Diğerlerinden özel olmalısın demişti aklımda yankılanan sesi ile delirmenin kıyısına geldim anlaşma yapmamış gibi özel olmaktan bahsediyordu.
Oturduğum yatak beni rahatsız ederken iyice yükselen güneşin aydınlattığı odada oturmaya devam ettim. Hala çalmayan telefonum çokta merak edilmediğimin açık bir şekliydi sanırım. En azından annemin aramasını beklediğimi kendime itiraf ettim. Yinede ekranda gözüken bomboş bir resimden başka bir şey değildi.
Doğan ile konuştuktan sonra uzun bir süre özel olma lafına takılmıştım. Söylediği sözleri hareketlerini tartarken aklıma babannemin kendi değerimi önemsememe dair verdiği küçük öğütleri hatırlamak en acısıydı. Henüz daha bir çocukken bütün kız kuzenlerimi bir araya toplar karşımıza oturup güçlü kadınların hikayelerini anlatırdı. İçten içe bize güçlü olmayı aşılamaya çalıştığını o zamanlar anlamamıştım ama şimdi neden böyle davrandığını anlaya biliyordun. Nasıl bir hayata doğduğumuzu biliyordu çünkü. Üst sınıf akbabaların arasındaydık. Anlatmaşlar vardı sonra çıkar ortaklıkları yalanlar sırlar ve tabiki de katiller. Tüm bu varlıkların arasında söz sahibi olmadan bir ileri bir geri hareket eden bizler vardık. Azcık sesi çıkan hemen ayıplanıp dışlanıyordu. Bataklık gibi bir yapıydı yaşadığımız bu hayatlar. Doğuyorduk henüz küçük bir kızken bile gelecek ile ilgili beklentilerimiz sınırlanıyordu. Ağaca çıkmak ayıplanırken sakince oturan kızlar övülüyordu. Odanın kapısı tıklatıldığın da gözlerimi kapıya doğru çevirip müsait olduğumu belli etmek için seslendim.
Hasan başını kapı aralığından uzatıp gülümsediğinde kendimi ona gülümserken buldum.
'Kahvaltı vakti'
Hızlıca yerimden doğrulup peşine takıldım. Fıstık mırıltılar eşliğinde kendi köşesinde mamasını yiyordu. Doğan masaya yerleşmiş bizi bekliyordu.
' Günaydın '
' Günaydın'
Sesinde anlamsız bir neşe vardı. Keyifli oluşu hareketlerinede yansımıştı. Keyifli ifadesini bozmadan bizi izlerken önümde duran kahvaltı masasına baktım çeşit çeşit peynirler zeytinler minik yalancı pizzalar masanın üzerinde dururken hangisini yemem konusunda emin değildim. Kararsızca bakmaya devam ederken Handan abla bana doğru hareketlendi çay uzattı. İçmeyeceğim çayı sakince alıp tabağımın yanına bıraktım.
Bir parça peynirde karar kılıp tabağıma aldım ikisi kendi arasında bir şeyler konuşuyorlardı. Anlamadığım işle alakalı şeyleri konuşmaya devam ederken bende peyniri didiklemeye devam ediyordum. Bugün ki diyet menüm belliydi ve onun dışına çıkarsam alacağım en ufak kaloride annem ile uğraşmak istemiyordum. Zaten yeterince uzun zaman boyunca kilo ile alakalı laf işitmiştim. Şimdi yeniden o zamana dönmek istemiyordum.
Önüme bırakılan yalancı pizza ile gözlerim Doğan'a döndüğünde çoktan Handan ile olan konuşmasına dönmüştü.'Hamur işi yasak ' diye uyaran ses ile tabağıma yeniden baktım. Bir parça salatalık alıp ağzıma attığım da şu almak için ayaklandım. Hareketlenmem ile bana dönen ikili sorgular gibi bana bakıyordu.
'Su alacaktım biraz da limon varsa tabi'
'Limon var tabiki tatlım ben getiririm ama henüz bir şey yemedin'
' Şey siz konuşmanızı devam edin ben alırım '
' Arkamdan misafiri çalıştırdı dedirtmem ben bu Doğan'a sen otur ben getiriyorum'
Yerime geri otururken gözlerini üzerime dikmiş adama bakmamak için geniş masaya odaklandım.
'Masayı bu kadar çok sevdiysen aynısından alabiliriz'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Açelya
General Fiction' Bazen benim bile fark edemediğim anlarda beni düşünüyor. Öyle ki henüz kendimi bile fark edemediği sorunlarımı ben görmeden çözmüş oluyor. Nasıl olurda inanmam'