16. Bölüm -Ceza-

15K 222 26
                                    

Ertesi sabah biraz korkuyla uyandım. Onun dışında çok keyifli ve çok heyecanlıydım. Okul yoktu. Yaren aramıştı, dışarıya çıkalım demişti. Bende aileme söyleyip izin almıştım. Daha doğrusu bir şey daha öğrenip şok olmuştum. "Artık bizden izin almana gerek yok." bunu söylediklerinde elbiselerimi keyifle giyindim. Altıma beyaz ispanyol paça bir pantolon giyip içime siyah yarım bir gömlek giydim. Tabii hava soğuk olduğu için üzerime montta giymiştim. Her neyse, Yaren gelmişti ve beraber çarşıya gittik. Hava soğuk olmasına rağmen ben üşümüyordum. Mağazalara göz ucuyla bakıp sohbet ediyorduk.

- Bade, hani senin konuştuğun bir çocuk vardı ya.

Dudağımı ısırarak dinledim. Hakandan bahsediyordu. Kesin çoktan Antalyaya dönmüştür diye düşündüm.

- Evet vardı.

- Ne oldu ona, hâlâ konuşuyor musunuz?

- Hayır konuşmuyoruz. Zaten ben sanal olan şeylerden etkilenmem. Aa bak şurada takıcı var. Oraya gidelim.

Beraber takıcıya gittik. Sokağın ortasında tezgah açmıştı. Çok güzel taşlar vardı. Yarenle birbirimize gösterip hangisini alacağımızı düşünüyorduk.

- Şuna bak, ne kadar güzel..

dedim, ucunda yeşil taş olan ve eskileri anımsatan kolye için. Kendimi kaptırıp iyice inceledim o kolyeyi. Ve sonra sağımdan gelen tanıdık bir erkek sesi duydum.

- Bu yüzük ne kadar?

Kaşlarımı çatmıştım. Ses çok tanıdıktı. Sadece eli gözüküyordu, elinde bir yüzük vardı. Kafamı hafifçe döndürüp sağıma baktım. Gördüğüm şey ile gözüm fal taşı gibi açıldı. Bu Hakandı. Bütün vücudum ona dönmüştü, elimdeki kolye ise tezgaha düşmüştü. Hakan da bana döndü. Gözleri hafif kısık sinirli bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Dudaklarım aralanmıştı. Beni gerçekten çok korkutmuştu.

- Hakan..

dedim kekeleyerek. Hiç cevap vermeden bana dik dik bakıyordu. İki adım geriye gittim ve koşarak uzaklaştım arkama bile bakmadan. Yarenin sesini duyuyordum arkamdan.

- Bade dur!

Durmadan hızla koşuyordum onca insanın arasından. Bazılarına çarpıyordum da. En son çok uzaklaştığımı düşündüğümde bir sokak arasında durdum ve olanı hatırladım. O sırada sırtımda bir el hissedince irkildim. Yarendi.

- Ya ne oldu, neden koşarak kaçtın?

- Benim eve gitmem lazım.

- Hayır, ne olduğunu anlat.

Yareni köşeye çekip oturttum ve anlattım.

- Hani Hakan vardı ya o burada, buraya gelmiş!

- Oha. Senin için mi?

- Evet.

- E gidip konuşsaydın ya.. Niye kaçtın cin görmüş gibi?

- Uzun hikaye Yaren. Eve gitmem lazım dedim.

- İyi peki gidelim.

Beraber yola çıktıktan sonra hemen eve gittim. Hakanın engelini açtım ve ona yazdım elim titrerken.

B: Hakan, o sen miydin?

H: Evet bendim.

B: Hakan bak lütfen korkutma beni.

H: Neden korkuyorsun?

B: Ben.. Özür dilerim.

H: Beni yarı yolda bıraktığın için mi? Bir de utanmadan bana, beni yarı yolda bırakmayacağını nereden bileceğim dedin.

B: Bilmediğin şeyler var gerçekten özür dilerim.

H: Anlat o zaman. Seni affedebilecek kadar seviyorum hâlâ seni.

B: Affetmen için değil..

H: Beni istemiyorsun yani artık?

B: Evet..

Çünkü beni gerçekten çok korkutmuştu ve geleceği az çok görmüştüm.

H: Bu burada kalmayacak. Yaşattığını yaşayacaksın Bade.

B: Ne yapacaksın Hakan? Ne yapacaksın?

B: Hakan korkutma beni lütfen..

B: Hakan!

En sonki yazısını yazıp gitmişti. Mesajlarıma da bakmamıştı. Bu beni ürkütsede bana zarar vereceğini sanmıyordum. O gece huzursuzluktan uyuyamamıştım. Ertesi gün ise evden çıkmadan dışarıyı izledim. Ve bir sonraki gün olmuştu yani pazartesi. Okulum vardı. İçim biraz olsun soğumuştu. Ama korkudan midem bulanıyordu. Okul kıyafetlerimi giydikten sonra dışarıya çıkıp yürümeye başladım. Sabahın körü olduğu için henüz kimse yoktu sokaklarda. Korkuyordum, sanki başıma gelecekleri hissetmiş gibiydim. Yürürken bir araba sesi duydum. Yanıma doğru yaklaştıkça yavaşlıyordu. Göz ucuyla baktım. Büyük ve siyah bir arabaydı. Adımlarımı hızlatmıştım ki araba durdu ve içinden iki tane adam çıktı, bana doğru gelmeye başladılar.

- Ne oluyor, gelmeyin üstüme!

ikiside kolumdan tutup beni arabaya sürüklemeye başladı. Biri ağzımdan tutuyordu ses çıkmasın diye. Hiç kimse yoktu etrafımızda.

- Bırak beni, bırak! İmdat!

dedim sesim çıktığı kadar. Arabaya zorla bindirdiler. Ve arabadaki Hakanı gördüm. Yine hiç konuşmadan öylece bakıyordu bana. Onu görünce duraksayıp korkan ve üzgün gözlerle baktım ona. O sırada biri arkamdan yüzüme doğru bir bez getirdi biraz dirensemde dayanamadım ve bayıldım. Son gördüğüm şeyler bana sinirle bakan Hakanın gözleriydi.

SADİST +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin