27. Bölüm: "Gitme"

55.9K 2.5K 182
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


#Yalın - Ben bilmem



Uzun ve yorgun bir uykunun kollarından koparken derin bir nefes aldım. Kendimi zorlayıp göz kapaklarımı kaldırdım ve yanı başımda oturan adamla karşılaştım. Onu görmek bana iyi gelmiyordu. Bu nedenle gözlerimi yine yumdum ve sessiz bir nefes verdim. Göğüs kafesimin üstünde bir ağırlık vardı.

Aklıma üşüşen anılarla kaşlarım ister istemez çatıldı. Uykuya yenik düşmeden önce dudaklarından dökülen fısıltılarını duyabilmiştim. Ve bunlar itiraf etmem gerekirse ufak bir şaşkınlık duymamı sağlıyordu. Gözlerimi aralayıp ona bakmamla düşünceli olduğunu fark ettim. Kaşları çatılmıştı. Kucağındaki parmakları kıpırdanıyor, arada nefesi düzensizleşiyordu. Ne düşünüyordu acaba? Onu incelemeye başlarken yaptığımın farkındaydım. Çağla'nın sözlerinde bir doğruluk payı olsaydı, ne olurdu acaba?

Bir adamın bakışları daha böyle güzel olabiliyordu? Böyle dikkat kesilmemi sağlayan ama içten içe rahatsız duymamı gerektiren bir karanlığı, gizemi vardı. Bu bakışlara şefkat yakışırdı. Karanlığa en çok yakışan şey huzurdu ve huzurlu bir ortam demek şefkat demekti. Bazen yüzümde gezdirdiği bakışlarını yakalıyordum fakat anlam veremiyordum. Beni onun gibi izleyen biri hiç olmamıştı. O başka bakıyordu.

Sadece o değil de ben de dengesiz olmuştum. Hemen, her şeye tepki veriyor ve karşımdaki insanı dinlemekten kaçıyordum. Onun karşısında kendimi her daim savunmam gerektiğini hissediyordum.

Derin bir nefes aldım. Onu gördüğümde ne denli canımın yandığını ben biliyordum. Sol yanımdaki sıkışmanın sebebini bilmek istemesem de nasıl acıdığını ben biliyordum.

Fotoğraftaki kızla hâlâ görüştüğünü görmek beni yaralamıştı. Eski bir hikâye olmasını öyle çok isterdim ki... Ben onun o karelerdeki gözlerini görmüştüm. Şimdi bana bakarken gözlerini görmek... Canımı yakıyordu.

Kırgındım. Kırgın olmaya hakkım var mıydı, onu da bilmiyordum.

Derin bir nefes almamla aniden başını kaldırdı ve benimle göz göze geldi. Pişmandı. Bunu görmekten ziyade iliklerime kadar hissediyordum. Önce boğazını temizledi, ardından "Hâlâ bir şey yemedin," diye fısıldadı. Gerçekten tek sorunumuz bu muydu?

"Evde yerim..." deyip yeniden ona baktım. "Ne zaman çıkabileceğimi söylediler mi?"

Kahkahalarla gülmedi ve gerçek bir gülümseme sunmadı fakat içimin titremesini sağlayacak bir tebessümle bana yaklaştı. Yüzünü yüzümü getirip gözlerime odaklandığında yutkundum. "Teşekkür ederim," diye fısıldamasıyla sıcak nefesi dudaklarıma çarptı. Bana yakın olmak onu rahatsız etmiyor gibiydi. Oysa saatler önce benden nasıl nefret ettiğini yüzüme haykırmıştı. "Eve gidince sana yemek yapayım mı?"

GECE KARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin