22. BÖLÜM: Hastane Kasveti

11 2 0
                                    

Suratı anında eski dertli haline döndü. Gözlerini benden kaçırdı.

Bunu görmezden gelmeye çalışarak devam ettim.

-Peki olay neymiş? Bilgi edinme şansın oldu mu?

Holmes başını salladı.

-Polisin amacı James Brown ve çetesini suç üstü yakalamakmış. Bu nedenle zaten her şey hazırmış. Sağlık ekipleri de o yüzden hemen olay yerine yetişti.

-Ne yani benim vurulmam önceden mi planlanmış?

-Hayır, aslında orada sivil polis ekiplerinin nöbet beklemeleri gerekiyormuş ama davet salonunun arka tarafında bulunan çete ajanları onların polis olduğunu anladıkları için onları oradan uzaklaştırmışlar.  Bu yüzden seni oraya giderken engelleyen biri çıkmamış.

Şaşkınlıkla Holmes'u dinlerken Holmes koltuğa geri döndü ve üstüne bir ceket geçirdi.

-Peki sonra?

Holmes ilk başta gerçekten merak edip etmediğimi görmek için bana baktı. Sonra devam etti.

-Adamlar seni değil. Karşı çete liderini yaralamayı planlamışlar. Tek sıkıntı lideri sadece James Brown'un şahsen görünmesiymiş. Bu yüzden seni o sanmışlar.

-Polisler neden müdahale etmemiş peki?

-Seni geri göndermek için sivil polislerden birini görevlendirmişler. Kendi yerlerini ifşa etmek istememişler. O gelirken sen çoktan vurulmuşsun.

-Bu bilgileri sana kim verdi?

-Bay William ve polis ekipleri ile bizzat görüştüm. Bay Robert' da çok yardım etti.

Bay Robert'da davette var mıydı? Onu hiç görmemiştim. Onunla daha önce görüşüp bilgi alsaydık daha iyi durumda olabilirdik.

O sırada Holmes'un telefonu çaldı. Holmes telefonu açtı ve yanıma geldi. Hoparlöre aldı. Arayan Bay Robert'tı.

Ne diyelim iyi insan lafın üstüne gelirmiş.

-Alo? ~H~

-Merhaba Enna. Lowell'in durumu nasıl?

-Gayet iyiyim Bay Robert. Teşekkürler. ~W~

-Oh! Lowell, sesini tekrar duymak ne hoş. İyi olmana sevindim. Gelemediğim için üzgünüm ama bilirsiniz...

-Üzülme Robert. Sen bizi düşünme işine odaklan. ~H~

-Anlayışınız için teşekkür ederim çocuklar ama merak etmeyin. Sizi en yakın zamanda ziyaret edeceğim.

-Teşekkür ederiz Robert. Biz yokken sokaklar sana emanet. ~H~

-Merak etme iyi olacağım. ~W~

-Bunu senden duymak beni rahatlattı Lowell. Özür dilerim şimdi kapatmalıyım. Hoşçakalın.

-Görüşmek üzere Robert. ~H~

Holmes telefonu kapattı. Sonra tekrar bana döndü.

-Bu adamın hakkı ödenmez. Bu olayda bizimle babalarımızdan daha çok ilgilendi.

Başımı salladım. Bay Robert gerçekten saygı değer bir adamdı. 

**********
Hastaneden taburcu olmamdan sonra birkaç gün geçti. Holmes bu süre içerisinde bir kaç müşteri ile piyano kursu için öğrenci bulmaya odaklandı.

Ona kurs için yardım teklif ettiğimde hep geri çevirdi. Bu sıralar bir kaç müşteri adayı bize uğruyordu.

Evet adayı diyorum. Çünkü Holmes beğenmediği davaları geri çeviriyordu. Sanki bir şey arıyordu.

Gelende çevirdiğimiz müşteri adayları arasında aşk ile ilgili sorunları olan veya saçma hikayeler uydurup yanımıza gelen insanlar oluyordu.

Onun dışında fazla basit olan ve polisin bir bakışta çözebileceği hikayeler Holmes tarafından eleniyordu.

Holmes'un bu dava bulma olaylarından fazlasıyla etkilendiği aşikardı.

Holmes işini yaparken benim tanıdığım normal Holmes değildi. Daha farklıydı. Yöntemleri, konuşma tarzı, çalışırken verdiği tavırlar ve aldığı zevk.

Polislerin arasında kendisine dair dedikodular yayılıyordu. O bunları umursamıyordu ama yine de benim içime batıyordu.

Polisler Holmes'ten bir çeşit psikopat olarak söz ediyordu. Hatta bir polisin Holmes'un bir gün sırf olay olsun diye cinayet işleyeceğine inandığını öğrendim.

Gerçekten umursanmayacak şeyler değil ama Holmes onları duymuyordu.

Bir gün eve geldiğimde Holmes'u ortak çalışma odasında buldum. Kara tahtanın önünde bulunan masanın üzerine beyaz bir örtü sermişti.

Örtünün üstünde ise bir ceket vardı. Ona baktığımda eline siyah eldivenlerini geçiriyordu.

Şaşkınlığımı gizliyemedim. Ceketimi çıkarıp sandalyeme astım ve yanına gittim.

-Bir ceket için ne bu hazırlık Holmes?

-Sana da merhaba Watson. Bu sıradan bir ceket değil. Bu şüpheli bir ceket. İncelenmesi gerek.

-Bu kadar hazırlığa gerek var mı? Normal bir şekilde de inceleyebilirdin.

-Ah Watson! Öyle çok sıkıcı. Kırk yılın başı doğru dürüst bir dava almışken biraz eğlenmek bana çok mu?

Holmes' a sırıttım. Haklıydı. Kendi açısından tabiki. Onun eğlencesi büyük küçük farketmez kargaşaydı.

Ben de Holmes'a ayak uydurup beyaz eldivenlerimi taktım. Holmes ona ayak uydurduğumu görünce hoşuna gitti ve devam etti.

-Olay nedir Holmes?

-Olayı boşver ve bu ceketi ilk gördüğünde ilk ne gördüğünü söyle. Bu ceketten ne gibi bir çıkarım yapabilirsin?

O sırada Sally içeri girdi. Dikkatlice bizi izlerken elindeki tepsiyi masama bıraktı ve yanımıza geldi.

Bende ceketi şöyle kabaca inceledikten sonra konuştum.

-Siyah uzun ve eski püskü bir erkek ceketi.

-İlk deneme için harika. Peki sen ne düşünüyorsun Sally?

Sally olayın aniden ona dönmesine şaşırmış gibi bir an şaşırdı. Holmes ise ona gri eldivenleri uzattı.

-Peki.

Sally eldivenleri giydi ve cekete yaklaştı. Ceketin iç kısmını inceledi.

-Markası kazılı değil ama burada ceketin asılmasını sağlayan ve aynı zamanda markasının yazılı olması gereken ip yok. Orası sökülmüş.

Holmes memnun bir suratla ikimize döndü. Bize bir öğretmenin gururlu gözleriyle bakıyordu.

Bizi alkışladı ve olaya el attı.
*********
Yazar:Arima








2 Kuşak Sonrası: Holmes &WatsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin