_17_

1.4K 167 19
                                    

Hatalar varsa affola. Keyifli okumalar.


(Yazardan)


Bir Eczacıbaşı - Vakıfbank derbisinin daha sonuna geldiler. Kazanan taraf Vakıfbank oldu. Sevilen ikiliden tek bir an bile kameralara yansımadı. Ne bir bakış, ne bir gülüş... Tek yaptıkları takımları için mücadele etmek oldu. 

Her zaman bunu yapıyorlardı fakat güzel geçen, genel olarak yakın oldukları bir yazdan sonra hayranlar ister istemez bir şeyler beklediler. İstediklerini alamadılar. Zehra, Hande'yle konuşmak istiyordu ama diğer yandan bunun bir faydası olmayacağını düşünüyordu. Hande'nin tepkisi devam ediyordu hatta öyle bir devam ediyordu ki maç içinde bile Zehra'nın yüzüne bakmadı.

Hande, Zehra'dan blok yedi ve bu kez karşılıksız bırakmadı. Zehra'nın tek ayak hücumunu blokla durdurdu. Zehra buna şaşırmadı. Tahmin ettiği bir şeydi. Sonrasında belli belirsiz bir tebessüm yerleşti dudaklarına. Hande ise o anki hırsla sevinmekle meşguldü. 

Derin bir nefes alıp saha içindeki yerine döndü Zehra. Elini ensesine attı. Ensesindeki birkaç saç telini yukarı doğru itti. Hande'yle tek bir bakışma dahi yaşamasalar da aralarındaki gerilimi hissediyordu. Hande'nin de hissettiğine emindi. Sadece, bu kez belli etmemek konusunda Hande ondan daha başarılıydı. Genelde tam tersi olurdu.

Maçtan sonra takım arkadaşlarıyla bir yerde yemek yiyecek ve keyifli bir akşam geçireceklerdi. Elif'le koridordaki sohbetini fazla uzun tutmadı. Bir an önce duşunu alıp hazırlanmak istiyordu. Arkadaşlarını da fazla bekletmekten yana değildi. Akşamını geçireceği kombini bile kafasında hazır duruyordu.

Elif, misafir takım için ayrılan soyunma odasına girdi. İçeriden Hande'nin sesi geldi. Kapının açık kaldığı yedi saniyede Hande'den bir şeyler duymak Zehra'ya iyi geldi ama tam olarak iyi hissettirmedi. Biraz konuşmak için yanına çağırmalı mıydı?

"Kimi kandırıyorsun? Cesaretin yok," dedi iç sesi. Gözlerini yumdu Zehra. Kapıdan birilerinin çıkmasının an meselesi olduğu gerçeğini göz ardı edemezdi. Güçsüz görünmek istemiyordu. Takımın soyunma odasına doğru yavaş yavaş gitti. Ayakta kalınca bacağındaki ve bileğindeki sızı kendini belli etmişti. Hande'yi düşünürken kendi ağrısını unutmuştu bile. 

Maç sonu takımın fizyoterapistinin Hande'nin yanında olduğunu görmüştü. Kendisi de sıkıntıda olduğu için gidip soramadı. Yine de mesaj atabilirdi.

"Atsam mı?" diye sordu kendine. Gri Mercedes'ini otoparktan çıkarırken aklında bu fikir vardı. Halini sorsa Hande terslemezdi herhalde, değil mi? Tek bir soru, devamında daha çok soruyu doğuruyordu.

Direksiyondaki parmaklarının tutuşunu gerginlikle sıkılaştırdı. Parmaklarının boğumları beyaza döndü. Bu halini hiç beğenmiyordu Zehra. Bir saat sonra eğlenceli bir ortamda olacak ve eğlenecekti. Düşünceli kelebek ruh halinde olmak istemiyordu. Aklını kurcalayan çekik gözlü buna izin verirse akşamın tadını çıkaracaktı.

Yolun nasıl geçtiğini anlamadı. Arabadan indi. Telefonunu çantasından çıkardı. Belini arabaya yasladı. Tereddüdü son buldu. Ne kaybederim, şu an onu merak ediyorum, diye geçirdi aklından.

Zehra: İyi misin? Maç sonu bir sorunun var gibi duruyordu.

Hande'nin internetinin kapalı olduğunu fark etti. Tadı kaçtı. Telefonu cebine atarken sıkıntıyla nefesini üfledi. Planını iptal edecek kadar tadının kaçması ona da sürpriz oldu. Bir an gerçekten iptal mi etsem diye düşündü. Sonrasında ise vazgeçti. Arkadaşlarıyla yaptığı planı ekmeyi istemedi.

OLUR YA (G&G - HanZeh)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin