Bölüm varya hiç içime sinmedi. Neyse sağlık olsun gidişatı etkilemedi sonuçta.
Güzel okumalar diliyorum.
Çıkmazda gibi hissediyordum kendimi. Karanlığıma ışık olan adam beni bıraktığından beri uçsuz bucaksız bir denizde çırpınıyormuş, boğulmak üzereymiş gibi hissediyordum. Ciğerlerime su dolduğu an kaybedeceğimin bilincindeydim ve benim çırpınmaktan başka çarem yoktu.
Yalnız mıydım bilmiyordum lakin onsuz kimsesiz hissediyordum.
"Yani diyeceğim o ki lider istemeden onu hiç kimse bulamaz." Korkmaz Albayın dedikleriyle irkilerek kendime geldim. Transa geçmiş gibi hissediyordum kendimi. Elini omzuma koyan Maral ile iyiyim dercesine başımı Salladım. İyi miydim?
Miran gideli bir haftadan fazla olmuştu. Hâlâ ne tek bir haber ne de bir bilgi vardı elimizde. Korkmaz Albayın da dediği gibi; o istemediği sürece kimse onu bulamıyordu.
Miran gittikten sonra tim üyelerine haber verilmiş hepsi kısa süre içerisinde yanıma gelmişti. Günlerdir herkes Miran'a dair bir bilgi arıyordu. Ama nafile, kimse bir şey bulamıyordu. O sanki karanlık olmuş, geceye karışmıştı.
Bugün toplantı odasında toplanmamızın sebebi de yine oydu.
Erdem Yiğitalp bile buradaydı. Miranın gittiğini duyduğunda hemen buraya gelmiş bizimle beraber onu beklemeye başlamıştı. Onun bu hali hepimizi şaşırtsa da bir şey yapamamıştık. Birkaç kere biz sana haber veririz diyerek göndermeye çalışsak bile onun gitmeye pek niyeti yoktu.
Üstelik kendisi bizden katbekat gergindi. Biz Miran'ın başının çaresine bakacağını bildiğimiz için oldukça sakin olsak bile onun üstünde gereksiz bir gerginlik vardı.
Belki de Miran'ın babasını bulmasından korkuyordu. Netice de kendisinin öncüyü pek sevmediğini en son karşılaşmalarında görmüştük.
"Nerdesin Miran?" dedim artık yorulmuş bir ses tonuyla.
Benim sözüm biter bitmez kapının çalmasıyla bakışlarımız o tarafa döndü. İçeri giren askerin yüzünde net bir şekilde okunan bir şaşkınlık vardı.
Selam verdikten sonra kekeleyerek kurduğu cümle ile hepimizin ayaklanması bir oldu.
"Komutanım Miran binbaşı burada."
"Ne?" diye bir nida döküldü hepimizin dudaklarının arasından.
Yaşadığım şokun etkisiyle kalbim bedenimi delercesine atarken sanki ruhum şuracıkta terk etmişti bedenimi.
Koşarak odadan çıktığımda tim de benimle beraber peşimden çıkmıştı. Nereye gideceğimi bilmez bir halde koridorun ortasında durduğumda Fatih arkamdan, "Komutanım helikopter pistine!" diye bağırmıştı.
Son bir güçle helikopter pistine doğru koşarken içimde binlerce duygu yeşeriyordu.
O gittiğinden beri bir ölüden farksızdım ve günler sonra ilk defa hissetmeye başlamıştım sanki.
O gidince ben karanlığa hapsolmuşken şimdi onunla renklerime kavuşacaktım.
Helikopter pistine çıktığımda Miran'ın ineceğini düşündüğüm helikopter henüz yeni iniyordu.
Tim arkama dizildiğinde Korkmaz Albay da yanıma gelmişti. Erdem Yiğitalp etrafta gözükmüyordu.
Helikopter yavaşça alçaldı, alçaldı ve yere bir iki metre kala kapısı açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİDER
General FictionBizim hikayemiz bir aşk romanı değildi. Zaten biz de birbirine aşık iki insan değildik. O liderdi ve ben de sürüsünün bir üyesi. Hırslıydı. Öfkeliydi. Ve her şeyden önemlisi içinde yanan intikam ateşi gittikçe harlanıyordu. O geliyordu ve beraberin...