_23_

1.6K 152 73
                                    

Keyifli okumalar. 🥰


(Yazardan)


Eczacıbaşı şampiyonluğun keyfini takımca sürmeye devam edecekti. Oyunculardan staffa herkesin yüzü gülüyordu. Güne güzel başladılar ve öyle devam ediyorlardı. Vakıfbank ile aynı uçakta gideceklerini öğrenince birkaç saniyeliğine durgunlaştı Hande. Şu an Zehra'nın ne durumda olduğunu bilmiyordu, Zehra da onun ne durumda olduğunu bilmiyordu. Hem yenilgi, hem omzunun durumu derken üstüne bir de Hande'yle olan durumu eklenince durgunluğu hat safhaya ulaşmıştı. Hiç keyfi yoktu ve bunu saklama gereği duymuyordu.

Uçağa binecekleri sırada uzaktan Hande'yi gördü. O tarafa doğru ilerliyorlardı. Hande'yle arasındaki mesafe kapandıkça nabzı yükselmeye başladı. Dışarıya ise asla yansıtmıyor ancak mutlu gibi de yapmıyordu, mutsuzluğu apaçık ortadaydı.

İki takım da uçakta yerlerini aldılar. Elbette sporcular arasında selamlaşmalar, konuşmalar oldu. Hande ve Zehra göz göze geldikleri an birbirlerine gülümsediler. Başıyla selam verdi Zehra. Bu nazik hareket Hande'nin gülümsemesinin büyümesini sağladı. Elinde değildi, onun bir gülümsemesi, bir tatlı hareketi ruhunu okşamaya yetiyordu. 

Yine de yenilmeyecekti. Bir dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi koltuğa oturdu. Yanına ise Alexa oturdu. Bu aralar Hande'nin en çok vakit geçirdiği insanlardan birisiydi. Alexa ona voleybolu ilk oynamaya başladığı senelerden bir anısını anlatırken pür dikkat dinlemeye başladı.

Yan yana oturamayışlarına hem seviniyor hem üzülüyordu Zehra. Duyguları tamamen karmakarışık bir hale bürünmüştü. Bundan hoşlanmıyordu. Kafa karışıklığını sevmezdi Güneş. Net ve net olan şeyleri her zaman tercih ederdi. Duygusal yönüyle öne çıkan bir insan olsa da mantığını konuşturduğu zamanlar olurdu. Aralarında adı konulmayan bu duygu yoğunluğunun önce kendilerine sonra da kariyerlerine zarar verebileceğini düşünüyordu. Bir noktada profesyonel olarak düşünmeleri gerektiğini biliyordu Güneş.

Aradan geçen üç saatin içinde en az yirmi kez Hande'nin olduğu tarafa bakmıştı. Dolu dolu bakan badem gözlerin sahibi ise bir kez olsun ona dönüp bakmamıştı. Alenen görmezden gelindiğini hissediyordu Zehra ve gariptir ki Hande'ye hissettirdiği şey tam tersiydi. Sanki kendisi onu görmezden geliyor gibi hissettiriyordu. Hande ise buna hiç şaşırmıyordu. Zehra'dan beklenilen de bu, diye düşünüyordu.

Onun bir ara başını Alexa'nın omzuna koyması ise bardağı taşıran damla gibi oldu. Elini yumruk yaparak sıktı Zehra. Bundan hoşlanmıyordu. Birkaç saat önce sosyal medyada yapılan yakıştırmaları görünce öfkesi taşmaya meyilli duruma gelmişti. 

Bir ara sohbet koyulaşınca uçakta Zehra'nın da olduğunu unuttu Hande. Onun varlığını aramadı o anlarda. Şampiyonluğun keyfini eve dönünce daha iyi yaşayacaklarına emindi. Ece ve Yaren bunu kutlamadan geçmeyeceklerini özellikle belirtmişlerdi. Hande de bunu sabırsızlıkla bekliyordu. Takımca kutlama yemeği de yiyeceklerdi, bunun için döndükleri günün akşamında bir organizasyon onları bekliyordu. 

Uykusu gelmeye başladığı için başını geriye doğru attı ama önce bir tuvalete gitmesi gerekiyordu. Ayağa kalktı. Birkaç adım attı, kafasını kaldırdığı an Zehra ile burun buruna geldi. Birkaç saniye öylece birbirlerine baktılar.

"Sen neler yaptın öyle ya?" deyiverdi Zehra. Kıkır kıkır güldü.

"Maçta harikaydın gerçekten."

"Teşekkür ederim," diye karşılık verdi Hande gülümseyerek. Yanından geçip gideceği sırada Zehra önüne geçti. Konuşmak istiyordu.

"Seni böyle suskun görmeye alışkın değilim. Benden bu kadar uzak durmana da alışkın değilim. Kısacası bu aralar seninle ilgili birçok şeye alışkın değilim."

OLUR YA (G&G - HanZeh)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin