Sağlıklı, huzurlu, mutlu nice bayramlar dilerim. Hepinize keyifli okumalar. 🥰
(Yazardan)
Hande, İpek, Simge ve Simge'nin sevgilisi Berkay yılbaşı zamanını Amsterdam'da geçirmeyi tercih ettiler. İpek'le daha önce yaptığı gezi Hande'ye çok iyi gelmişti. Şimdi yanında bir diğer arkadaşı da olacağı için ayrıca mutlu hissediyordu. Yoğun takvimden fırsat bulup gezebildiklerine seviniyordu Hande. Uçaktan indikleri andan itibaren karşılaştıkları havaya hiç şaşırmadı Hande. Hava durumunu kontrol ederek valiz hazırlamayı akıl etmişti.
Kırışmasını istemediği kıyafetlerini odadaki dolaba koyarken İpek'in onu izlediğini fark etti. Yüzünü sağına çevirip arkadaşına baktı. Aynı anda gülümsedi İpek, düşünceli görünüyordu. Dakikalar önce Hande'nin odağı telefondaydı ve her ne gördüyse bir anda yüzündeki hafif tebessüm, mutlu ifade gitmişti. Şu an Hande'nin gülümsediği gerçeği göz önünde olsa da az önce neden üzüldüğünü merak ediyordu İpek.
"Ne oldu? Niye öyle bakıyorsun?"
"Burada olmaktan mutlu olduğunu sanıyordum?"
"Öyle tabii ki. Aksini düşündürecek bir şey yaptığımı düşünmüyorum," dedi tatlı tatlı gülümseyerek.
"Ben de senin mutlu olduğunu sanıyordum İpek böceğim ama şu an hiç öyle görünmüyorsun."
Ona atılan pası başarıyla karşı sahaya gönderdiğini düşünerek dudaklarını birbirine bastırdı Hande.
"Telefonda bir şey gördün ve yüzün düştü. Geçen Avusturya gezimizdeyken de aynı şey olmuştu. Bir derdin varsa paylaş benimle Hande."
"Farkında değilim," dedi Hande. Badem gözlerini pencereye çevirdi. Hava daha da gri bir hale bürünmüştü. Yutkundu Hande. Asıl şu an enerjisinin düştüğünü hissediyordu. Telefonda gördüğü şey aklına geldi. İpek'e açıkça söylemeli miyim, diye geçirdi aklından.
"Aslında bu aralar birçok şey iyi gidiyor İpek."
"Seni çok iyi tanıyorum. O gözler öyle dalıp gidiyorsa yolunda gitmeyen bir şey vardır. Şu an içine atıyorsun, bundan çok eminim."
Pes etmeye çok yakındı Hande. Omuzlarını düşürdü. Yavaşça yatağa oturdu.
"Kulağa çok saçma ve komik gelebilir."
"Dinliyorum," dedi İpek ciddi bir ifadeyle. Hande nefesini bıkkınlıkla üfledi. Bunu ilk kez sesli dile getirecekti.
"Ben Zehra'yı kıskanıyorum. Şu an bunu sesli söylediğime inanamıyorum ama kıskanıyorum," dedi karamsar bir yüz ifadesiyle. İpek, Hande'yi nadiren bu yüz ifadesiyle gördüğü için epey şaşırdı. En zor günlerinden bile aslanlar gibi çıkmayı başaran arkadaşına yakışmayan bir ifadeydi bu.
"Neden?" diye sordu sakince. Hande'yi sıkmadan konuyu dinlemeye çalışacaktı.
"Telefonda gördüğüm şey..."
Söylemesi kolay değildi çünkü toy biri gibi davranmış olacağını düşünüyordu. Kulağa hoş gelmeyeceğinin de farkındaydı.
"Onu birisiyle yakıştırıyorlar ve bu beni bir tık rahatsız ediyor."
Yataktan kalktı. "Ne gerek var onu da anlamıyorum. Hem o niye böyle bir paylaşım yaptı? Sevgilisi falan var da ben mi bilmiyorum acaba? Belki de ona gönderme yapmak için yazmıştır. Zehra'yı kastetmiyordur."
"O paylaşımı ben de gördüm... Aklıma direkt Zehra gelmişti açıkçası."
İpek açık yaraya tuz bastığının farkına saniyeler sonra varabildi. Kaşlarını çattı Hande. Gözlerinin dolduğunu saklamaya yer arar gibi kıyafetlerini dolaba asmaya devam etti.