Cenk, Serkan Bey'i yolculadıktan sonra yanıma geldi. Beni kendine çekip uzun uzun öptü.
"Güzelim üzme kendi lütfen. Senin üzülmene dayanamıyorum. Halletmeye çalışıyoruz bak. Hadi artık üzme kendini."
"Ya o bebeği bize hiç vermezlerse o bebek orada ne yapacak? Mesela şuan ne yapıyordur? Acaba yine dövüyorlar mıdır, yada aç mı bırakmışlardır?"
Cümleler ağzımdan bir bir döküldüğü esnada gözyaşlarım da dökülmeye başlamıştı.
"Her ne olursa olsun o bizim bebeğimiz olacak ve biz onu en iyi şekilde yetiştireceğiz."
"Umarım dediğin gibi olur Cenk."
Kapı çaldığında Cenk ayağa kalkıp kapıya baktı. Bende Cenk'in arkasından ilerledim.
Gelen Ayça ve Yağız'dı. Ayça ve Yağız'ı bir arada görmek beni gülümsetmişti.
"Hoşgeldiniz."
"Hoşbulduk Yağmur da sen iyi misin?"
Şuan nasıl bir durumdayım bilmiyorum ama pek iç açıcı bir görüntüm de yoktu anlaşılan.
"İyiyim Ayça. Hadi sofra hazır acıkmıssındır. Ben çorbaları getirip geliyorum."
Mutfağa doğru gittiğimde Cenk ve Yağız masaya oturmuş sohbet ediyorlardı. O sırada Ayça yanıma geldi.
"Yenge sen iyi misin? İyi görünmüyorsun?"
Sanki birisi bu soruyu bana sormasını bekliyormuşcasına ağlamaya başlamıştım.
Ayça'ya sarılarak daha da ağlamaya başlamıştım. Ben bu son zamanlarda iyice sulu göz olmuştum.
"Hani evlatlık edinmek istediğimiz bir bebek vardı ya. İşte çalışmaları pek iyi sürmüyor."
"Nasıl ya?"
"Anne ve babası hâlâ hayatta oldukları için o bebeği bize vermeden önce anne ve babasından izin almamız gerekiyormuş."
"Tamam yenge takma kafana abim halleder. O hallederim derse halleder sen dert etme bak üzme kendini hasta olacaksın."
"Elimde değil ama Ayça. Sen bir görseydin bebeğin kolları mosmordu. Şuan kim bilir ne hâlde?"
"Ahh be Yağmur! Senin ne kadar iyi bir kalbin var. Üzme kendini dediğim gibi abim bu işin peşini bırakmaz."
"İnşallah Ayça."
"Hadi gel çorbaları götürelim yoksa iki öküzcük biraz daha geç kalırsak bizi yiyecekler."
"Ha bu arada sizin Yağız ile aranız nasıl oldu?"
"Düzeldi yengelerin birtanesi hatta yakın bir tarihe nikah tarihi bile aldık."
Ağzımdan ufak bir çığlık kaçmasına engel olamamıştım.
Az önce Ayça'ya sarılıp deli gibi ağlarken şimdi ise sarılıp deli gibi gülüyorduk. Gerçekten değişen ruh hâlime artık anlam veremiyordum.
Çorba tenceresini alıp salona geçtiğimizde servisi yapıp yemeğe başlamıştık.
Yemeklerimizi yedikten sonra biz Ayça ile mutfağa geçip çay koyup tatlıları ayarladık.
"Ayça sen Cenk'e söyledin mi nikah olayını?"
"Söyledim yenge. Şey ben sana bir şey sormak istiyorum."
"Sor çiçeğim dinliyorum."
"Hani siz abimle şey yaptınız ya?"
"Ne yaptık ya?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlklerimin Sahibi
RomanceYağmur Atılgan aşka inanmayan sadece iş ve gelecek odaklı olan bir kız taa ki karşına Cenk Korkmaz çıkana kadar. Yağmur Atılgan'ın karşısına Cenk Korkmaz çıktığı an kartlar yeniden dağıtılıyor. Cenk ve Yağmur'un hikâyesine hazır mısınız?