Karşımdaki geniş camlardan gözüken gerçek akbabalar ve midemdeki bulantı birbirine geçerken sakin olmak için derin nefesler alıyordum. Ayaklarım boşluğa doğru düşerken gördüğüm son yüz bana doğru bakan insanlardı.
Zihnim koca bir karanlığa hapsolmuşken kulağımın dibinde duyduğum sesleri anlamlandırmıyordum.
~~
Bir şeyler yanlıştı sadece düşüncede değil fiziki olarakta yanlıştı. Üzerime yapışmış olması gereken elbise kumaşının yerini almış olan rahat kıyafetler ve yüzüme hafiften vuran esinti olduğum durumun hatırladığım durum ile aynı olmadığını kanıtlıyordu.Sanırım yüksek ihtimal ile bayılmıştım. Ve her hangi bir rezillik çıkmasın diye kimse görmeden eve getirilmiştim. İhtimaller ve düşünceler çoğalırken zeminde duyduğum tıkırtılar kendime geldim.
Gözümü açtığım geniş oda kesinlikle benim evim değildi hatta karşımda duran geniş camlar onun arkasından gözüken şehir asla benim odama ait değildi. Yerde gezinen turuncu kedi beni süzerken nerde olduğumu anlamaya çalışıyordum. Üzerimdeki sweatshirt ve şort ikilisi gerilmeme sebep olurken iyi ihtimalleri düşündüm. Aklıma hiç bir iyi ihtimal gelmezken odadan çıkmaya karar verdim. Önümde ilerleyen bir kedi ile merdivenleri yavaş yavaş indim. Karşıma çıkan oturma alanı bomboştu. Gözlerim ile herhangi bir resim ararken mutfak tarafından çıkan kadın ile çığlığımı son anda durdurdum.
' Uyanmışsın kendini nasıl hissediyorsun'
Elindeki kupadan bir yudum aldığında burnuma dolan kahve kokusu ile yüzümü buruşturmamak için kendimi zorladım.
'İyiyim ancak siz kimsiniz?'
'Ah tanışmadık ben doktor Handan, sen bir anda bayılınca önemli bir şey olabileceğini düşünüp beni çağırdı Doğan '
Kendine kahve yapacak kadar eve hakim olması yakın bir ilişkileri olduğunu işaret ederken hemen ayaklarımın ucuna yatmış kediye gülümsedi.
' Fıstık seni sevdi sanırım genelde cadı bir kızdır '
' Doğan nerde'
En azından tanıdık birinin burda olması şuan ki durum için daha iyi olurdu.
'Ah sevgili kuzenim en son bir şeyler konuşmak için çalışma odasına girmişti birazdan gelir'
Sevgilin kuzenim hitabı benim gülümsetirken en son hangi kuzenime böyle bir hitapta bulunacağımı düşündüm. Muhtemelen hiçbiri diyen iç sesimi kulak ardı edip koltuğun kenarına oturdum. Gözlerim şehir manzarasına takılırken. Kahvesini yudumlamaya devam ediyordu.
' Üzerini ben değiştirdim için rahat olsun'
' Teşekkür ederim '
'İkiniz içinde zor bir durum bir anda evlilik kararı almak umarım orta yol bulursunuz?'
Sesindeki hafif mahcup ifade ile ona döndüğümde gözleri yerdeki halinin desenlerine dalmış bir şekilde duruyordu.
'Orta bir yol var mı ki?'
' Umarım vardır diğer türlüsü mutsuz bir ömür olur'
Parmağında duran alyansı ile oynamaya başladığında mutsuz mu acaba diye düşündüm. Sanki mutlu olan varmış gibi.
'Bizim cam fanusta mutlu olmaya gerek yok. Çıkarlar uyduğu sürece herşey mübahtır.'
'Seni sevdim Helin '
Söylediği şeyin ardından kahkaha atarken bir yandanda cam fanus diye tekrar ediyordu. Sesi biraz fazla çıkmış olmalı ki arka tarafta duran kapı açıldı.
Doğan grisi sakinlemiş ve hafif bir maviye dönmüş gözleri ile ikimizi süzüp yanımıza doğru hareketlendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Açelya
General Fiction' Bazen benim bile fark edemediğim anlarda beni düşünüyor. Öyle ki henüz kendimi bile fark edemediği sorunlarımı ben görmeden çözmüş oluyor. Nasıl olurda inanmam'