29. BÖLÜM: Eldiven

11 1 0
                                    

Holmes ile o günden sonra sanki hiç birşey olmamış gibi devam ettik. Sadece bazen parşömeni denerken başka bir güç patlaması daha yaşama ihtimaline karşı yanımda duruyordu.

Sally o gün olanları bilmiyor. Bu iyi çünkü ne kadar az kişi bu durumdan etkilenirse o kadar iyi.

Kimseyi sihir gibi insan oğlunun cahil kaldığı alanlara sokmamalıyım.

Holmes'un insan olduğuna dair şüphelerim var ama olsun.

Holmes yaklaşık bir ay sonra ilginç bir şekilde sürekli halsiz ve bitkin olmaya başladı.

Her ne kadar bunu davalardan dolayı iyi uyuyamadığını söyleyip geçiştirse bile bir şeylerin ters gittiği açıktı.

Ona pek çok kez muayene edip doğru dürüst bir teşhis koymamız gerektiğini söylesemde beni dinlemedi.

Muayene olmayı reddetti ve başka bir tıbbi yardım almamakta ısrarcıydı.

Bugün Holmes'un bu uyku düzenini kontrol etmek amacıyla gece geç saatlere kadar odamda uyumamaya karar verdim.

Odama geçtim ve kuruldum. Yatağımda oturup beklemeye başladım.

Çünkü Holmes genelde uyuyamadığında çalışıp dikkatini dağıtmak amacıyla çalısma odasına çekilirdi.

Bugün de öyle olursa Holmes'u engelleyip geri yatağa götürmeliyim.

Dur! O seste ne biri koridora çıktı anlaşılan. Holmes olmalı. Sanırım çalışma odasına gidiyor.

O merdivenlerden mi iniyor? O seste ne gittikçe uzaklaşıyor mu?

Odamdan çıktım ve merdivenlerin önünde durdum. Holmes'u aşağıda dışarı çıkmak için hazır bulunca şaşırdım ve ona seslendim.

Beni duyunca sakince bana döndü.

-Holmes?

-Watson? Odandan çıkman ne ilginç! Bütün gece yatağında oturursun sanıyordum.

-Beni boşver. Sen nereye gidiyorsun?

-Küçük bir işim var Watson.

-Bu saatte mi? Yarın yapamaz mıydın?

Holmes saatini gösterdi.

-Şuan saat 02.10 yani mantıken yarın oldu Watson. İş beklemez.

Tam ceketini giymeye yeltenirken ben de odama koşup hızlıca dışarı çıkmak için giyindim.

Düzgünce "Bende gelebilir miyim? " desem izin vermeyeceği kesin. Ben ceketimi üstüme atıp aşağı inerken kapı çoktan kapanmıştı.

Koşarak dışarı çıktım ve kapıyı kilitledim sonra da Holmes'u sokağın başında hızlı adımlarla giderken zorda olsa yakaladım.

Kolundan tuttum ve durdurdum. Önce bir soluklandım. Sonra konuştum.

-Beni bu halimle koşturuyorsun ya.

Holmes beklediğimden biraz daha agresif bir şekilde cevap verdi.

-Bana drama yapma Watson! Vurulmandan bu güne ikinci ayımızı doldurmak üzereyiz ve şuana kadar yaraların çoktan sadece bir ize dönüşüyor.

Holmes'un bu gereksiz bulduğum agresifliğine karşı anlamsızca bakarken Holmes anlamış olacak ki derin bir nefes aldı ve sakinleşti.

-Neyse Watson. Neden burdasın?

-Benimle dalga geçme! Asıl sen neden burdasın? Bütün gün yorgunluğunu saklayıp canla başla çalışan ve günün sonunda hala uyumamak için etrafta dolaşan ben değilim!

-Uyumamak için etrafta dolaştığım falan yok! Şimdi eve dön Watson!

-Hayır! Dürüst ol her gün dışarı mı çıkıyordun? Niye evde sağlığın için uyumak yerine kendini yoruyorsun?

Holmes bu çıkışmalarımızdan bir kavga çıkmasından korkmuş olacak ki derin bir nefes aldı ve bana tamamen döndü.

-Bak Watson, endişeni anlıyorum ama gerçekten gitmem gerek lütfen eve dön ve uyu.

Holmes'un bu dediğine karşı daha çok işkillendim. Onun nesi bar? O gerçekten iyi mi?

Holmes'u baştan aşağı inceledim ve bayadır takmadığı siyah eldivenlerini iki haftadır taktığını hatırladım. Hem de her zaman.

Ona bunun sebebini sorduğumda hoşuna gittiğini söylediği için çok umursamamıştım.

Çünkü Holmes'un zevkleri bir gariptir. Bu sefer emindim gerçekten bir şey vardı.

Holmes'a ellerimi uzattım.

-Ellerini getir.

Holmes bıkkınlıkla nefes verdi.

-Lütfen eve dön Watson.

Arkasını dönüp tam gidicekken onu tuttum ve kendime çevirdim. Ellerini tuttum. Holmes ondan beklenmeyecek bir şekilde elini çektiğinde eldivenleri elimde kaldı.

Holmes ellerini ceplerine sokmuştu. Sinirlendi.

-Amacın ne Watson? Perdemi açma.

Bu söylediğine karşı irkildim. O benim perdeme atıfta bulunmuştu. Bu bir nevi sırrımı öğrenmeye çalışma gibi bir şeydi ama ben buna kanmam.

-Sen beni ölüme terk ettin mi?

Holmes söylediklerime karşı şaşkınlıkla bana odaklandı. O beni ölüme terk etmemişti.

Holmes'a bir şey olmuştu ve benim bunu öğrenmem gerekiyordu. Onu acılarına terk edemezdim.

Holmes dikkatlice beni süzdü ve bir geri adım attı.

-Lütfen ellerini getir Holmes. Lütfen.

Holmes çekinerek ellerini ceplerinden çıkardı ve önümde açtı. İşte o an tedirginliğimin boş yere olmadığını anladım.

Keşke boşuna olsaydı.
********
Yazar:Arima


2 Kuşak Sonrası: Holmes &WatsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin