85. Bölüm

205 17 56
                                    

Hayalleriyle hayatı arasında sıkışmış onlarca hatta yüzlerce insandan biriydim belki bende. Belki de daha derindi hikayem. Ben kendi hikayeme bile uzaktım hep. Yaşadıklarım benim tercihim olmadı çoğu zaman.

Aslında herşey ben ufak bir çocukken başladı. Annem'in yangında öldüğü o gün. Babamın başka çaresi yoktu belki de, bizi korumak için yapması geken buymuş gibi hissediyordu. Ablam bir süre sonra dayanamayıp kaçtı evden. Bayramdan bayrama görüşürlerdi babamla..

Sonra büyüdüm, evde küçük bir anne olarak büyüdüm. Annemin yaptığı her işi yapmaya çalışarak.. Okumak istedim aslında. Belki... Babamda okuturdu beni kasabalıların baskıları "Anasız çocuk, okuyacak da ne olacak? hizmet etsin sana" demeleri ve daha nice sözleri yüzünden engel olmuştu.

Ağlamamıştım hiç, ağlayamamıştım. Liseye gittikten sonra üniversiteye gidebilirdim belki ama hayatımın her anında olduğu gibi bu karar da babam tarafından verilmişti.

Ve bir gün sonunda kendi kararımı verebildim. Hiçbir zaman babasının sözüne itiraz edemeyen ben, o gün sonsuz bir güç buldum sanki. .

Babam "Evlenmeyeceksin bu çocukla" dedi . "Evleneceğim" dedim. "Bu çocuk deli diyorlar üzer seni" dedi. "O deli değil, ve o beni üzmez" dedim. "Hasta adama bakıcılık mı yapacaksın" dedi. "Yaparım" dedim..

Babam bir süre baktı yüzüme "Ya ölürse?" dedi. "Dul kalırsın, etme eyleme" dedi. "O ölürse, ben de ölürüm" dedim, laf olsun diye söylenmiş cümlelerden çok daha fazlasıydı bizim aşkımız. Hiçbir gücün, hiçbir hastalığın zedeleyemeceği kadar güçlüydü...

Ama öyle bir zaman geldi ki kurduğum her hayal canımı yakar oldu. Aklıma kötü düşünceler doldu hep. Uykularım yarım kaldı. Gecenin bir köründe uyandığım kabuslarım vardı artık. Günlerce pencere pervazında beklediğim bir kocam vardı artık benim. Hayat arkadaşım uzaklarda bir yerde acı çekiyordu, ve bana da sadece o acının geçmesi için dua edip beklemek düşüyordu.

——————————————————

Akşam karanlığı çökmüştü şehre. Pencerenin dışında, sokak lambasının etrafında dönen ufak kelebeklere takıldı gözü. Öylesine dalmıştı işte. Aklı bambaşka yerlerdeydi.

"Veysel'im?" dedi Kenan . Abisinin kendisine seslenmesini duymamış, abisi omuzuna hafifçe dokununca irkilmişti. "İyi misin?" dedi Kenan. Kardeşini anlayabiliyordu, ama onun da elinden bir şey gelmiyordu.

"Abi?" dedi Veysel sesi birden ağlamaklı olurken. "Benim şimdi de telefon kullanmam yasak mı ?" dedi gözlerinden yaşlar süzülürken. "En azından tedaviye başlamadan bir kez göreyim Cemilemin gül yüzünü." dedi. "Çok özledim abi ne olur?"

"Tamam. Mertten izin almaya çalışırım" dedi Kenan. Belki Cemile ile biraz konuşmak ona moral verebilirdi.

"Sen sakin ol, ben hemen gidip sorayım Merte tamam mı?" dedi Kenan tuttuğu eli öperken. "Hemen geliyorum" dedi yavaşca odadan çıkmış koridordaki görevliye Mert'in nerede olduğunu sormuştu.

"Bilmiyorum, ama Mert Hoca çok önemli bir işinin çıktığını ve hastaneden ayrılması gerektiğini söyledi. Birşey olursa ulaşabilirmişsiniz öyle söylememi istedi."

"Tamam teşekkürler. Ben telefonumu alabilir miyim?" dedi Kenan. Mert'i aramıştı hemen.

——————————————————

"Lütfen şimdi sağa dönün" diyen navigasyonun dediğine uymuştu Mert. Karşısına çıkan tabelaya bakıp derin bir nefes verdi.

Biraz ilerledikten sonra yoldan geçen yaşlı bir adamın ona dik dik baktığını fark ettiğinde durmuştu.

Umut Ansızın Gelir (VeyKen) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin