Yağmur Atılgan'dan;
Sabah erken kalkıp kahvaltıyı hazırladım. Cenk kaç gündür uykusuzdu onu uyandırmak yerine salona geçip biraz televizyon açtım. Kanallarda dolaşırken belimde bir el hissettim arkama döndüğümde Cenk uyanmıştı.
"Günaydın."
"Günaydın güzelim."
Diğer günlere nazaran biraz daha iyi görünüyordu. Yağız'ın konuşması işe yaramıştı.
"Kahvaltıyı hazırladım hadi mutfağa geçelim."
"Tamam güzelim sen geç ben geliyorum hemen. Oteli aramam lazım çoktandır gidemedik."
Ben mutfağa gidip çayları doldurdum. Çok geçmeden Cenk'de geldi. Kahvaltımızı yaptık.
"Bugün otele uğramam lazım işler çok birikti."
"Tamam bende seninle geleyim. Hem benim de incelemem gereken dosyalar var."
"Tamam güzelim doyduysan çıkalım."
"Olur ben çantamı alıp geliyorum."
"Tamam ben seni arabada bekliyorum."
Çantamı alıp çıktım. İkimizde sessizdik. İlk sessizliği Cenk bozdu.
"Güzelim ilk hastaneye uğrayalım."
Başımı salladım ve yol boyunca hiç konuşmadık. Hastaneye geldiğimizde Ayça'nın kaldığı odaya gittik. Durumunda hiçbir ilerleme yoktu.
Cenk yatağın kenarını oturdu. Ayça'nın ekini tutup saçlarını okşamaya başladı.
"Bir tanem, canım uyan artık abicim. Senin o sesini çok özledim. Hadi kalk yine beni sinir et. Kalk yine kavga edelim. Ama sen kalk iyi ol. Beni sensiz bırakma bebeğim."
Sesi gid gide kısık çıkmaya başlamıştı. Gözyaşları yavaş yavaş süzülmeye başladı. Aniden yataktan kalkıp cama doğru gitti. Ellerini başına koydu öylece bekledi.
"Ne zaman uyanacak Yağmur. Ne zaman kalkacak ayağa."
"Biraz sabret Cenk. Zaman her şeyin ilacıdır."
Hastaneden çıkıp otele gittik. Bayadır gelmiyorduk ve işler çok yoğundu. İkimizde odalarımıza çekildik. Dosyaları incelemeye başladım. Ama bir türlü odaklanamıyordum. Cenk'e baktığımda o da dalıp gidiyordu.
Ben dosyalarla ilgilenirken Cenk'in odasında aniden bir hareketlenme oldu. Baktığımda masadaki eşyaları yere firlatıyordu. Hemen yanına gittim.
"Cenk!"
Delirmişcesine etrafa saldırıyordu.
"Cenk noldu? Bir sakin olur musun?"
Sesim oldukça yüksek çıkmıştı.
"Nasıl ya nasıl? Nasıl serbest bırabilirler o şerefsizi?"
"Serbest mi bırakmışlar?"
"Ben böyle adaletin içine sikim. Ne biçim adalet lan bu? Benim kardeşimin durumu ölümden farksız. Benim kardeşim yatağa mahkum gözlerini açamıyor ama o şefersiz elini kolunu sallayarak nasıl dolaşabilir?"
"Yağız, o bir şey yapamaz mı?"
"Yapamadı. Ne yapabilir ki savcı da bitiyor her şey."
O an ilk aklıma gelen isim Serkan oldu.
"Cenk, belki de Serkan'dan yardım isteyebiliriz."
Cenk ilk başta fikrime olumsuz anlamda baksa da sonra onayladı.
Serkan'ın odasına gittim.
"Serkan Bey, müsait misiniz?"
"Müsaitim Yağmur gelebilirsin."
"Lafı çok uzatmayacağım. Durumu biliyorsunuz. Size ihtiyacımız var. Yardımcı olabilir misiniz?"
"Yapabileceğim bir şey ise tabiki."
"İyi bir avukata ihtiyacımız var. Ayça'yı bu hâle getiren suçluyu serbest bırakmışlar. Şimdi bir dava daha açtık. Size ihtiyacımız var."
Serkan'ın yüzünde bir tebessüm oluştu.
"Bir şartla."
Neydi ki şartı?
"Neymiş o şartınız?"
"Cenk'ten ayrılıp benimle sevgili olursun. Benimle evlenirsin."
Ne diyordu bu adam? Ne saçmalıyordu? Peki ben ne yapacaktım? Kabul edecek miydim, ya da kabul etmeli miydim?
Evettt canımlar bir bölüm daha bitti🥳nasıl ilerliyor bölümler yorumlarınızı bekliyorum. Oy atmayı unutmayın💙
Keyifli Okumalar💙
Instagram ve Wattpad hesabımı takip etmeyi unutmayın!
Instagram Hesabım: @sude_den_oykuler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlklerimin Sahibi
RomanceYağmur Atılgan aşka inanmayan sadece iş ve gelecek odaklı olan bir kız taa ki karşına Cenk Korkmaz çıkana kadar. Yağmur Atılgan'ın karşısına Cenk Korkmaz çıktığı an kartlar yeniden dağıtılıyor. Cenk ve Yağmur'un hikâyesine hazır mısınız?