.

Doğan, Selim'in yanına gelip elini tuttu. Selim, gözlerini aralayıp Doğan'a acı acı baktı, yüzünü ekşiterek, kısık sesle "ilk defa!" dedi. Acı çektiğini belli eden derin bir yutkunmadan sonra, ses tonunu biraz daha  arttırarak, tekrar "ilk defa!" Dedi.

Doğan, Selim'in başını koluna aldı. Selim'i bu halde görmenin şoku ve kanın yoğunluğundan arkadaşına bir şey olacak diye korkmuştu. Ağlamaklı bir sesle, "Konuşma, Tamam! Yorma kendini!" dedi. Doğan, dişlerini sıkıyor bir yandan Furkan'a bir yandan da arkadaşına bakıyordu. İlk defa, kendisini bu kadar çaresiz hissediyordu.

Vuruldukları an çağrılan ambulansın hâlâ gelmemiş olmasına sinirleniyordu. Etraftakilere bağırarak sinirini ve üzüntüsünü bastırmaya çalışıyordu. Selim'in yarasından akan kanın sıcaklığını hissediyordu. Kanın, vücudundan çekilmesiyle, beyazlayan yüzüne bakamaz olmuştu.

Göz yaşları Selim'in gömleğini ıslatıyordu. Selim, yine ara ara konuşmaya çalışıyordu ama Furkan tamamen bilincini kaybetmişti.

Selim, yine bir şeyler söylemek istiyormuş gibi mırıldandı, tek anlaşılır kelimesi, "İlk defa!.." olmuştu.

Doğan, son sözleri olabileceğini düşünmeye başladı, ağlayarak, "Ne abiciğim, nee?" Dedi.

Selim yine,"ilk defa!.."dedi

Gözlerini kapatmamak için kendini sıkıyordu. Her nefes aldığında yüzünde acı çekiyor ifadesi oluyordu. Selim de artık bilincini kaybetmek üzereydi.

Doğan, arkadaşını uyanık tutmaya çalışıyordu."Abiii!.. Ne ilk defaaa neee?"

Selim, son gücüyle,"ilkk... de...faa pişş...man... oldumm..." dedi ve sustu. Doğan, Selim'in bilincini açık tutmak istiyordu.

"Selimm!
"Selimm!..
"Aç gözünü oğlum!..
"Heeeyy!..
"Var mı lan bizim kitapta pişman olmak!.
"Oğluumm! Seliiimm!
"Aç lan gözünü!..
" Kalk, hesap ver çabuk!.."

Selim tepki vermiyordu.

"Ne o lan, haaa! ölmekten mi korktuun?..
"Ne demek pişman oldum!..
" Korktun muu söylee?
" Son sözün bu mu olacak laaann!
" Aç gözünü konuş!..
"Bari şehadet getir laaan!..
"Aç gözünü! Seliiiimm yalvarırım laaann bırakma beniii, aç gözünü, aaaçççç." Bir yandan yalvarıyor bir yandan da Selim'in yüzüne vuruyordu.
Doğan, yüzünü Selim'in yüzüne değdirip bağırdı.
" SELİİİİMM!..
" SELİİİİİİİMM..!"

Maziden Gelen Sır (Dreame Ve Çizgi Stüdyo da Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin