28.bölüm

33 15 6
                                    

... Yavuz bey, balkonda heyecanlı heyecanlı telefonla konuşuyordu, "Hadi inşaallah, hayırlı yolculuklar! Dikkatli gelin!" Telefonu kapattıktan sonra içeri girdi, gözleriyle kalabalıkta Selma hanımı aradı.

Selma hanımla göz göze gelince, "Selma Hanım müjdemi isterim köylülerin geliyor!" dedi

Selma hanımın gözleri doldu, "Ahiretliğimm?"

"Onlar da geliyormuş ama ahiretliğin hazırlanamamış, o yüzden diğerleri yarın geleceklermiş İnşallah!"

"İnşaallah, inşaallah! Gelsinler dee bugün yarın farketmez!" Selma Hanım çocukluğuna dönmüş gibi heyecanlanmıştı. Evde bir sağa bir sola dönüyordu, "Ne yapsam acaba, aay aaayy!" panik olmuş gibi oradan oraya koşturuyordu.

*(Doğup büyüdüğü köyden, arkadaşlarından, Yavuz bey ile olan evliliğini bozmamak için mecburen ayrılmıştı ve yıllardır köyüne gidememişti.)*

Şimdi oradan toprak kokulu arkadaşları geliyordu. Neredeyse sevinçten havalara uçacaktı.

Eli ayağına dolandı, kendi kendine sesli düşünerek, "Hemen sarma sarayım!" sonra durdu, "Yok, yoookkk sarma olmaz! Ahiretliğim benden daha güzel sarma sarıyor! Mantı yapayım! En iyisi börek, börek yapayım o benim böreğimi özlemiştir!" deyip mutfağa gitti.

Yavuz bey,
"Hanım ne yaparsan yap da, sakin yap!" diyerek arkasından seslendi.

Salih bey ve Asya Hanım, oğulları Engin ve kızları Sonnur'la gelmişti.

Sonnur, Kaan'dan iki yaş küçük lise 2'ye gidiyordu. Engin, İstanbul teknik üniversitesi mimarlık bölümü 2. sınıfa gidiyordu. Mimarlık okuduğunu duyan Kaan, Engin'e yanaştı.

Kaan son kararını verememişti, bilgi almaya çalıştı, "İleride zorlaşıyor diyorlar abi, gözüm koktu vallahi! Yol yakınken başka bir dala mı geçsem acaba diyorum!" dedi

Engin, "Bence sabret, daha yolun başındasın. ilk zamanlar ben de öyle olmuştum ama sonra, teknikle çizime geçince zevkli hale geliyor." dedi

Selim'in yatağı misafirler gelince salona yapılmıştı. Asya Hanım Selim'e bakıyordu, "Sen şu kadardın annen seni bana bırakıp tarlaya giderdi." dedi

Selim, yüzünde üzgün bir ifadeyle, başına dokunarak, "Oraları pek hatırlamıyorum. Sadece ufak tefek şeyler. Babamla okula gidip geldiğimi hatırlıyorum." dedi.

Asya hanım gözlerinin içine bakıp, "Peki, şeyi hatırlıyor musun?" deyince Selma Hanım aniden gıcık olmuş gibi öksürdü.
Asya Hanım ona bakınca, "sus" der gibi kaşını yukarı kaldırdı.

Asya Hanım, ani bir geri vitesle,
"Hakan'la bizim oraya gelirdiniz hanii? Ali ile oynardınız?"

Ali, Asya hanımın büyük oğluydu. Selim'den bir yaş küçük süt kardeşiydi  O sene bir erkek bebek daha doğmuş ama o fazla yaşayamamıştı. Selim, Asya hanımın sorusuna, "Onu da hayal meyal hatırlıyorum." diyerek noktayı koydu.

Asya hanım istediğini alma çabasındaydı. Selma hanıma döndü. Kısık sesle konuşmaya başladılar...

~~~~~~•~~~~~~•~~~~~~•

Yavuz bey, köye ilk gelişinden bu ana kadar, salih bey ve diğer arkadaşları ile güzel bir dostluk kurmuştu. Eski günlerden konuşmak onları çok rahatlatıyordu. Birden Selma hanımın
"Neee?" diye bağırmasıyla herkes sustu.

Selma hanım, yüzü bembeyaz olmuş bir şekilde, "Neden pekiii?" diye sorduğunda herkesin susmuş ona baktığını gördü ve devam etmedi.

Asya Hanım sonra konuşuruz diye işaret etti. Selma Hanım şok olmuş gibiydi. O saatten itibaren farklı bir boyuta geçti. Dalıp dalıp gidiyordu.

Maziden Gelen Sır (Dreame Ve Çizgi Stüdyo da Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin