15

122 11 34
                                    

Helloooooooooooooooo 🦋

Öncelikle buralarda olan herkese mutlu yıllar⭐
2024 hepiniz için yaşadığınız en iyi yıl olur🌌

Keyifli okumalar 🐥





Üç şeyden emindim birincisi bu düğün gittikçe yaklaşıyordu, ikincisi herkesin farklı çıkarları vardı ve üçüncüsü kendimi bu döngüden kurtaracağım o kırılma anı yakındı.

Elimdeki fincandan yayılan sıcaklık parmaklarımı ısıtır iken annemlerin evi gördüğü anları düşünüyordum. Her şey bir anda hızlanmıştı sanki herkes kaçmamdan korkar gibi dört bir yandan beni kuşatıyordu. Annemler evi beğenseler de benim hiçbir değişiklik yapmama anlam veremiyorlardı. Yetişmeyeceğini söyleyip durduğum için bu sefer odakları düğünün detayları olmuştu. Orda da Mete ile ikimizin gidip en uzak sahil koyunu seçmiş olmamız engeline takılmışlardı. Her tarafta saldırıp istedikleri hiç birşeyi elde edemiyorlardı.

O yüzden düğünden çok kaçıyormuşum gibi hissediyordum. Her tarafımda süren curcuna konuşan insanlar ve bitmek bilmeyen yeni dedikodular arasında tülleri seçtirdiğim Mete aklıma gelirken yeniden güldüm. Uzun uzun incelediği tülleri seçerkenki ciddi hali ara ara aklıma geliyor ve beni gerçekten eğlendiriyordu.

Handan ile yaptığımız yolculuklar sayesinde düğün mekanı organizasyon ve konaklama kısmını hallettiğimiz için o kısımdada tek başınaydım annemlerin söylediği üzere oysaki bu iki haftada kendimi yuvarlanıyor gibi hissettiğim için pekte bir şeyleri duyamıyordum.

Birde bu hızdan memnun olanlar vardı. Tahminleriminde doğru olduğunu fark ediyordum tabikide.Amcam ve babam oldukça keyifliydi bu sürecin hızlı olmasından birde kendilerince planladıkları şeye yaklaştıklarını düşünüyorlardı tabiki. Bu iki hafta içinde fark ettiğim en acı şey ise Dilara'nın ölümünde bu ikisinin parmağı olma ihtimaliydi. Evet bir babanın yada amcanın katil olduğu düşüncesi ile dolaşıp duruyordum.

Bizi sevmemelerini anlaya bilirdim. Belkide gerçekten kan bağı sevgiye yetmiyordu. Belkide bende bir gün anne olursam çocuğuma alışamayacaktım ama ondan kurtulmak isteme düşüncesi bu sevgisizlik ile çakışır mıydı? Kendinden olanı öldürmek bu kadar kolay mıydı? Bu sırada fark ettiğim tek korkunç şeyde bu değildi ister istemez aynı babaya sahip İdil ve Dilara'yı durmadan kıyaslayıp duruyordum. Birde babamın neden bir erkek çocuk için başka çocuk denemediğini anlamaya çalışıyordum. Çünkü bu kadar hırslı insanların varis istememeside saçmaydı.

Gerçi bir kardeşim olsa işler nasıl olurdu diye düşünmek daha da kötüydü. Annemin ikimizde aynı tranvaları bırakacak olma ihtimali gerçektende korkunçtu.

Tüm bu saçma sapan aile bağlarını düşünme sebebim ise Mete'nin ailesi idi. O kadar çok birbirlerine düşkün ve ilgi doluydular ki insan ister istemez sorguluyordu. Onlar mı normal biz mi normal olandık bilemiyordum. Ama gün geçtikçe Meryem hanımı sanırım daha iyi anlıyordum. O gerçek anlamda bu kadar sevgi dolu bir aileye kendileri gibi birini istiyordu ve maalesef ki ben pekte sevgi pıtırcığı gibi durmuyordum.

Parmaklarımda ki sıcaklık gittikçe soğumaya başladığında artık eski tadı alamayacağım çayı tek seferde içtim. Bekleyen herşey soğur diyen iç sesim ile gözlerimi bahçedeki çiçeklerde dolaştırdım. Annem yine bir kaç günlük odasında kaldığı döngüsünde olduğundan koskocaman evde yapayalnız kalıyordum. Senenin bu üç günlük zamanı beni hep aynı çocukça düşüncelerin içinde gezindiriyordu. Asla kurtulamadığım bir döngü gibi çekildiğim karamsarlık gittikçe büyürken anda kalmaya çalışıyordum. Bunun için içten içe hep hayalim olan o sahil kasabasını düşlüyordum. Çocukluktan beri yaptığım bu oyun artık zihnimi durdurabildiğim tek andı. Her ihtimalin korkunç olduğu bu anlarda o sahil kasabasında olmayı hayal etmek inanılmaz iyi geliyordu.

Beyaz Açelya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin