33. İkiz Ruhlar

233 31 9
                                    

Chris kısık bakışları ve çatılmış kaşlarıyla kısa bir süre Hyunjin'i inceledi. Oturmasını için masasının hemen önünde duran koltuğunu işaret etmişti. Hyunjin'le yapacağı konuşma bu zamana kadar yaptığı planları için büyük bir önem taşıyordu. Öncelikle Felix ile ilişkilerinin ne seviye de olduğunu öğrenmesi gerekiyordu. Hyunjin ne kadar dik durmaya çalışıyor olsa da Chris, onun gerildiğini  hareketlerinden rahatlıkla anlayabilmişti. Bu durum dudağının kenarının zevkle yukarı kıvrılmasına sebep oldu. Hyunjin'in gerilmesi bir şeylerden korktuğunu gösteriyordu ve Chris de tam olarak bu korkuyu kullanmak istiyordu.

''Nasıl gidiyor bakalım dünyada işler?''

Hyunjin kendini o kadar kasmıştı ki Chris'in sorduğu rastgele soru şaşırmasına sebep olmuştu. Buraya Felix hakkında konuşmak için çağırıldığını düşünmüştü. Sonuçta Chris onu durduk yerde öteki tarafa çağırmazdı.

''Bildiğin gibi Chris, yıllardır ne yapıyorsak aynısını yapıyoruz. Dünyada geziyor, karşımıza çıkan bozulmuş ruhları avlıyoruz. Kalanı da aylaklık işte.''

Chris dirseklerini masaya dayayıp ellerini önünde birleştirdi. Yüzünü de birleştirdiği ellerine dayamıştı. Hyunjin'e istediğini yaptırmak için sonuna kadar gitmeyi düşünüyordu, onu köşeye sıkıştırmalıydı. Öteki taraftaki bekçiler zaten ondan yeterince korkuyordu. Bu korkunun seviyesini biraz daha arttırsa bir problem olmazdı. Felix hakkında konuşmaya başlayabilirim diye geçirdi içinden.

''Aylaklık diye bahsettiğin kısım şu sarışınla geçirdiğin vakit olsa gerek, Sam.''

''Sanırım.'' Hyunjin, dudaklarından dökülen tek kelimesini destekleyen küçük bir kafa hareketiyle onay vermişti lidere. Felix'ten bahsedilmesi hoşuna gitmiyordu. Bekçiler arasında gizli saklı olmazdı ki zaten hiçbir zaman gizlemeleri gereken bir durum da yaşanmamıştı. Öteki taraf için çalışmaya başladığından beri ilk defa bir şey saklıyordu ve bu hayatı boyunca sakladığı en büyük sır olabilirdi.

''Ruh eşi olduğunuzu duydum.''

Chris, karşısındaki bekçinin gerginliğini hiç umursamadan sanki sohbet ediyorlarmış gibi sorularını peş peşe sıralamaya devam ediyordu. Hyunjin'e daha yakın olabilmek adına masasından kalkıp çocuğun tam karşısındaki koltuğa oturdu. Sırtını oturduğu koltuğa yaslayarak kollarını önünde bağlayıp bacak bacak üstüne atmıştı. Bacak bacak üstüne atmasının etkisiyle açık bir şekilde kendini gösteren bekçi öldüren bıçak Hyunjin'in kısa bir süre bakışlarının oraya kaymasına ve yutkunmasına sebep olmuştu. ''Konuşmayacak mısın Sam?'' demişti Chris, çocuktan bakışlarını bir an bile ayırmadan.

''Öyle gibi gözüküyor. Duygularım ortaya çıktığına göre başka bir sebebi olmamalı. Bize bu öğretildi.''

Chris küçük bir kahkaha atarken koltuğun koluna uzattığı elini çekerek başını kaşıdı. Kahkahası yerini alaycı bir tebessüme bırakmıştı. Hyunjin'in yuvarlak cevapları eğlenmesine sebep oluyordu.

''Anlıyorum. Peki Sam, yanlış hatırlamıyorsam size yarı bekçinin tehlikeli ve yasak bir ırk olduğu da öğretilmişti.''

Chris cümlesini tamamladığında, Hyunjin'in göz bebekleri şaşkınlık ve korkuyla büyümüştü. Nefes bile almadan doğruca lidere bakıyordu. Korkusuna rağmen, oturduğu koltukta biraz daha dikleşti ve lideri meydan okumak için ciddi bir ifade takındı. Bir gün bu an gelecekti Hyunjin de bunu çok iyi biliyordu ama içindeki korkunun önüne geçemiyordu. ''Öğretildi.'' demişti, sadece kendinden emin ve ciddi bir ses tonuyla.

''Evet, Sam öğretildi. Bizzat benim tarafımdan, ilk yarı bekçiyi öldüren kişi tarafından.''

Hyunjin, liderin laflarını Felix'i öldüreceğime getirmesinden fazlasıyla korkmaya başlamıştı. Liderin onu sindirmeye çalıştığını anlayamayacak kadar salak bir bekçi değildi. Tam tersine, fazlasıyla zeki bir bekçi olduğu için Chris'in bu konuşmayı yaparken eğleniyor gibi görünmesi, onun sinirini bozmaya başlamıştı.

Guard Angels / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin