99.Bölüm

117 15 26
                                    

Zaman, her şeyin ilacıdır denirdi hep. En çok da bu sinir ederdi Kenanı. Zaman kimsesizliğinin ilacı olmamıştı çünkü. En azından o zamanlar. Ama yıllar sonra kardeşini bulduğunda o sözün doğruluğuna inanmaya başlamıştı. Şimdi yine bir hastane odasında, yine bir sandalyenin tepesinde beklerken diğer zamanlardaki gibi kapkara, zift gibi düşünceler yoktu aklında. Elif'in onu anlayacağından emindi aslında. Zaman, iyileştirmişti hayatını aslında.. ya da zaman değildi bunu yapan, kardeşiydi. Kendine bile itiraf edemediği duygularını görmesini sağlamıştı. Gerçek aşkı öğretmişti ona kardeşi. İnsanın aşık olduğunda nasıl davranacağını öğrenmişti ilk önce. Nasıl bakacağını, nasıl konuşacağını ve en önemlisi nasıl endişeleneceğini. Geriye dönüp baktığında bunların hiçbirini yaşamamış olması onun yüreğinde bir ukteydi. Ama yine de zaman geçmiş ve gerçek aşkı bulmuştu. Yine kardeşi sayesinde olmuştu bu. Ama zaman ona sadece bir şeyler vermemişti. Almıştı da aynı zamanda. Yıllar sonra bulduğu anne babasını almıştı. Babası gittiğinde en çok babasına söyledikleri gelirdi aklına. Ettikleri kavgalar gelirdi. İçinde durmak bilmeyen bir pişmanlık ateşi vardı.. İçini kemiren düşünceleri bir kenara itekledikten sonra bakışlarını yeniden Elif'e yönlendirdi.

Çok yorgun bir yüz ifadesine sahipti. Kenan aslında Elif hakkında bilgi almayı ihmal etmiyordu. Çoğu zaman, Cemile ya da Veysel Elifle konuşmuş oluyordu zaten. Yavaşca elini kendi elinin içine koydu. Ufak bir öpücük kondurmuştu önce. Sonra uzun uzun seyre dalmıştı. Gerçekten sevmek buydu demekki, Yanındayken bile özlemekti onu. Sanki aradan yıllar geçmiş gibi hissediyordu...

*******************

Cemile yavaş adamlarla koridorda ilerlerken Arkadan duyduğu sesle neredeyse yerinde zıplamıştı.

"Ama, Cemilem ne konuştuk biz. " dedi Veysel elinde tekerlekli sandalyeyle gelirken. "Ben sandalye almaya gidiyorum. Yerinden kalkma demedim mi ben sana?" dedi Veysel telaşla.

"İyiyim ben" dedi Cemile. Veysel bir şey dememişti ama yüzünün şeklinden anlayabiliyordu Cemile. Hastaneler Veysel'i etkiliyordu. Cemile tekerlekli sandalyeyi itekleyerek koridorun kenarına koyup Veysel'in koluna girdi.

"Bu sefer bu koridorlara ayak basmamızın sebebi hastalık değil" dedi gülümseyerek. "Geldi, geçti o günler. Zordu, çok zordu. Ama geçti gitti cankuşum. Artık çok daha güzel günler bizi bekliyor." dedi. Adımları yavaştı

"Veysel?"

Kendine seslenen kişiyi tanımıştı sesinden Veysel. Hafifçe gülümseyerek arkasına döndü.

"Merhaba. "

"Hayırdır, bir problem yok değil mi?" dedi Mert merakla ama sonra gülmüştü. "Kenandan bir şey saklayabilirmişsin gibi ben de. "

"Yok" dedi Veysel gülerek. "İyiyim ben Allah'a şükür. Biz bu sefer ufaklık için geldik."

"Kenan bahsetmişti. Kız olacakmış ha?" dedi Mert neşeyle. "Allah sağlıkla kucağınıza almayı nasip etsin."

"İnşallah" dedi Cemile.

Doktor odasının önüne geldiklerinde ikisinin de içinde bir şeyler kıpraşıyordu sanki. Bu son kontrolleriydi. Doktorları Buket Hanım onları içtenlikle karşılamıştı.

"Eveet, bakalım küçük hanım ne yapıyormuş" dedi Buket cihazı Cemilenin karnında gezdirirken. Yüz hatları değişirken Cemile de Veysel de tedirgin olmuştu.

"Doktor hanım, bir sorun mu var?" dedi Veysel tedirginlikle.

"Bir sorun değil aslında ama" dedi Buket. "Bebeğin doğumu iyice yaklaştı. Eli kulağındadır." dedi kendini gülümsemeye zorlayarak.

Umut Ansızın Gelir (VeyKen) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin