Okuldaydım. Öğle arasındaydık, kütüphaneye gidip mektubu yazmak istedim. Kağıt ve kalem alıp yola koyuldum. Yaren bunu yapmamı hiç istemiyordu ama beni anlamıştı, ne kadar kötü durumda olduğumu ne kadar çok sevdiğimin farkındaydı ve o da artık arkamdaydı. Kütüphane sessizdi, tam istediğim gibi. Mektubu okuduğunu düşünmek bile beni heyecanlandırmaya yetiyordu. Her şeyi hazırladıktan sonra dilimden elime dökülen her şeyi tek tek yazdım.
"Hakan.. Nasılsın? Umarım iyisindir.. Ben çok kötüyüm. Bana gitmeden önce "Pişman olacaksın." demiştin.. Ve gerçekten oldum.. Seni bıraktığım için o kadar pişmanım ki.. Sürekli rüyama giriyorsun.. Her seferinde barışıyoruz ve çok mutluyuz.. Yani öyle görüyorum.. Beni hâlâ seviyor musun? Belki benden nefret ediyorsundur ama ben çok üzgünüm.. Çok pişmanım.. Ben bir şansımızın daha olduğuna inanıyorum.. Ya da inanmak istiyorum.. Çok aşık oldum sana, neler yazacağımı da bilmiyorum.. Beni affettiysen mektubuma cevap ver olur mu? Seni çok özledim.."
Son kısımları yazarken gözlerim doluydu ve ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Mektubum bittikten sonra Yarenin yanına gittim. Mutsuz olduğumu görünce soru sordu bana.
- Ne oldu, yazdın mı?
evet anlamında salladım kafamı.
- Ailen bunu yaptığını öğrense ne kadar üzülür biliyorsun değil mi?
diyince gözlerine baktım.
- Peki ben? Ben ne olacağım? Halimi görmüyor musun, bittim ya eridim resmen.. Onu istiyorum ben, yapamıyorum.. Anlıyor musun?
diye çıkıştıktan sonra sınıfa gidip oturdum. Yanıma gelip bana sarıldı.
- Anlıyorum tabii ki ama..
- Aması yok Yaren. Hakanı seviyorum..
- Tamam güzelim tamam.
dedi ve biraz daha konuştuk onunla. Okul çıkışı geldiğinde Mertle buluştum ve mektubu postaya gönderdim. Hakanın kaldığı cezaevi Antalyadaydı. Uzun sürebilirmiş.. Mert beni eve bırakırken sorular sordu. Ne hissettiğimi, ne düşündüğümü.. O Yarenin aksine beni gerçekten anlıyordu. Onunla da konuştuktan sonra eve gittim ve heyecanlı heyecanlı bekledim.
Hakan*
Yatağımda uzanmış düşüncelere boğulurken adımın seslendiğini duydum. Kafamı kaldırıp baktığımda görevlinin,
- Mektubun var.
dediğini duydum. Şaşırmıştım, kim bana neden mektup göndersin ki diye. Ecem olduğunu düşündüm ve kalkıp aldım. Üzerindeki "Bade" yazısını görünce yutkundum. Ondan bir mektup beklemiyordum. İçinde yazılanları kafamda o saniyeler içinde kurdum, gerçeğini bilmesemde.. Bade yazısına uzun süre bakmışım farketmeden, yine adımın seslenişiyle kafam dağıldı ve adımı söyleyene baktım.
- Ne oldu kimdenmiş, niye bu kadar şaşırdın?
dedi odadaki diğer bir kişi.
- Arkadaşım..
dedim ve mektuba baka baka yatağıma gittim. Okuyup okumamakta çok kararsızdım. Belki bana "Bana bulaşmayacaktın, bak seni nasıl attırdım hapse?" demiştir diye düşündüm. Bir süre mektupla bakıştıktan sonra nihayet açabildim. Mektubu okurken yüz ifadem sürekli değişiyordu. Beni istemeyen kız, beni artık özlediğini söylüyordu.
Gerçekten şaşırmıştım ve mektubu sanırım yirmi kere art arda okumuştum. Ama bu fikrimi değiştirmemişti. Artık onun hiçbir şeyini duymak bilmek istemiyordum. Mektubu kaldırdım ve hiç okumamış gibi hayatıma devam etmek istedim. O sırada görüş saati gelmişti ve adım söylenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADİST +18
Teen FictionBade, evinde baskı gördüğü için kaçmak ister ve bu sırada sosyal medyadan Hakan adında biriyle tanışır. (Tamamlandı) 12.01.2024 #sadist🥇 #mazoşist🥇 #arzu🥇 10.04.2024 #aşk🥇