26

308 14 0
                                    

Arkadaşlar öyle bir bölüm ki yani içimden ağlamak geldi öyle söyleyeyim size. Ben çok beğendim umarım sizde beğenirsiniz.

Ve ayrıca bugün itibariyle 1k okuyucu sayısına ulaştık. Hepinize teşekkür ediyorum: )  Beraber nice binlerimiz olsun.


"Yani ben şimdi doğru mu anladım, Erdem Albay hain mi?" diye soran Sezer'in yüzüne bakmadım. Daha doğrusu bakamadım. Çünkü biliyordum ki ben onların gözünde Erdem'in kızı olmaktan öte değildim. Bu gerçek boğazımı bir el misali sıkarken gözlerimden süzülmek için bekleyen iki damla yaş canımı daha çok yakıyordu.

Zaten o hep utanç olmamış mıydı bana? Babalar gününde okula davet edilmesine rağmen gelmediğinde, küçük kızı hasta olduğunda bir kere bile aramadığında, kızının annesine saldırdığında... O benim için her zaman utanç duygusunun ötesine geçememişti.

"Hilal," diyen sesi duyduğumda başımı hafifçe kafamı kaldırdım. Gözlerim öncünün gözleriyle buluştuğunda, "Başını eğmesi gereken kişi sen değilsin." dedi.

Duyduğum cümleyle sol gözümden akan bir damla yaşa engel olamadım.

"Özür dilerim." dedim titreyen sesimle. Ne için özür dilediğimi bile bilmeden, onların benim için olan düşüncelerini bilmeden. Ben sadece özür diledim. O adamın kızı olduğum için.

"Siz özür dileyecek bir şey yapmadınız ki komutanım." dedi Maral. Timin hiçbir üyesine dönüp bakmadım. Odanın köşesinde oluşan hareketlilik yanıma yaklaştı ve oturduğum koltuk hafifçe içine göçtü.

"Size sarılmama izin verir misiniz?" diyen Atalay ile yanıma oturan kişinin o olduğunu anladım. Bakışlarım onun ela harelerine değdiğinde ağlamamı bastıramadan kafamı onun göğsüne koydum. O bana sıkıca sarılırken ben artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Her şey üst üste gelmişti ve artık bünyem kaldırmıyordu. Onlar üzülmesin diye mutlu gözükmeye, Miran'ın yokluğunda her şeyi idare etmeye, askerimi yitirmeme, gerçeklere, ben artık hiçbir şeye dayanamıyordum.

"Siz o adamın kızı olduğunuz için özür dilemek zorunda değilsiniz." diyerek saçımı çekinceyle okşayan Atalay küçük bir kız çocuğunu avutur gibiydi.

"Ne oluyor burada?" diyerek odaya giren Miran'ın sesini duyduğumda şımaran küçük bir kız gibi hıçkırıklarımın sesi artmıştı. "Hilal," diyerek yanıma yaklaştığında ellerimi Atalayın gömleğine daha da bastırdım. Öylesine güvende hissediyordum ki şu an. Atalayın göğsü bir abi göğsü gibi gelmişti.

"Biz sizi çok seviyoruz komutanım. Ve bunu tim komutanımız olduğunuz için yapmıyoruz." diye böldü suskunluğunu Atalay.

Sezer yerinden kalkıp, "Biz sizi bizi kardeşiniz gibi gördüğünüz için seviyoruz. Biz sizi bir abla gibi seviyoruz." diyerek önümde diz çöktü.

"Parasız kaldığımızda kimseye söylemeden para verdiğiniz için, ailelerimizle bile bizden çok ilgilendiğiniz için seviyoruz." diyen Fatih ile kafamı kaldırmadan onlara bakmaya başladım.

"Operasyonlarda bile bize bir şey olmasın diye hep en önde durmak istediğiniz için seviyoruz." dedi Maral.

Kızardığına emin olduğum gözlerimle onlara bakarken burnumu çektim. Miran kollarını göğsünde bağlamış yüzündeki gururlu tebessümle bizi izliyordu.

"Derdiniz başınızdan aşkınken yemek yiyip yemediğimizi bile merak ettiğiniz için," dedi Coşkun.

Gözümden akan bir damla yaşı sildim.

LİDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin