~Günümüz ~
Felix gözlerini açmış ardından elinde tuttuğu taşı cebine geri bırakmıştı. Bu süreçte öteki taraftan bir sürü infazcı, bekçi ve vita yarı bekçinin çevresine toplanmıştı. Hepsi liderlerinin arkasında gelecek emri bekliyordu. Henüz pidscar tamamen parçalanmadığından bütün dikkatleri yarı bekçinin üzerindeydi.
Felix'in gözleri tamamen kırmızıya dönmüştü. Gözünde beyaz denebilecek bir yer kalmamıştı. Biraz öncesinin aksine yüzünde şeytani bir gülümsemeyle etrafına toplanan kalabalığı izliyordu. Rahattı şu an. Canının yandığını hissetmiyordu aksine ne kadar güçlü olduğunun bilincindeydi. İlk hayatını hatırlaması içindeki yok oluşun onu tamamen ele geçirmesine sebep olmuştu. O zamanki sevgilisinin elinden alınması ve onun ölümüne sebep olmaları Hyunjin'in şu an hayatta ve biraz gerisinde olduğu gerçeğini görmesine engel oluyordu. Kafasını hafif yana eğerek biraz ilerisinde duran Changbin'i işaret etti. Cebinden yok oluş taşını çıkarıp Changbin'e doğru salladı.
"Bu sana ait sanırım. Versem mi ki?"
Changbin öfkeyle dişlerini sıkıyordu ama bıçak elinde olmadığından Felix'e saldırmak çok aptalca olurdu.
"Seni bir kere öldürdüm. Tekrar yapabilirim." dedi Changbin.
"Sen beni öldürmedin yanlış hatırlamıyorsam sırtıma bıçağı saplayan Chris'ti. Sahi nerede o? Bıçağı alıp kaçtı mı?" Gülmüştü Felix.
Kahin yüzünde büyük bir dehşetle Felix'e bakan Hyunjin'in yanına ilerledi. Hyunjin konuşulanları anlamadığı gibi Felix'in neden bu şekilde davrandığını da çözemiyordu.
"Anlamıyorsun değil mi?"
Hyunjin onaylamak için kafasını sallamıştı kahine ama bir an bile gözlerini Felix'den ayırmıyordu.
"Kahin ne oldu biraz önce? Felix başka biri gibi davranıyor. Geldiğimde acıyla bağırıyordu. Şimdi Changbin'le alay ediyor."
"İlk hayatını hatırladı."
"İlk hayatı mı?"
Artık Hyunjin'in her şeyi öğrenmesi gerekiyordu. Kahin bir elini Hyunjin'in omzuna yerleştirdi. Hyunjin'in gözleri bembeyaz olmuştu. Kahin ona bekçi olana kadar yaşadığı iki hayatı gösteriyordu. Biri zaten yarı bekçiyle ortak hayatlarıydı. Diğeri ise ruhunun yarı bekçiye duyduğu özlemden kaynaklı henüz 25 yaşındayken intihar ettiği son hayatıydı.
Hala geçmişi ile yüzleşen Hyunjin'in gözünden yaşlar akmaya başlamıştı. Bir kaç saniyenin ardından gözleri eski haline döndü. Gözünden akan yaşları sildi hızlıca. Gördükleri ona da ağır gelmişti. İki kez ölümünü izlemişti. İkincinin bir önemi yoktu ama ilk ölümü yarı bekçinin de ölmesine sebep olmuştu. Öğrendiklerini sindirmek için biraz zamana ihtiyacı vardı. Olanları anlamaya çalışıyordu. Sorar bakışlarını kahine çevirdi.
"Sejin ve Felix aynı kişi mi yani?"
"Evet Hyunjin. Aynı ruh. İkisi de öteki tarafın ruhu. Felix o zaman yaşadıklarını hatırladığı için çok öfkeli. Yok oluş taşının üzerinde olması da mevcut öfkesininin katlanarak büyümesini sağlıyor."
Felix'in hareketlenmesiyle Hyunjin'in bakışları oraya kaymıştı. Felix adım artıkça yürüdüğü yerdeki bütün canlılık kayboluyordu. Adımlarının altındaki çimenler çevresini saran ağaçlar yavaş yavaş soluyordu.
Felix'in gülümseyerek yürüdüğünü görebiliyordu. Yüzündeki gülümseme fazlasıyla korkunçtu. Serin kanlı bir katil kadar rahat gözüküyordu.
Hyunjin öğrendikleri için kendisi de öfkeliydi. Yıllarca yanlarında bulunduğu kişiler ölümüne sebep olmuştu. O gün çevresinde olan kimse hayatta kalmamıştı ama onu öldüren öteki taraf bunu gizlemişti. Üstüne üstlük Chris sanki dalga geçer gibi ona Hyunjin ismini vermişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/354736578-288-k409607.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guard Angels / Hyunlix
FanfictionFelix doğduğu günden beri sebebini bilmeden birilerinden kaçmıştı. Ta ki bir gün barda o siyah saçlı oğlana denk gelene kadar. Küçüklüğünden beri sakladığı güçleri artık sır olarak kalabilecek miydi? Canlılar aleminde nefes alması yasaklanmışken...