_21_

1.3K 144 108
                                    

Umarım haftasonu iyi geçiyordur. Keyifli okumalar. 🥰


Hande ile konuşmak için fırsat kolluyordu Zehra. Dışarıdan asla belli etmiyordu fakat içi içini yiyordu. Antrenman yaptıkları salonlar yan yanaydı. Eczacıbaşı antrenmana yarım saat önce başladığı için ilk bitiren onlar oldu. 

Zehra, onu yakalamak ve geç kalmamak umuduyla takım arkadaşlarının arasından sıyrılıp, bir şey demeden diğer takımın soyunma odasının önüne geldi. Kimselere bir açıklama sunmak istemediği için kapıdan çıkanın onu hemen göremeyeceği şekilde duvarın diğer tarafına geçti. Hande'ye mesaj atmak için telefonunu çıkardığı an konuşmayı umduğu kızın kapıdan çıktığını gördü. Zehra'nın birkaç adım sağda onu beklediğinden habersiz olan Hande kapıyı ardından çekti. İlk hazırlananlardan birisi o olmuştu.

Zehra, kibar ve oldukça yumuşak bir sesle dikkati üstüne çekti.

"Hande, biraz konuşalım mı?"

Olduğu yere mıhlandı Hande. Arkasına dönüp bakamadı bile. Zehra onun yanına geldi. Elini nazikçe beline koydu. Başını biraz öne eğerek Hande'nin ondan kasıtlı olarak kaçırdığı bakışlarını yakalamak istedi. Başarılı olamadı. Hande bir saniye baktı ve gözlerini başka yöne çevirdi.

Etrafa göz gezdirdi Zehra. Kimseler yoktu ve konuşmak için daha uygun bir zaman olamaz diye düşünüyordu. Kendi takımından veya Hande'nin takımından tek bir kişinin dahi onları konuşurken görmesini istemiyordu. Hande dışında kimseden tek bir cümle bile duymak istemiyordu. Sadece ikisi olsun istiyordu. 

Koridorun solundaki merdiven çıkış kapısına yöneldi Hande. Zehra onu takip etti. Görünmeyecekleri bir yere geçmenin rahatlığıyla konuşmaya başladı Zehra.

"İki aydan uzun zaman geçti. Sadece otele geldiğiniz gün konuşabildik. Bu kadar uzun süre konuşmadığımızı hatırlamıyorum. Bir şekilde hep iletişimde olurduk. Yani kulüplerimizde olsak bile-"

"Bu kez böyle olması gerekiyordu," diyerek konuyu kestirip attı Hande. Gözlerini Zehra dışında her yerde gezdiriyordu. Buna daha fazla dayanamadı Zehra. Uzun parmaklarıyla Hande'nin çenesini kavradı. Kendisine bakmasını sağladı. 

"Birbirlerine hasret kalan iki insanın gözleri buluşunca o derinlikte takılı kalmaya müsait olurlarmış. Tıpkı şimdi bizim takılı kaldığımız gibi," dedi. Sesi o kadar yumuşak çıktı ki Hande'nin yüreğinde bir şeyler yerinden oynadı. Duyduğu cümlenin verdiği hoşnutlukla Zehra'ya tebessüm etti.

"Bu cümleler kime ait?" dedi şakacı bir sesle. 

Başını şakacı bir ifadeyle sallasa da ciddiydi Zehra.

"Kalbime,"  diye yanıtladı. Hande'nin zarif elini kavradığı gibi göğsüne bastırdı. Hissetmesini istiyordu.

"Buradan hissederek söyledim."

Zehra'nın gözlerinin içi de dudakları gibi gülümsüyordu. Hande'nin elini usulca yukarı kaldırdı, alnının kenarına yasladı.

Aklını ima ederek "Burası da şahit," dedi. Hande'nin elini indirdi ama bırakmadı. Parmakları narin bir dokunuşla Hande'nin elini tutmaya devam ediyordu.

"Bana böyle duvar örme. Benden uzaklaşma."

Saniyeler önce olanlar Hande'nin içini titretti. Sevdiği insan ona böylesine yakınken aksi mümkün olamazdı. Üstelik Zehra bu tarz hareketleri yapan bir insan değildi. Tam dağılmadan toparlanmak istedi Hande.

"Duvar örmek senin işin," diyerek hem onun oynadığı mevkiye hem de aralarındaki duruma gönderme yaptı. Her ne kadar bunu sakin ve yumuşak bir sesle söylemiş olsa da, o imayı sezdi Zehra. 

OLUR YA (G&G - HanZeh)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin