_48_

1.1K 114 40
                                    

Ooo Filenin Sultanları, vuruyor smaçları kazanıyor maçları... ❤️🤍

Çin'le oynadığımız maç nasıldı ama? Heyecandan yerimde duramadım. Kazanacağımızı yürekten hissetmiştim. Bu akşam İtalya ile yarı final maçı oynayacağız ve benim filenin sultanlarına inancım da güvenim de sonsuz. Ellerinden gelenin fazlasını yapmak için sahada olacaklarına bir gram şüphem yok. Oyunun her anında verimli bir maç geçirelim ve sonunda kazanan biz olalım istiyorum. Güzel enerjiler yollamaya devam edelim. 💥⭐️✨


(Yazardan)


Zehra'nın bu seneki doğum günü kutlamaları belli şeylerle sınırlı kalmayacaktı. Takımla da ayrı bir kutlama yapacaktı. Bu vesileyle tüm takım biraz stresten uzaklaşıp eğlenecekti. Saat yaklaşırken Whatsapp mesajlaşları sıklaşıyordu. Hazırlanmaya en son başlayan kişi Hande'ydi. Beyaz giymeyi kararlaştırmışlardı fakat Hande'yi oyalan şey nasıl bir elbise giyeceğini seçmek olmuştu. Zehra'nın aramasını cevapsız bırakmak istemediği için yanıtladı. Hoparlörü açtı. Birkaç dakika boyunca gülüşerek konuştular. Hande hangi elbisesini seçtiğini inadına söylemedi. Biraz söylense de nasıl olsa göreceğim diye düşünerek konuyu uzatmadı Zehra. Birazdan kuaförden çıkacaktı. 

Kutlama yapacakları mekanı ağabeyi ayarlamıştı. Onun zevkine güveniyordu. Aramayı sonlandırdı. Elbisesinin fermuarını çekti. Artık hazırdı. Aynadan kendine baktı. Saçlarının bir kısmını omuzlarının önüne doğru düşürdü. Kapıyı açtığında Buket'in makyajının son rötuşlarının yapıldığını görüp rahatladı. On dakika sonra oradan çıktılar. Zehra'nın arabasına doğru yürürken meşhur doğum günü şarkısını mırıldanmaya başladı Buket. Gerçekten çok güzel bir sesi vardı. Bu gece Zehra ondan bir şarkı söylemesini rica edebilirdi. Arabanın kapısını açmadan önce Buket'e öpücük attı.

"Araba DJ'liği sana bırakıyorum Buket. Coştur bizi."

Oraya varana kadar yarım saat geçer diye düşünüyordu Zehra. Trafik işin içine girerse süre daha da uzayabilirdi.

"Doğum günü kızının favori listesinden açalım," dedi Buket. Rahat etmek için sırtını koltuğa yasladı. 

"Seninki kesin en son gelir," diyerek Zehra'ya takıldı. Hande'nin ismi geçmeden iması geçse bile Zehra'nın yüzü gülüyordu.

"Var öyle bir huyu. Ziyanı yok. Ben alıştım."

"Seni merakta bırakmayı seviyor galiba."

Sırıtıyordu Zehra. Buket'in son dediğine omuz silkti. Buket bu ilişkiyi sonuna kadar destekliyordu. En yakın arkadaşının ne kadar mutlu olduğunu gördükçe aksi işten bile olmazdı.

"Ben onu beklerim."

"Hanım ne derse o diyen amcalara bağladın," deyip alaycı bir kahkaha attı. Eliyle onun yanağını sıkarak Buket'in susmasını sağladı Zehra.

"Laf bile söyletmiyor. Gerçek bir hanımcı."

İşaret parmağını şakacı yüz ifadesine tezat olacak şekilde sallamaya başladı Zehra. Bir yandan da uyarı verir gibi görünüyordu.

"Bana bak, sen çok olmaya başladın. Kaşınıyorsun Buket."

Ona öpücük attı Buket. Pis pis sırıtıyordu.

Yol boyunca şarkı dinlediler. Mekana kırk dakika sonra vardılar. Süre daha da uzamadığı için sevindi Zehra. Kendi doğum günü kutlamasına geç kalmayı kim isterdi?

Küçük el çantasındaki telefonunun çaldığını son anda duydu Buket. Hemen telefonu eline alıp çıkışı işaret etti. Zehra anlayışla başını salladı. 

Yanına gelen arkadaşlarını kucaklamak ister gibi kollarını açtı. Onlarla sohbete başlarken bir yandan da yerinde hafifçe sağa sola sallanmaya başladı. Ortamdaki müziğe ayak uyduruyordu. Fotoğrafçı arkadaşı da mekana geldi. Bu akşam fotoğraf kareleriyle ölümsüzleşmek için hazırdı. Bunun için kendisi gönüllü olmuştu. 

Hande'den yeni bir haber yoktu. Varlığıyla mekanda görünene kadar Zehra'nın aklının bir köşesinde olmaya devam edecekti.

"Zehra'yla baş başa kalmanın yollarını aradığını biliyorum Handan."

Simge'nin gönderdiği ses kaydına epey güldü Hande. Kendisi de bir ses kaydı göndermek istedi.

"Bütün sırrı bozdun Singe'm."

"Üstelik en geç gelen sen olacaksın. Ben senin ciğerini bilirim," dedi Simge gülerek. 

Gerçekten de mekana en son giden Hande olmuştu. Takım arkadaşları fark edilmeyecek gibi değildi. Hepsi bembeyaz kıyafetler giymek için sözleşmişlerdi. Zehra'nın yanında Buket'i görüp el salladı. Ağır adımlarla yürüyerek önce Buket'in yanına gitti. Bu birkaç saniyelik yürüyüş Zehra'nın zihninde bir dakikaya dönüştü. Onun güzelliği aklını uçurdu. Zaman, mekan kavramını bir anlığına yitirdi Zehra. 

Kendi geldiğinde önündeki kokteyl bardağını kavradığı gibi dudaklarına götürdü. Kana kana içti. Buket ve Hande kısa bir sarılma faslından sonra ayaküstü sohbet etmeye başladılar. Uzun zamandır görüşemiyorlardı. Arayı kapatmak istemişlerdi. 

Akşamın ilerleyen saatlerinde Zehra'nın ağabeyi ve spor camiası dışındaki arkadaşlarıyla da sohbet etti Hande. Bir ara kendini ritme kaptırıp dans etmişti. O anlarda çaprazında dans eden Zehra ile göz göze geldi. Kalabalığın arasından süzülüp ellerini birleştirdiler. Danslarına beraber devam etme isteğine karşı koymak istememişlerdi. Dışarıdan bakıldığında iki arkadaş dans ediyordu, bu sebeple kimse oralı olmadı. İlişkilerini bilenler ise buna içtenlikle gülümseyip geçtiler. Pastanın gelmesi, dilek tutma ve mum üfleme aşamalarını da tamamladıktan sonra fotoğraf çekimleri devam etti. Bu akşam tüm takım için küçük bir nefes olmuştu. 

Sosyal medya kızlardan gelen fotoğraflar sonrası yıkılmıştı. Bu ikilinin sevenleri çıldırmıştı. Hande'nin kalp ve çiçekle Zehra'yı paylaşmasını bazılarına sürpriz olmuştu. 

Mekandan çıkmadan önce güzel dileklerini iletmek için doğum günü kızının yanına gitti Hande. İki yanağından öperken sol elini ensesine koydu. Tenini usul usul okşadı.

"İyi ki varsın Güneş'im. İyi ki hayatımdasın. Yeni yaşın harika geçsin."

"Teşekkür ederim, canımın içi," diyerek ona sarıldı Zehra. Yanağından öptü. Çıkan ses Hande'nin içinin gıcıklanmasına sebep oldu. Yüzünü ekşiterek başını geriye attı. Zehra ise inadına bir sulu öpücük daha kondurdu.

"Hepimiz için harika geçsin, bir tanem."

Güneş'inin onu bırakmaya niyeti yok gibi görünüyordu. Şakacı bir yüz ifadesiyle konuştu Hande.

"Tamam, anladım. Bana aşıksın."

"Ukalalık etme de git hadi," deyip yavaşça kalçasına vurdu. Tüm dişlerini gösterircesine sırıtıyordu. 

Bu cümleye karşılık başını salladı Hande. Şu an evlerine gidiyor olabilirlerdi.

"Seni bu ekipten alıp evimize götürme şansım yok mu?"

"Maalesef. Onlara sözüm var."

Bir kere daha gönülsüzce başını salladı Hande. Nefesini ağır ağır üfledi. Güneş'ini zor durumda bırakmak istemiyordu. Onun bu mahzun haline dudak büktü Zehra. İşaret parmağını çenesine götürüp kendisine bakmasını sağladı. Arkadaşlarından iki kişi ona seslenmişti ancak Zehra cevap vermemişti. Nasıl olsa birazdan yanlarına gidecek ve oradan da başka bir yere geçeceklerdi. Yine de Zehra geceyi uzatma taraftarı değildi. Bir saat sonra eve dönmek için plan yapmıştı bile.

Dudağını sevgilisinin dudağının kenarına bastırdı. Şu an kimseler onları göremezdi. Bu sebeple içi rahattı. Gecenin karanlığı bu ikilinin ışığı aydınlatıyordu. Zehra'nın geri çekilmesine izin vermeyip kollarını sırtına doladı. Dudaklarından öptü. Birkaç saniye sonunda ayrıldı. Gözleri dolu dolu, aşkla bakıyordu Hande.

"Görüşürüz," dedi buğulu bir sesle.

"Görüşürüz," diye karşılık verdi Zehra. Hande gözden kaybolana kadar arkasından baktı.  Dudaklarında sevgi dolu bir tebessüm olduğunu sonradan fark etti.

OLUR YA (G&G - HanZeh)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin