Aslında bu yoktu, öyle bir içimden geldi : )
Yazardan
Sancılarıyla gün yüzüne çıkan ve çoktan can yakmaya başlayan geçmiş, bütün karanlığıyla birbirlerini yeni bulmuş Mirzat ailesinin üstüne çökmüştü. Onlar kavuşmalarının ateşiyle aydınlığa kavuştuklarını düşünseler de bir ömür karanlığa hapis kalacaklarından bir haberlerdi.
Baba Miran Mirzat yıllardır hasret kaldığı evladına kavuşmanın sevincini kalbinde beslerken aynı zamanda içindeki endişe onu kor ateşiyle yakıyordu. Korku tohumları çoktan içine düşmüş ve geldiği andan itibaren geçen her dakikada filizleniyordu. Bunları göz ardı edip mutluluğunu yaşamak istese de kendisinden önce ailesini düşünüyor ve onları bu çıkmazdan çıkaracak yollar arıyordu.
"Nerede kaldılar?" diyerek pencerenin perdesinin ardından dışarıya bakan karısına bıyık altından hafifçe sırıttı. Ayağa kalkarak yıllardır sanki kokusuna hasret kalmış gibi aceleyle karısının yanına ilerledi. Elini ani bir hareketle beline atınca kadın yavaşça irkilerek ona döndü.
"Miran ne yapıyorsun? Çocuklar gelecek şimdi, Miran!" diyerek kafasını boynuna gömmüş derin soluklar alan adamı uzaklaştırmaya çalışan kadın, kabullenmese de içerisinde olduğu durumdan fazlasıyla memnundu.
"Ya bırak, kaynana rolüne büründün on dakikada. Çocuklar diyorsun bana."
Kadın duyduğu şeyle ani bir şok yaşasa da kocasının bu tavrı onu gülümsetmeye yetmişti.
"Ya Miran!" diyerek onu ittirmeye çalıştığı esnada odanın kapısı aniden açıldı. Miran aceleyle geriye çekilirken kapıdan giren oğulları çoktan bu ana şahit olmuştu bile.
"Ooo!" diye ufak bir nidayı dudaklarından kaçıran Alpay Miran, "Görmedim ben, görmedim bir şey," diyerek sağ elini gözlerine götürmüş ve gözlerinin önünde bir perde edasıyla tutmaya başlamıştı.
Hilal Asena Yiğitalp
Miran'ın kolunu hafifçe sıktığımda kendini tutamamış hafifçe kıkırdamıştı. Ona öldürücü bakışlarımı yollarken Zeren Hanım utançla arkasını dönmüştü.
Miran gülüşünü bastırmaya çalışırken odanın içine bir adım attı. Öncü ona seninle görüşeceğiz dercesine bakarken ben yatak örtüsünü düzeltmeye çalışan ama eli ayağına dolaşan kadına bakıyordum. Nasılda utandı diye geçirdim içimden.
Alayla, "Anne toplama çıkarız şimdi, görevliler halleder." diyen Miran'ın koluna bu sefer sertçe vurduğumda ağzından kısık bir inleme firar etti.
"Ben toplayacağım seni," derken öncünün sesini telefon sesi yarıda kesti. Miran tabi tabi dercesine ona gülerken öncü ona sertçe bakarak yanımızdan geçip dışarı çıktı.
Zeren Hanım nihayetinde yatağa oturduğunda konuyu değiştirme amacıyla konuşmaya başladım.
"Şimdi bize geçeriz hem timle tanışırsınız hem de dinlenmiş olursunuz."
Minnetle başını sallayan kadına tebessüm etmekle yetindim.
"Aynen makarna yaparsın değil mi bize hayatım?" diyen Miranla bakışlarım o kadar hızlı ona dönmüştü ki bu gece boynumun ağrısından uyuyamayacağıma emindim.
Yüzündeki alaycı sırıtmayı gördüğümde ağzım yavaşça aralandı.
Altay Amca sen bittin.
"Annen gelince bir cesaret geldi sana. Bana bak elimde kalırsın." diye sinirle konuştuğumda bu sefer gülme sırası Zeren Hanıma geçmişti. Ellerini iki yana kaldırıp "Bana güvenme," dediğinde bende gülmeye başladım.
Miran dehşet içinde ikimize de sırayla bakarken onun yüz ifadesine gülmeye başladım. Hafifçe öne doğru eğilip, "Gelin kaynana buldunuz birbirinizi beni sattınız demek." diye söylenmeye başlamıştı.
"Ne sandın?" dediğimde sinirle oturduğu koltuktaki yastıklardan birini bana doğru fırlattı. Yüzüme çarpmadan tuttuğum yastığı ona fırlatacakken benden önce Zeren Hanım yatağındaki beyaz yastıklardan birini Miran'a fırlatmıştı. Miran böyle bir hamle beklemediği için yastık yüzüne çarpıp yere düştüğünde şaşkınlıkla yastığı izlemeye başlamıştı. Kafasını yastıktan kaldırıp annesine döndüğünde, "Anne?" diye mırıldandı şaşkınlıkla.
Onun ağzından duyduğum bu kelime içimi yakmıştı. Dudağımı hafifçe büzüp onları izlemeye başladı.
"Kızıma bulaşmadan önce iki kere düşün Alpay Mirzat."
Kızıma bulaşmadan önce iki kere düşün.
Kızıma.
Kızım, demişti. Zeren Mirzat bana yıllardır duymadığım o kelimeyi bahşetmişti. Bana kızım, demiş içimde annemle beraber toprağın altına gömdüğüm duyguları gün yüzüne çıkarmıştı. Gözlerimin dolmasına engel olamadığımda başımı hafifçe öne eğdim. Miran durumumu fark etmemişti ve annesiyle atışmaya devam ediyordu. Onlara fark ettirmeden kendime gelmek için odanın tuvaletine gitmek için ayaklanmıştım ki kapı açıldı. İçeriye giren öncü kafasını hiç kaldırmadan yere bakıyordu.
"Sonunda! Baba gel şu karına söyle bana bulaşmasın." diyen Miran'a bakmadan başını kaldırdı. Bakışları beni bulduğunda dolan gözlerim dikkatini çekmiş olacak ki şaşkınlık hâkim süren yüzündeki kaşları derince çatıldı.
Bakışlarını benden çekip odada dolaştırdığında derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
"Erdem Yiğitalp kaçmış."
Duyduğum şeyle dengemi kaybeder gibi olmuş ve yanımdaki duvara tutunma ihtiyacı duymuştum. Miran ani bir hareketle yerinden kalkıp "Ne?" diye sordu.
O sırada benim zihnimde yalnızca tek bir cümle yankılanıyordu.
Yalnızca suçlular kaçar.
Babası ile konuşan ve onlardan nasihat alan kızlara hep imrenmiştim. Son bir yıldır aynı evde yaşamamıza rağmen ben babam olan adamla pek konuşmamıştım. Yalnızca bir kere balkonda oturmuş rakı sofrası kurmuşken yanında bulunma şansım olmuştu. Havadan sudan konuşurken bana bu cümleyi kurmuştu. Yalnızca suçlular kaçar, demişti.
O bizim ilk ve son muhabbetimizdi. Benim babamdan aldığım ilk ve son nasihattı.
Ve şimdi bir hastane odasında yüzleştiğim gerçek canımı öylesine yakıyordu ki. Ona olan nefretim içimi bir sarmaşık gibi sarmışken işittiğim cümle o sarmaşığın yayılmasına neden olmuştu.
"Yalnızca suçlular kaçar." diye mırıldandığımda odadaki bakışlar beni buldu. Miran varlığımı hatırlayarak yanıma geldiğinde kolumdan tutup beni doğrultmaya çalıştı. Doğrulamıyordum çünkü sanki doğrulunca aldığım nefes bıçak olup kalbime batıyordu. O adam burada değildi ama yokluğunda bile canımı yakmayı başarıyordu.
"Miran," dediğimde, "Söyle, söyle Miran kurban sana." diyerek karşılık verdi.
"Kaçmış," dedim doğruluğunu içimde tartarken. Sol gözümden bir damla yaş düştü.
"Yalan söylemiş bize." dedi Miran.
Demek ki her şey bir yalandı.
Kurulan tim, bize kurduğu cümleler.
Her biri yalnızca bir yalandan ibaretti.
Ve oyun işte şimdi başlıyordu.
Eveeet yorumlarınızı bekliyorumm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİDER
General FictionBizim hikayemiz bir aşk romanı değildi. Zaten biz de birbirine aşık iki insan değildik. O liderdi ve ben de sürüsünün bir üyesi. Hırslıydı. Öfkeliydi. Ve her şeyden önemlisi içinde yanan intikam ateşi gittikçe harlanıyordu. O geliyordu ve beraberin...