50. BÖLÜM: Değer Biçimi

6 1 0
                                    

Holmes gözlerini açtığında bağırdı.

-Hayır!

Holmes bir çeşit hapishane hücresi içerisinde gözlerini açmıştı. Bir işkence sandalyesine bağlanmıştı. Etrafında ise kimse yoktu. İlk başta ellerini sandalyenin başlarına bağlandığını görünce kendini kurtarmak için uğraştı. 

Uzun uğraşlar sonucu hiç ilerleyemedi. Holmes buradan neredeyse bunun gibi pek çok olayda kullanmadığı siyah aura ile kaçabileceğini düşündü. Bunu yapmaktan hep kaçınmıştı.

Çünkü hem insan işine sihir katmış hem de kendisine zarar vermiş olurdu. Siyah aura önceki sahibi hayatta olduğu için hala yeterli besine sahip değildi. 

Bu yüzden en küçük kullanımlarda bile dikkat etmesi gerekiyordu. En küçük bir doz artışı Holmes'un kendini kaybetmesine ve siyah auranın oluşturduğu kimliğe girmesine sebep olurdu.

Bu da pek çok kişinin hayatını tehlikeye atardı.

Holmes ne yapacağını düşünürken içeri biri girdi. Bu tanıdık kişinin buraya gelmesine aslında şaşırması gerekirdi ama onun zaten masum olmadığı her halinden belliydi.

-Emin ol buraya gelmen büyük bir mucize. Eğer biraz daha geç kalsaydık ölebilirdin.

Holmes "Yani bu bedenim ölebilir." diye geçirdi içinden. Holmes siyah aura sahibiydi ve sonsuzluk ile mühürlenmiş biriydi. Bu yüzden eğer ölürse başka bir bedenle tekrar hayata başlayabilir yada diğer mühürlenen beyaz auranın da yardımı ile eski bedeninin bir formunu tekrar yaşatabilirdi.

Holmes üstünde bulunan yaraların ağrısını kıpırdandığında hissetmeye başladı. Yüzü kan içindeydi ve kollarından hançer izleri vardı. Onun dışında bir de her tarafı ağrımaya başlamıştı. Buna rağmen sırıtarak cevap verdi.

-Cesedimi özenle taşımadınız galiba.

-Küçük hasarlar önemli değildir. 

Holmes'a doğru yaklaştı ve çenesinden tutup kendisine bakmaya zorladı.

-Sen de yakında önemsemeyeceksin.

Çenesini ani bir hareketle bıraktı. Yavaşça geri çekildi ve eline bir hançer aldı. Holmes ciddiyetini korumaya çalışarak yaralarının acısını karşı tarafa hissettirmemeye çalıştı. 

Karşı tarafa avantaj vermemeliydi.

-Benden ne istiyorsun William?

-Lütfen resmiyeti bozmayalım. 

William, Holmes'un bu acılarla savaşırken oluşan görüntüsü hoşuna gitmişti. Holmes'un acı çekmesi onun hoşuna gidiyordu.

William şeytani bir sırıtış ile elindeki hançeri Holmes'un boğazına dayadı.

-Sadece seninle biraz oyun oynayalım istedim haksız mıyım Robert?

-Robert?

William'ın harika sırıtışının eksik olmadığı bu sesleniş ile Robert Black içeri girdi. Ciddi bir suratı, soğuk bir yüzü vardı. Holmes'un tanıdığı Bay Robert gibi değildi.

Holmes o anda büyük bir şaşkınlığa ve hayal kırıklığına uğradı.

Holmes düşüncelerini dışarı vurmaktan çekinmedi ama hançer boğazına çok yakındı buna rağmen konuşuyordu.

-Bu da ne demek oluyor?

William hançeri Holmes'un boğazında hareket ettirirken Holmes suratını korumaya çalışıyordu.

-Bunu çoktan anladığını umuyordum ama yine de açıklayacağım. Kandırıldınız Bayan Enna! Bu benim oyunumun ilk hamlesi.

Hançeri kolunda çizikler atarken kullandı. Holmes acıyla bağırıyordu ama William bunu umursamıyordu. 

Robert ise hala aynı şekilde duygusuz bir biçimde duruyordu.

Holmes bir gün boyunca orada işkence görmüştü. Çiviler, hançerler ve daha nice darbe. Bunların hiçbiri Holmes'u pes ettirmiyordu.

Holmes inadına ayakta duruyordu.

William bunla ne kadar eğlensede artık ikinci adımı atma vaktiydi. Holmes'un en büyük oyununda onu yenmeyi hedefliyordu. 

Psikolojik baskı.

Holmes'un yanına geldi. Yerde bağlı bırakılan Holmes'un kaldırılmasını istedi ve yüz yüze geldiler.

-Şimdi sana bir teklif.

Yanında getirdiği dizüstü bilgisayardan bir kamera görüntüsü açtı. Orada Watson vardı. 

Bir sokakta her şeyden habersiz üzgünce yürüyordu. Zamanın onu yıprattığı belliydi.

Holmes, ekrana kitlenmiş bir şekilde bakarken sinirle William'a döndü.

-Buna cürret edemezsin!

William yine o sırıtışını takındı.

-Beni engelleyemezsin. Tabi bize çalışmayı kabul edersen o başka.

-ASLA!

William, Robert'a döndü ve Robert başını salladı. Onayı alan Robert dışarıya doğru yöneldi.

Holmes arkasından bağırmaya başladı.

-Sizi sefiller! Eğer ona veya diğerlerine elinizi bile sürerseniz, sizi kendi ellerimle öldürürüm! 

William sırıtarak ona bakıyordu.

-Bunu onlara bir değer biçmeden önce düşünmeliydin. Şimdi karar verme zamanı.

Holmes o anda bir yemin etti. Hatta lanetledi.

-Sizi kendi ellerimle öldüreceğim.

*************

Yazar:Arima

2 Kuşak Sonrası: Holmes &WatsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin