Hadi bakalım Helin içerde bekleyen sırtlanlarla yüzleşme vakti. Gözleri alan bir ışıltının içinde ortalara doğru ilerlerken bir yandan da fısıldayan sesleri duyabiliyordum. Bir yerlerde hep konuşup duran o sesler. Zihnimin derinlerinde kendilerine hayat bulabilmiş o sesler.
Mete'nin yönlendirmesi ile Meryem hanımların masasına ilerlerken gözlerimin değdiği her noktada bir göz vardı. Meryem hanım yanındakilerle olan konuşmasını sonlandırıp bize döndüğünde onun sıcak kucaklamasına karşılık verdim. Gözlerinin içinden bile yansıyan bir mutluluk ile etrafa ışıltı saçıyordu.
Bir kaç adım ilerimizde duran Efe abinin etkisi olduğunu bildiğim bu ışıltıyı izledim bir süre. Yanına gelen herkese oğluna kavuşmasını anlatıyordu. Onun bu tatlı neşesi etrafındaki herkesi etkiliyor ve konu bir şekilde bana gelemeden kapanıyordu. Ama sırtımdaki sesleri hissedebiliyordum kıymık gibi batıp duruyorlardı. Boş buldukları anda göz göze geleceğimizi biliyordum.
Erkeklerin kendi aralarında yaptıkları iş konularını dinlemek bile şuandan daha iyi olurdu. Yine de olduğum yerde kalıp yanımdaki kadının ışıltısını izledim. Kapıdan içeriye giren bedenlere kadar aslında nefes alabildiğimi fark edebildim. İdil topukları ile yeri döverek ilerlerken bir yandan da ona eşlik eden Ferit abim ile göz göze geldim. Bir şekilde onun sayesinde kopamadığım bir bağım vardı.
Ayaklarım bilinçsizce onlara döndüğünde gözlerinden nefret akan İdil ile karşı karşıya kalmış gibiydim. Sanki ikimizden başkası yoktu ve biz birbirimize bakmak dışında bir şey yapamıyorduk. Aramızdaki mesafe azalırken kulağımdaki fısıltılar sesini artırıyordu. Herkesin beklediği o kapışma diye fısıldayan ses ile olduğum yerde durmaya devam ettim. Hemen önümde duran Ferit abim bana gülümserken kendime engel olmak istemedim.
'Merhaba Helin'
'Merhaba Ferit abi'
'Her şey yolunda mı?'
'Evet sizde'
'Mükemmel'
Gözleri yanında duran İdil ve benim aramda gezinirken bizi baş başa bırakmanın sağlıksız olduğunu biliyordu. Hem masada Meryem hanımda vardı hemen bir adım yanımda gözleri bizim üzerimizde dolaşıyordu. Garip bir durumun içindeki dört insandık babaları katildi hem de hemen yanımda duran kadının kocasının.
'Keyfin yerinde tabi'
'Hangi açıdan baktığına göre değişir İdil'
'Kurtuldun bizden ah ama yine de üzücü öz baban seni istememiş diye duydum'
'Sanırım istihbarat ağın zayıfladı son olanlardan sonra eksik bilgiler edinip duruyorsun.'
'Helin Helin keşke baş başa kalabilsek'
'Ne zaman nerede istersen'
Yüzündeki çarpık gülümseme iyice artarken ona eşlik ettim Ferit abinin bir elini onun beline atmasını izlerken ikimiz arasındaki soğuk savaşı kısa tutmaya çalışan haline yeniden güldüm hemde ilk defa gerçekten içimden gelerek güldüm. Çünkü bende istiyordum yüzleşmek insanların buna engel olmaya çalışması sadece yıkımın boyutunu büyütüyordu. Bugün diyen iç sesim zihnimde kendine bir yol bulurken aynı bakışı İdil'de de görüyordum doğru anda birbirimize saldıracaktık.
Yanımızdan ayrılmaları ile yeniden nefes alabildiğimde arkamda bir yerde olduklarını bildiklerim düşmanlarımın hissi ile geceye devam ettim. Meryem hanımın hiçbir şey dememiş olması onunda duruma şaşkın olduğunu yada nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilemediğindendi ama bu sessiz kalışı sakince kabullendim. Yanımıza gelip giden insanlara gülümsedim ve elimden geldiğince vaktin akıp gitmesini izledim. Henüz kimsenin bana direk bir şey sormamış olması öldü sanılan Efe abinin bir anda ortaya çıkması sayesindeydi. Herkesin birinci konusu buydu ve ne kadar üzgün olduklarıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Açelya
General Fiction' Bazen benim bile fark edemediğim anlarda beni düşünüyor. Öyle ki henüz kendimi bile fark edemediği sorunlarımı ben görmeden çözmüş oluyor. Nasıl olurda inanmam'