Ellerimin üzerindeki toprakları yıkarken bir yandan da ayaklarımın bu hafif serin su ile ıslanmasını izliyordum. Mete ve babamın ortak bir şekilde ki ortak olmak için uzun uzun uğraşlar verdikleri seram bir kaç haftadır bana teslim edilmiş bir şekildeydi ve bu sıralar en büyük enerji kaynağım burada vakit geçirip sevdiğim çiçeklerin uyanışını izlemekti.
Fidanların toprağını sevmesi ve büyümeye çalışmasını izlerken bir yandan da bazen ilk defa buraya geldiğim anlar düşüyordum aklıma. O güne dönebilseydim üzülme Helin derdim her şey çok başka bir hale evrilecek. Hemen bir kaç metre ilerimde duran Meryem hanımın aşkının biricik göstergesi olan minik göle küçük bir an bakıp işime devam ettim. Sanırım buraya gittikçe bağlanmak bir şekilde olağan bir döngüydü. Aklıma buraya yerleşme fikri ile hemen ileride duran evin tadilatına başlamış olması düşüncesi her geldiğinde bir şekilde keyfim katlanıyordu. Babama araziyi gösterdiğimde bana senin de küçük bir cennetin varmış demişti Car ise bu durumdan hoşnutsuz gibi dudak kıvırmıştı aklıma ikisinin o gürültülü halleri düşerken gerçekten de sahip olduğum şeylere hayret ediyordum.
Hiç bir şeyi olmayan küçük bir çocuk gibi hissettiğim o anlardan şimdi kocaman bir dünyam varmış gibi gelen ana kadar yaşanılan her şeyi düşünmeyi bir şekilde azaltmıştım. Çünkü kendimi mutlu hissediyordum gerçek bir ailenin varlığı insana tam olarak böyle bir konfor sağlıyordu. Her an seni düşünen bir baba ve kardeş fikri bir yerlerde köksüz büyümekten çok farklıydı. Birileri vardı beni seviyordu fikrinden bile farklıydı. Çünkü biliyordum Mete'nin kıymetlisiydim annesinin kuzenlerinin ailesinde ki hemen hemen herkesin biricik gelinleriydim. Bir şekilde sevildiğim fikrine alışmam zaman alırken bu noktadaki sihirli el sanırım Car'dı beni hiç tanımamış bir kardeşim vardı. Bir anda ortaya çıkmıştı durmaksızın beni sevdiğini söylüyordu bu fikre alışamadığım her an için gönderilmiş karşı savunmaydı adeta o yüzden onunla tanıştıktan sonra kendime dair değiştiğini düşündüğüm her şeyi fark etmeye başlamıştım.
İlk defa evime misafir olarak arkadaşımı çağırmıştım mesela yada sürekli evde durma isteğim serada olmak fikri ile değişmişti. Hafta bir kez beni aramak konusunda ketum olan annemi bile arayıp neler yaptığına dair uzun uzun konuşuyordum.
'Ne düşünüyorsun?'
Önceden duyduğum ani seslerden irkilen vücudumun Mete'nin ani hamlelerine alışmış olması bile olduğum noktanın çok başka bir yer olduğunu söylüyordu.
'Sanırım sana bir teşekkür borcum var'
' Seran için seçtiğim gül fidelerinde kaynaklımı?'
'Gül çok kolay seçilmiyor mu zaten Mete eğer çiçek seçimi ile alakalı bir teşekkür edecek olsam bu annen olur'
Üzerindeki salaş kıyafetleri ile halen İspanya da bağlarda gezinir gibi rahat duran haline göz kırptım söylediğim şey ile hemen ilerimizde gölün kenarına bahçe grubu kurmuş ve güneşin yansımalarını çıkaran kadına baktı. İkimizin de ona baktığını fark etmesi ile bize doğru kaldırdığı çayının kokusunu bir an için duyumsar gibi oldum.
'O zaman ne için'
'Bana verdiğin sözü tuttuğun için'
'Hangi söz'
'Ummmm hemen hemen her şeyi tuttun sanırım o yüzden bulman zor tabi'
'Ah hakkımda demek böyle güzel düşüncelerin var bende bir an için korktum Car ile beni ortadan kaldırma ihtimalinizden'
' kardeşimi rahat bırak '
'Oda karımı rahat bıraksın'
İkisinin ilişkisini Handan ve Efe abinin kanlı sevgisine benzetiyordum. Her an attıkları bıçak darbesi öldürmüyordu ama arada kalanın pek şansı yoktu işin ilginci ikisinden birisini desteklemek için taraf seçtiğinizde birlikte o kişiye de kinlene biliyor olmalarıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Açelya
General Fiction' Bazen benim bile fark edemediğim anlarda beni düşünüyor. Öyle ki henüz kendimi bile fark edemediği sorunlarımı ben görmeden çözmüş oluyor. Nasıl olurda inanmam'