22. Öpebilirsin

361 42 23
                                    

Hyunjin, gözlerini bir an bile ayırmadan elinde tuttuğu fotoğrafa bakıyordu. Felix'in yarı bekçi olma ihtimali sanki canının yanmasına sebep oluyordu. James'in, Felix'in annesinin sadece sevgilisi olduğuna inanmak istiyordu. Sorularının cevabını ona verebilecek tek kişi kahindi, ancak Hyunjin, öteki tarafın kapısına yakın bir yerde bu konuyu kahinle konuşabilecek cesareti toplamaya çalışıyordu. Felix, onun düşmanı olamazdı, bunun olmasını istemiyordu. Kısa bir süre daha ağaçlık alanda oturduktan sonra fotoğrafı ceketinin iç cebine koyarak, kapıya doğru yürümeye başladı. Kalbi yoktu, ama şu an bir kalbi olsaydı gerginlikten deli gibi atıyor oluyordu, birazdan yüzleşeceği gerçek yüzünden korkuyla titreyen ellerini kapıya dayadı. Kısa bir süre sonra kapı sonuna kadar açılmıştı. Kapıda dikilen borderkrielere küçük bir tebessüm ile selam verdikten sonra doğruca kahinin odasına doğru ilerlemeye başladı. Kısa bir yürüyüşün ardından kahinin odasının kapısı tam önünde duruyordu. Derin bir nefes alarak iki kez kapıyı tıklatıp, kapıyı açtı. Kahin yüzünde bir tebessüm ile içeri gelmesini işaret etti.

''Hoş geldin, Sam. Zamanı gelmişti.'' dedi, hemen önündeki koltuğa oturmasını işaret ederek.

Hyunjin, kahine selam verdikten sonra işaret ettiği yere oturdu. Nasıl lafa gireceğini düşünmeye başlamıştı. Kahinin odaya girdiği gibi söylediği cümleden şüphelerinin doğru olduğunu zaten anlamıştı.

''Kahin, ben Felix'in odasında bunu buldum.'' dedi Hyunjin, cebinden çıkardığı fotoğrafı kahine uzatarak.

Kahin elini uzatarak, Hyunjin'in elindeki fotoğrafı çekip aldı. Kısa bir an çatık kaşlarla fotoğrafı inceledi.

''Bu şekilde mi öğrendin, bu farklı bir çizgi. Yanlış yaptığım bir şey olmalı.'' dedi, yüzünde memnunsuz bir ifade vardı. Felix'in gördüğü kader çizgilerini düşünüyordu. Felix'in kaderini tutmaya çalıştığı çizgi bu değildi. Gözden kaçırdığı bir müdahale söz konusu olmalıydı.

''Kahin, bu fotoğraf ne anlama geliyor.'' dedi Hyunjin, yüzünde öfkeyle karışık bir üzüntü vardı.

Kahin, fotoğrafı Hyunjin'e geri uzattı. ''Artık Sam'e gerçeklerin bir kısmını anlatmanın vakti geldi,'' diye düşündü.

''Sam, Felix bir yarı bekçi.'' dedi, tek bir hamlede. Hyunjin'in bunu rahatlıkla tahmin etmiş olduğunu biliyordu, konuyu uzatmaya gerek yoktu.

''Ama kahin, yarı bekçiler yasak ırk. Yıllarca bize bu söylendi. Sen benden onu korumamı istedin. Yarı bekçi ayağına kadar geldi ve sen onu öylece canlılar dünyasına geri bıraktın. Bunu neden yapıyorsun?'' dedi Hyunjin, öfkeyle. Kahinle konuşurken dikkat etmesi gerekiyordu, ama şu an bu yaşananlara duyduğu öfkesini yatıştıramıyordu.

''Her şeyin olması gereken bir sıra var, Sam. Bu şekilde olması gerekiyordu.'' dedi Kahin, sırtını oturduğu koltuğa dayayarak bacak bacak üstüne attı.

Hyunjin, kahinin bu rahat tavrına katlanamıyordu. İlk yarı bekçi zamanında bir sürü bekçi, infazcı ve en önemlisi yarı bekçi ölmüştü. Felix'in ölmesi gerekecekti. Bunu düşündükçe içini saran korku ve umutsuzluğun esiri oluyordu. Bakışlarını kahine çevirdi.

''Madem her şeyi biliyordun, şimdiye kadarki yaşananları ve yaşanacakları. Neden benden onun yanında kalmamı istedin? Öldürülmesi gerektiğini bilmene rağmen, benim düşmanım olduğunu bilmene rağmen, neden yaptın bunu? Kahin, neden ona aşık olmama izin verdin? Yıllardır bize çektirdiğin azap sana yetmedi mi?'' durdu, gözlerinin dolduğunu hissetmişti. Şaşkınlıkla gözünden akan birkaç damla yaşı sildi. Ağlayabildiğini bile bilmiyordu.

Kahin'in yüzüne bir gülümseme yayıldı. Hyunjin'in ağlıyor olması hoşuna gitmişti. ''Şu zamana kadar o ikisi için kurduğum plan gayet güzel işlemiş demek ki,'' diye düşündü. Birbirlerine bağlanmaları gerekiyordu ve bunu başarmıştı, tek canını sıkan kader çizgisinin değişmiş olmasıydı. Felix'le tekrar görüşüp mevcut çizgisini kontrol etmesi gerekiyordu. Şimdilik önceliğini Hyunjin'e, bilmesi gerektiği kadar gerçeği açıklamak olacaktı.

Guard Angels / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin