Hyunjin yaşadığı şaşkınlığı atlatınca Felix'in yanına koşmuştu. Felix'in boşluğa bakan gözleri hala kırmızıyla parlıyordu. Şu an yaşadığı öfke değil tamamıyla korkuydu. Yaptığı şeyin ona yaşattığı korku. Uzanıp Hyunjin'in elini tutmak istedi. Fakat Hyunjin'in istemsiz kendini geri çekmesi şaşırmasına sebep olmuştu. 'Benden korkuyor mu?' diye düşündü. Hyunjin anlık korkuyla verdiği tepkiyi fark ederek sıkıca Felix'in elini tuttu.
"İyi misin, Lix? Ne oldu? Anlat bana."
"Eve gidelim, Hyunjin. Sadece eve gitmek istiyorum."
Felix'in yaşadıkları daha da kötü hissetmesine sebep olmuştu. Annesiyle yaşadıkları, bir aydır eve kapalı olması ve en son yaşanan olay patlama noktası olmuştu. Kendisinden korkmaya başlamıştı ve bu kimse için iyi değildi. Kısa bir yürüyüşün ardından eve geldiler. Felix bir kelime dahi etmeden doğruca odalarına çıkmıştı. Hyunjin salondaki koltuğa oturup ellerini saçlarına daldırdı. Ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Güvenebileceği tek kişi Elly'di. Fakat Elly de bu konuda ona pek yardımcı olamazdı. Gelse bile muhtemelen iyi yapmış falan diyecekti. Know'u düşündü bir süre. Felix'i riske atmak istemiyordu. Yüzünü çevirip üst kata baktı. Cebinden çıkardığı gümüş renkli kalemiyle çağırma çemberini çizdi. İyi bir ihtimal olmasa bile biriyle konuşması gerektiğini düşünüyordu. Çağırma işlemi bittikten kısa bir süre sonra Elly gelmişti. Hemen arkasında duran koltuğa keyifle bıraktı kendini.
"Merhabalar Hwang ailesi. Beni bu kadar hızlı özleyeceğinizi düşünmemiştim." Çevresine bakındı. "Eee, bizim gelin nerede?"
Gülümseyen bakışlarını Hyunjin'e çevirince ifadesi ciddileşmişti. Hyunjin'in ne kadar gergin olduğunu hissetmişti. Zaten yüzüne bakınca da rahatlıkla anlaşılıyordu.
"Elly, biraz sessiz ol olur mu?"
"Ne oldu?"
"Senle biraz dolanalım mı?"
Elly durumun ciddiyetini kavradığından sululuğu bırakmış doğruca ayağa kalkıp kapıya doğru yürümüştü. Hyunjin de son kez göz ucuyla yukarı kata baktıktan sonra Elly'in peşinden evden çıktı. Elly belki gerginliğini azaltır diye düşünerek bir kolunu Hyunjin'in omzuna sardı.
"Ne oldu? Anlat bakalım."
Hyunjin bütün gördüklerini kısa bir özet olarak Elly'e anlatmıştı. Hyunjin'in anlattıklarının bitmesiyle Elly yüzünde bir dehşetle Hyunjin'e bakmaya başlamıştı.
"Hyun, şaka yapıyor olmalısın? Yarı bekçi o kadar güçlü mü?"
Hyunjin gergin bir şekilde kafasını salladı. Felix ilk güçlerini gösterdiğinde de şaşırmıştı ama bu seferki çok farklıydı. Felix bir canlıyı ruhu da olmak üzere yok etmişti. Hiç bir bekçinin bir canlının ruhunu yok edebilecek kadar gücü yoktu. Bıçak olmadan bunu asla yapamazlardı.
"Ruhunu bile yok ettiyse, sarışın gerçekten tehlikeli olmalı. Onu saklamakla iyi yapıyor muyuz, sence?"
"Bilmiyorum."
Hyunjin bakışlarını gökyüzüne dikti. Derin bir nefes aldı. Doğru mu yapıyordu bilmiyordu ama Felix'i seviyordu. Aklına onu korumaktan başka hiç bir şey gelmiyordu. Doğru ve yanlışlar artık birbirine girmiş durumdaydı.
"Ne yapmalıyım, Elly? Know'la mı konuşsam?"
Elly önündeki taşlara vurmaya başlamıştı. Hyunjin ile olan bağları yüzünden o da bu kaosun içine sürükleniyordu. Bir bekçi gibi düşündüğünde Felix'in öteki tarafa teslim edilmesi gerektiğini biliyordu. Fakat Hyunjin bunu yapamazdı. Hyunjin'in yapamadığı bir şeyi Elly de yapamazdı. Bir kısır döngüye hapsolmuş gibiydiler. Bütün ipler Felix'in elindeydi. Kendini kontrol etmesi gerekiyordu. Güçlerinin bilincinde davranmalıydı. Fakat o halen yarım bir insandı. İnsanlar bu şartlar altında sağlıklı davranamazdı. Elly huzursuzca kıpırdandı. Bunu söylemek istemiyordu ama yapabileceği başka bir şey de yok gibi gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guard Angels / Hyunlix
FanfictionFelix doğduğu günden beri sebebini bilmeden birilerinden kaçmıştı. Ta ki bir gün barda o siyah saçlı oğlana denk gelene kadar. Küçüklüğünden beri sakladığı güçleri artık sır olarak kalabilecek miydi? Canlılar aleminde nefes alması yasaklanmışken...