Holmes ertesi gün kahvaltıdayken bana polise haber verdiğini ve konuyla ilgili daha fazla bilgi toplamak için Bay Robert sayesinde izin aldığını söyledi.
Kahvaltıdan sonra araştırmak ve tokayı teslim etmek adına yola koyulduk.
Holmes ile birlikte polis merkezinin önüne geldiğimizde durduk.
-Evet Watson! Buraya girmekten pek hoşlanmıyorum ama bu gerekli.
Eliyle yanında getirdiği siyah postacı çantasını işaret etti. İçerisinde toka ve ceket bulunuyordu.
-Neyse ne kadar hızlı o kadar iyi Watson. 1....2.....3! Gir.
Hızlı adımlarla polis merkezine ilerledi. Bu hızla girerse fazla dikkat çekecektir. Onu durdurmaya çalıştım ama karnımdaki yaralar daha yeni iyileşme evresine girdiği için fazla hızlı değilim.
Holmes içeri girdiğinde yani daldığında nerdeyse herkes bize döndü.
Holmes bana fısıldadı.
-Çok gereksiz bir giriş oldu. Bir daha mı denesek?
-Saçmalama Holmes. Çaktırma yürü hadi!
Fısıldayarak ilerlemesini söylediğimde girişimizin tam aksine çok daha sakin bir şekilde yürümeye başladık ve Bay Robert ile görüşmeye girdik.
İçeri bu sefer ilk ben girdim. Holmes'un girişler için biraz daha çalışması gerekicek. Çalışmanın verdiği mutlulukla "bazen" aklını kaçırabiliyor.
İçeri girdiğimizde oda boştu. Hemen arkamızdan Bay Robert geldiğinde masaya oturduk.
-Sizi tekrar görmek güzel çocuklar. Durumun nasıl Lowell?
-Hala rahat hareket edemiyorum ama gün geçtikçe daha iyi oluyor. Sorduğun için sağol.
Gülümsedi ve alaycı bir tavırla Holmes'a döndü.
-Psikopat dedektif bugün ne işler karıştırıyor?
Holmes'un biraz siniri bozuldu ama Bay Robert'ın şaka yaptığını anlayınca sustu.
-Sanırım gerçek bir terapiste gidip durumumu öğrenmeliyim. Bana bir teşhis koyarlarsa bana psikopat demekten vazgeçersiniz diye umuyorum.
Robert çok samimi ve içtenlikle güldü.
-Ben bırakırım ama diğerlerinden emin değilim.
Holmes umutsuz bir şekilde çantayı Robert'a verdi. Holmes'un gülmediğini gören Robert moralini düzeltmesi için hafifçe koluna vurdu.
-Merak etme diğer pek çok lakaptan daha iyi.
Bu adam gerçekten çok iyi yürekliydi. Yani bana öyle hissettirmişti. Holmes'un de durumundan memnun bir ifadesi vardı.
Robert çantanın içindeki kutuyu aldı. Ceketle birlikte çantayı geri verdi.
-Soruşturmayı devraldığınıza göre kanıtlara ihtiyacınız olacak. Hem sıkılınca bakarsın Enna.
Hep beraber güldük. Robert tekrar konuya döndü.
-Bu arada çocuklar bu soruşturma işini size vermek için bir şartı kabul etmek zorunda kaldım.
-Nedir o Bay Robert?
Robert sorum üstüne bana döndü.
-Yanınızda bir polis memuru da sizinle eşlik edicek.
Holmes ile birbirimize baktık. Bu polisin kim bilir nasıl ön yargıları vardır.
Bir de onunla uğraşmamız gerekecek. Holmes ile birbirimize bakarken Holmes'un aklına bir şey gelmiş olacak ki yüzünde bir sırıtış oluştu.
-Peki bu memuru biz seçebilir miyiz? Burada tanıdığım biri var.
Holmes burada kimi tanıyordu? Robert bizimle gelmezdi. Onun zaten işi başından aşkındı.
Robert bir anda aydınlandı. Bir şey hatırlamış gibiydi.
-Doğru ya.
Dedi ve Holmes'a sırıttı.
-Tabiki programına uygunsa bu davada size katılabilir.
Artık sinirlenmeye başlıyorum. Bana da söyleseniz mi?
-Kimi tanıyorsun Holmes?
-Kuzenim burada çalışıyor. Tabiki oda pek sorunsuz bir insan değildir ama en azından tanıdık. Onu yeterince tanıyorum ona karşı normal bir polisten daha fazla kozum var.
Kuzeninin anne tarafından olduğunu düşünüyorum. Çünkü eğer baba tarafından olsaydı miras olayına dahil olma ihtimali göz önüne alınırdı.
Bildiğim kadarıyla miras hakkında bir tartışma olmadı.
Robert dışarı çıktı ve bir süre sonra yanında genç bir adamla geldi. Holmes ayağa kalktı ve ciddi bir tavra büründü.
Bir sorun mu var acaba?
-Watson seni tanıştırayım. Bu Mike Holmes! Baba tarafından kuzenim.
********
Yazar:Arima
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 Kuşak Sonrası: Holmes &Watson
FantasyDöneminin en ünlü dedektifi olma ünvanına sahip olan Sherlock Holmes ve vazgeçilmez dostu John Watson'ın torunları bir vasiyet amacıyla bir araya gelirler. Dedelerinden kalan bu vasiyetin sadece eskileri yadetmek için olduklarını düşünselerde bu bul...