Felix kızgın bakışlarını Hyunjin'e çevirdi.
"Senin şu libidonu ne yapacağız. Bu yaptığın hukuken bir suç."
Hyunjin tekrar gülmeye başladı.
"Benim insan olmadığımı unuttun galiba."
Felix siyah saçlı oğlanla yarışamayacağını kabul edip yürümeye odaklandı. İleride bir bar görmüştü. Oturup bir iki kadeh şarap içebilirim diye düşündü. Hyunjin mental sağlığını çok yıpratıyordu. Alkol bu konuda iyi bir motivasyon olabilirdi. Sarhoş olmadığına emin olması yeterliydi. Sarhoş olursa Hyunjin'in ona yapacaklarını az buçuk tahmin edebiliyordu. Kafasını yanındaki çocuğa çevirdi. Eliyle ilerideki barı işaret etti.
"Şurda bir şeyler içelim mi?"
Hyunjin tamam anlamında kafasını salladı. Felix yüzüne ciddi bir ifade takındı.
"Bana dokunmak yok ama tamam mı?"
"Tamam tamam. Söz çevremizde birileri varken sana dokunmayacağım."
Felix çocuğa artık bilmem kaçıncı kez göz devirip barın kapısından içeri girdi. Her zaman yaptığı gibi barmenin hemen önüne oturdu. Bir kadeh şarap söyledikten sonra telefonu çıkarıp kurcalamaya başladı. Hyunjin'de dikkatle çocuğu izliyordu.
"Kiminle konuşuyorsun."
Felix ona yöneltilen soruyla bakışlarını telefondan siyah saçlı oğlana çevirdi. Kimseyle konuşmuyordu tabii ki. Hiç arkadaşı yoktu. Kiminle konuşabilirdi ki. Hatta yıllar sonra ilk arkadaşı bu siyah saçlı oğlan olmuş olabilirdi. Bu durum aslında hoşuna gitmişti. Bir arkadaşı ile bara gelmiş ve bir şeyler içiyordu. Yüzüne bir gülümseme yayıldı.
"Kimseyle konuşmuyorum. Benim konuşabileceğim kimsem yok."
Hyunjin bu duruma baya şaşırmıştı. Sarışın oğlan baya yakışıklıydı. Normalde kendi uğraşmasa bile insanlar onunla arkadaş olmak istemeliydi. İnsanları yıllardır izliyordu ve onların en önem verdiği şey dış görünüştü.
"Sarışın beni kandırma. Seninle konuşmaya çalışan çok kişi olmuştur."
Felix çoktan ikinci kadehinin yarısına gelmişti. Bu gün nedense normalden hızlı içiyordu. Sarhoş olmamalıyım düşüncesi ile geldiği barda sarhoş olmak için uğraşıyordu .
"Biz yıllarca gezdik. Yerleştiğimiz hiç bir yerde uzun süre kalmadığımız için pek arkadaş edinme şansım olmadı. İnsanlar ile çok vakit geçiremeyeceğim için onlarla bağ kurmaktan korkuyorum sanırım. Sen benim ilk arkadaşımsın. Sende insan değilsin ondan herhalde."
Siyah saçlı oğlan yüzünü astı. Felix'in anlattıklarına üzülmüştü. İnsanlar için yalnız kalmak kolay olmuyordu. Felix'in ona sen benim ilk arkadaşımsın demesi biraz dokunmuştu.
"Sarışın, şimdilik senin ilk arkadaşın olmayı kabul ediyorum ama böyle kalmak gibi bir niyetim yok söyleyeyim." Dedi Hyunjin, yüzünde bir gülümseme ile.
Felix'te siyah saçlı oğlana gülümsedi. Ne kadar sürekli onunla flört ediyor olsada ilgilenilmek hoşuna gidiyordu. Felix güçleri konusuna değinmeden bir süre daha kendi hayatından bahsetti. Hyunjin ise dikkatle çocuğu dinliyordu. Felix kaçıncı kadehi olduğunu bilmediği bardağı kafasına dikti ama başının dönmeye başladığını hissediyordu. Tuvalete gitmeliyim diye düşündü.
Ayağa kalkıp hızlıca tuvalete geldi. Arkasından kapıyı kitleyip ellerini lavaboya dayadı. Kafasını kaldırıp aynaya baktı. Gördüğü görüntü ile şok olmuştu. Gözünün biri mavi biri kırmızı parlıyordu. Hayal görüyorum diye düşündü. Suyu açıp yüzünü yıkadı. Tekrar aynaya baktı. Hala aynı görüntü vardı. Sıkıca gözlerini yumdu. Tekrar gözlerini açacaktı ve her şey geçecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guard Angels / Hyunlix
FanfictionFelix doğduğu günden beri sebebini bilmeden birilerinden kaçmıştı. Ta ki bir gün barda o siyah saçlı oğlana denk gelene kadar. Küçüklüğünden beri sakladığı güçleri artık sır olarak kalabilecek miydi? Canlılar aleminde nefes alması yasaklanmışken...