Gözlerimin önündeki beyazlık garajın duvarıydı ve ona çarpmak üzereydim. Sanırım yolun sonu diyen iç sesim ile direksiyonu çevirmeye çalıştım ama ardımdan kapanmaya başlamış olan garaj kapısının ardında artan mermi sesi kulağımda çınlıyordu.
Bir kaç saniye ile son anda çarpmaktan kurtulduğum duvarın hemen yan tarafına çarptığımda kalbimin atış hızı kulağımı deliyordu. Mermi sesleri gittikçe artarken yan koltuğa uzanıp kapıyı açtım aralık kapıdan garaja baktığımda diğerlerinin dışarıda kaldığını anladım. Kadir'de dışarıda diyen iç sesim ile korkum boğazımı yakarken derince bir nefes aldım. Bir şey olmamış olsun diyerek garaj kapısına doğru yöneldim ayaklarımın hızını artırmaya çalışırken bir yandan da ayakta durmaya çalışıyordum. Telefonumun sesi tüm garajda çalmaya başlarken kapıya yaklaştım dışarıda ki ses kesilmişti. Bir kaç dakika içinde olmuş olanlarla yüzleşmek için içerdeki kolu kaldırdığımda kapının altından içeriye dolmaya başlayan ışıkla beraber kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Duvarın kenarında açık hedef olmamak için gizlenirken bir yandan da Kadir ve diğer adamalara bir şey olmamış olmasını diliyordum.
Kapı dışarıyı göreceğim kadar açıldığında kolu aşağıya indirdim eğer dışarıda birisi varsa önce bizden olduğuna emin olmalıydım. Eğilip bakmaya çalıştığımda göre bildiğim tek şey cam parçalarıydı koşuşturan ayakları gördüğümde geri çekildim yerde yatan kimse yoktu. En azından gördüğüm açıda. Telefonum sesi yeniden duyulduğunda kapı yeniden açılmaya başlamıştı bu sefer ben açmadığım için bir olduğum duvarın iyice kör noktasına saklandım. İçeriye dolan adım sesleri ve koşuşturmacalar arasında tanıdık bir ses arıyordum. Çok geçmeden Kadir'in sesini duyduğumda olduğum yerden çıktım.
'Buradayım'
'Helin hanım iyisiniz dimi?'
Bana doğru koşturan Kadir ve ardında ki beş kişiye göz gezdirdim onlarda iyi görünüyorlardı. Başım ile onu onayladığımda telefonumun sesi yeniden duyuldu. Arabaya doğru hareketlendiğim de Kadir diğerleri ile beraber dışarıya yöneldi. Telefonumu çantamdan çıkarıp arabanın koltuğuna oturduğumda bir süre gözüm zemine takıldı. Israrla çalan telefonumu açtığımda annemin telaşlı sesi kulağıma doldu onun ilk defa bu kadar korkmuş bir ses tonunu duyuyordum.
'Helin'
'Efendim'
'İyi misin?'
'Evet ' gözlerimden firar eden yaşlar ile sesim gittikçe kısılırken onun sorduğu sorulara cevap veremiyordum. Başıma gelecek olanı nerden öğrenmişti yada biliyorsa neden söylememişti sormak istediğim sorular zihnimde dolaşırken aklımı bir türlü bu ana getiremiyordum.
'İyiyim sonra konuşalım anne' zorlanarak ta olsa ona cevap verdiğimde. Kapanan telefon ile yeniden oturduğum yerden kalktım. Kapıya doğru bu sefer en azından bizden birine bir şey olmadığını bilerek gidiyor olmak beni rahatlatmıştı. Kapıya iyice yaklaştığımda Kadir koşarak bana doğru geldi
'Doğan Bey ' bana uzattığı telefonu aldığımda yanımdan uzaklaştı.
'Helin'
'Mete' Sesimdeki ağlamış olduğumu belli eden tona engel olamazken. Gözlerim her yeri tarıyordu tam olarak ne aradığımı bilmiyordum ama sanırım aradığım şey bunu yapanın kendi öz ailem olmamasıydı.
'İyisin dimi güzelim'
'İyiyim bir şey olmadı hepimiz iyiyiz' Sesimdeki boşluk hissi beni sararken bir yandan da gözlerim halen camları kırılmış araba ve zemine bulaşmış kanlar arasında geziniyordu. Benim kanım olabilirdi. Benim yüzümden Kadir ve diğerlerinin de kanı olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Açelya
General Fiction' Bazen benim bile fark edemediğim anlarda beni düşünüyor. Öyle ki henüz kendimi bile fark edemediği sorunlarımı ben görmeden çözmüş oluyor. Nasıl olurda inanmam'