Voleybol kadın ve erkek a takımlarının, kulüp başkanlarının ve basının katıldığı, gelenek gibi olan etkinlikte bir araya geldiler. Kulüp sezonunda bolca rekabet olsa da bu saha içinde kalıyordu. Sporun güzel yanlarından bir tanesi de buydu zaten.
Kızlar sanki aylardır görüşmüyor gibi sohbet ediyorlar, gülüşüyorlardı.
"Bizim Yunanistan yolcusu nerelerde?" diye sordu Eda. Simge'nin takımda Hande'ye en yakın kişi olduğunu bildiği için özellikle ona bakarak cevap bekliyordu.
Şakacı bir ifadeyle "Birazdan oradayım dedi ama bu dediğinin üstünden yarım saat geçti," dedi Simge. Görevliler ara ara Instagram hikayeleri çekiyordu. Akşamdan fotoğraflar geldikçe gözler Hande'yi arıyordu.
"Yetişir, birazdan burada olur," dedi Zehra. Kızların hepsinin olduğu mesaj grubunda etkinliğe yetişeceğini yazmıştı. Tabağına aldığı küçük atıştırmalıklardan ağır ağır yerken bir yandan da telefonuna bakıyordu. Ebrar'ın gruba attığı esprili mesaja yüksek sesli bir kahkaha attı. İki adım sağında kalan arkadaşının omzuna vurdu.
"Deli," dedi. Ebrar pis pis sırıttı. O da karnını doyurmakla meşguldü.
"Kızlar, buradan başka bir mekana geçeceğiz, kimse unutmasın," dedi takım menajeri. Kızların rahatça eğlenebilmeleri için böyle bir şey de düşünmüşlerdi. Ebrar direkt oraya geçmek istediği için saatleri sayma durumuna geçti. Zehra başını sağa sola sallayarak arkadaşının sabırsız haline güldü. Birkaç dakika daha Instagram'da dolaştı ve Twitter'a girdi. Onları destekleyenlerin yazdıkları hemen önüne düştü. Sayfada aşağı inerken o yazılanlara istemsiz gözü çarpıyordu. Çoğu tweet Hande'yle alakalıydı. Çoğunluk onun nerede kaldığını merak ettiğini yazıyordu.
Kameraların aynı anda aynı yöne dönmesi ve o taraftan yükselen sesle dikkatini oraya verdi Zehra. Telefonuyla alakasını kesti. Hande'yi görünce dudaklarına içten bir gülümseme yerleşti.
"Kraliçe geldi," dedi Elif.
"Yine harika görünüyor," dedi Zehra içinden.
İçten gülümsemesiyle "Moda ikonu ya," dedi İlkin.
"Hanzeh vuslatı... Az sonra," dedi Elif gülerek. Ebrar kahkaha atarak elini ona uzattı. Elif de kıkır kıkır gülerek elini onun eline vurdu. Ön dişlerini göstererek onları ciddiye almadığını belli eden bir hareket yaptı Zehra. Ebrar daha çok güldü.
"Sevenler kavuşuyor," dedi Simge.
Zehra sebebini anlayamadığı bir şekilde utanmıştı. Masadaki gözler Zehra'nın üstündeydi. Fotoğraf faslından hemen sonra takım arkadaşlarının yanına gitti Hande. Diğerleriyle konuşmaya başladığında Zehra ayaklandı. Birisinin onları çektiğini o an fark edemedi.
Birbirlerine saniyelik sarıldılar. "Gelemedin bi' " dedi Zehra. Sonra birbirlerine bakarak gülüştüler.
Sanki uzun zamandır görüşmüyor, mesajlaşmıyor gibi bir halleri vardı ama işin aslı öyle değildi. Kulüp sezonu yoğun geçse de ara ara mesajlaşmışlardı. Hande, uçağa binmeden önce de ona mesaj atmıştı.
Hem Hande'yle hem takımla bol sohbetli geçen bir akşamın ardından takımca soluğu resmiyetten uzakta bir mekanda almayı tercih ettiler. Takımın yeni başantrenörü Danielle Santarelli de ekibe dahil olarak eğlenmeye gelmişti. Burada yine sohbetlerine devam ettiler. Kızlar yavaş yavaş Melissa'ya alışacaklarını, iyi anlaşacaklarını biliyorlardı. O artık takımın bir parçasıydı ve hepsi öyle hissettirecekti. Zehra'nın gözleri bir anlığına Hande'yle sohbet eden Melissa'ya takıldı. Birkaç dakikadır hararetli biçimde ne konuştuklarını merak etse de sormadı.
Sonrasında Hande yine müziğe takılıp dans etmeye başladı. Bu kez ona Melissa eşlik ediyordu. Kendi yüzündeki gülüşün solduğunu fark etti Zehra. Bu hisle fazla oyalanmadı. Yorgunluğun etkisi olduğunu düşündü. Bir saatten fazla burada vakit geçirdikten sonra herkes evlerine dağılmak için ayaklandı. Koluna bir kol çarpınca bakışlarını çevirdi Zehra. Yanlışlıkla Hande'nin değdiğini fark edince gülümsedi.
"Yine eğlendin."
"Eğlenmeyeyim mi?" diye sordu Hande. Bunu kaçamak bir bakış ve gülümseme eşliğinde sorması Zehra'nın dikkatinden kaçmadı.
Tuhaf hissediyordu Zehra ama dışarıya yansıtmadı.
"Eğlen tabii ki. Yoğun günler bizi bekliyor. Bu güzel bir mola oldu," dedi.
"Tam mola bile sayılmaz aslında," dedi sonra.
Kırk dakika kadar sonra Zehra eve varabildi. Günün yorgunluğu omuzlarına çökmüştü. Duşa girmeden önce sosyal medya hesaplarını kurcalamaya başladı. Destekçileri akşamın detaylarına hakim olmak ister gibi fotoğraflara yorum yapıyor ve paylaşıyordu. Sevilmek elbette çok güzel bir şeydi.
Bazı yazılanlara güldü Zehra. Sayfada aşağı inerken gözüne bir fotoğraf takıldı. Hemen o fotoğrafa geri döndü. Santarelli ile Zehra konuşurken fotoğrafçılardan biri onları çekmişti. Hemen kenarda Hande oturuyordu. Tatlı bir gülümsemeyle Zehra'yı izliyordu. Mutlu görünüyordu. Fotoğrafın altındaki yorum kısmında coşan HanZeh tayfanın yorumlarını okurken kahkaha attı. Fotoğraf hayranlar tarafından epey paylaşılmıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hande evin yanıyor.
Oha ya Hande nasıl güzel bakmış.
Nasıl shiplemeyeyim ki ben bunları?
Hande hep böyle güzel bakıyor da Zehra oralı değil.
Ah Handem, seni çok üzerler.
Zehra'nın en çok dikkatini çeken yorum bu oldu. Gülüşü ağır ağır dudaklarından silindi. Gözlerini kırpıştırdı.
Telefon ekranını kapatmadan önce bir kez daha fotoğrafa baktı Zehra. Biraz daha aşağı indiğinde ikisi için yapılan bir video denk geldi.
"Maşallah hemen klibi yapıştırmışsınız," deyip kahkaha attı. Kendi kendine şakasını sürdürmekte kararlıydı. Yirmi saniyelik bir videoydu ve arkada çalan şarkıyı daha önce duymuştu Zehra. Birlikte katıldıkları o programdan, bakıştıkları ve birbirlerine gülümsedikleri anların kesitlerinden oluşan videoda duymuştu.
"HanZeh tayfa fenasınız gerçekten," dedi.
Başını sağa sola sallarken sırıtmaya devam ediyordu. Telefonu yatağın üstüne bırakıp ayağa kalktı. Ilık bir duş alıp uyumak istiyordu. Bedeninin ve zihninin dinlenmeye ihtiyacı vardı.
Aynada kendisiyle göz göze gelince sırıttığını fark etti.
"Haksız sayılmazlar Hande, güzel bakmışsın," dedi. Sırıtmaya bir son vermesi gerektiğini düşünerek dudaklarını birbirine bastırdı. Elbisesini çıkarmak için elini arkadaki fermuara attı.
